Evet, Soma’da yerin yüzlerce metre altında hepimizi yasa boğan, içimizi yakan, yürekleri kor eden bir acı yaşandı.
Kimisi şanslı, faciadan sağ salim kurtuluyor…
Kimisi ekmek parası uğruna katlandığı maden ocağından bir daha dönemiyor, hayata veda ediyor…
Kimisi kömür karası vücudu, delik çorabıyla, sedyede morga götürülürken yakalanıyor, objektiflere…
Kimisi de maden ocağından çıkarılıp hastaneye giderken sedyeye konulduğunda ölümden döndüğünü unutup “devletin malına zarar vermemek” için çizmesini çıkarmaya çalışırken…
Kimisi ise kurtarılmayı beklerken…
Ve düşünüyoruz bu facia bir ilk değil ama son olsun istiyoruz.
Ölümle burun burunayken “Oğlum, hakkını helal et” diye not yazan babalar…
Hıçkırıklarla dolu analar…
Dul kalan gözü yaşlı gelinler…
Yetim kalan bebeler görmek istemiyoruz.
Acılıyız…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “iş kazası” dedi ama yine de 3 günlük milli yas ilan etti.
Etmese ne olacak?
Gülüp oynayacak mıyız?
300 işçimizin can verdiği ve hala içeride ulaşılmayı bekleyen sayısı bilinmeyen işçilerimiz varken bu millete hiç yakışır mı?
Kederde, tasada, acıda kenetlenen milletiz.
Acımız büyük.
Yüreklerimiz yanıyor.
Soma’daki maden faciası duyulur duyulmaz, değişik illerden olduğu gibi Aydın’dan da arama kurtarma ekiplerinin oraya gittiğini gördük.
Tüm imkanların seferber edildiğini de…
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, siyasi partilerin genel başkanları Soma’daydı..
Eksikler yok mu?
Elbette var.
SİYASET YAPIYORLAR
Hüseyin Kuruüzüm’un “Çağdaş toplumlara bakmalıyız. Mesela maden çıkarımında işçi yaralanmaları dahi olmayan Almanya'ya... Ve de sormalı: Siz hangi bilgiyi ne zaman hangi yöntemlerle ürettiniz ve bu ürettiğiniz bilgileri hangi disiplinle uyguladınız diye. İşte tam sırası. Bilimsiz, bilgisiz ve disiplinsiz toplumlar ağır bedeller ödüyorlar. Birbirine saygısız, fikre tahammülsüz, tartışma yöntemlerine bihaber, horoz dövüşü zevki içindeki toplumlar acı çekiyorlar. Kafalarındaki şablonlara göre düşünenler, bugünkü doğrum yarınki yanlışım olabilir tedirginliğini duymayanlar, şüphe etmeyenler, sormayanlar, neden niçin demeyenler yeni bir dünya kuramazlar” şeklindeki çağrısına kafa yoralım istiyorum.
Ancak, bu acıdan pay çıkarmak isteyenler de var.
Onlar siyaset yapıyor.
Bir tarafta insan üstü gayretle kurtarma çalışmaları yapılırken, diğer tarafta yürekler görüntülere yanarken, ağızlardan dualar eksilmezken siyaset yapılmasını da doğru bulmuyorum.
Şimdi acıyı paylaşmanın zamanı.
Siyaset yapmanın zamanı değil.
Fazla söze gerek yok, bu faciada yaşamını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum.
Hepimizin başı sağ olsun…
Ama yeter, bu son olsun…
Artık bir ders alalım…
Çağdaş toplumlarda yüzlerce yıl önce yaşanan bir faciayı bu devride yaşatmak yakışmıyor bize…
Yazık…
Günah…
Ayıp…
NOT: Yazarımızın yazılarını her cumartesi günü Milliyet gazetesinden de takip edebilirsiniz.