21 Haziran salı günü; yani dün yaz dönümü başladı.
Yılın en uzun gününü yaşadık 21 Haziran'da…
Bugün 22 Haziran! Bugünden başlayarak gündüzler gün be gün kısalırken, geceler de gün be gün uzayacak.
Güneş, dün gök yüzünde çıkabileceği en üst noktaya/zirveye çıktı.
Bunu dönme dolaplara en alttan binenlerin yavaş yavaş yükselerek zirve noktaya varışına sonra da yavaş yavaş yeniden aşağıya doğru inişine benzetebilirisiniz değerli okurlarım.
Bu değişmeyen doğal döngüye baktığımızda şu önemli tarihleri ve doğal değişimleri görürüz:
21 Mart: Gece ve gündüz eşitlenir. Bizim bulunduğumuz kuzey yarım kürede ilkbahar başlar.
21 Haziran: En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır. Kuzey yarım kürede yaz mevsimi başlar. (Dört yılda bir kere bu değişim 20 Haziranda yaşanır.
21 Haziranda ayrıca Kuzey Kutup Dairesinde 24 saat gündüz yaşanırken, Güney Yarı Kürede de 24 saat gece yaşanır.
23 Eylül: Gece ve gündüz eşitlenir. Yaz biter, sonbahar başlar.
21 Aralık: En uzun gece, en kısa gündüz. Kuzey yarım kürede kış mevsimi başlar.
Unutulmaması gereken bir nokta vardır ki, o da şudur:
Bu değişimler Yengeç Dönencesi ile Oğlak Dönencesi için geçerlidir ve birbirine zıt bir şekilde mevsimsel değişimleri yaşamaktadır her iki dönence de. Ekvator tek mevsim olarak hep çöl sıcağını yaşarken; Kutuplar da sadece dondurucu kutup soğuğunu yaşamaktadır.
Doğanın doğal olaylarıyla ilgili bilgileri paylaştıktan sonra şimdi de gelelim asıl meseleye: Doğa bizlere ne söylemek istiyor? Doğanın bu değişkenliklerini nasıl yorumlamalı, nasıl anlamalıyz?
Değerli okurlar doğa doğal gerçekliğiyle bizlere hayatın da değişken olduğu gerçeğini hatırlatıyor. Ancak bu değişkenlik aynı zamanda da muazzam bir dengenin de göstergesidir.
Nasıl ki insan eliyle yapılan kanallar hariç, dünyan hiçbir akarsuyu düz bir çizgi gibi akıp gitmezse, insanın dünyalık ömrü de düz bir çizgi gibi akıp gitmez. Hayat inişli çıkışlıdır.
Bu değişkenliği okuduğumuzda; ilk bahar ve yaz da geçicidir, son bahar ve kış da geçicidir. Ne var ki bu değişkenliği iyi okuyup, yazı yaşarken kışın hazırlıklarını yapma mecburiyetimiz vardır. Kışı yaşarken de kışın biteceği yeniden yaz bereketine kavuşulacağı ümidi vardır.
Mademki 21 Haziran yaz başlangıcı olarak kabul edilmektedir Kuzey Yarıkürede yer alan ülkemizde de; biz de 1980’in 21 Haziranında dünyamıza vedâ eden şâirimiz Ahmet Muhip DRANAS’ın “Serenad” şiirini bir vasiyet kabul ederek yazımızı bu güzel şiirle noktalayalım:
SERENAD
Yeşil pencerenden bir gül at bana
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
***
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollardan geçtiğim uzak
iklimden şarkılar getirdim sana.
***
Şeffaf damlalarla titreyen ağır
Goncanın altında bükülmüş her sak;
Seninçin dallardan süzülen ıtır,
Seninçin yasemin, karanfil, zambak…
***
Bir kuş sesi gelir dudaklarından
Gözlerin gönlümde açar nergisler,
Düşen bin öpüştür yanaklarından
Mor akasyalarla ürperen seher.
***
Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıklarla dolacak kalbimin içi..
Geçiyorum mevsim gibi kapından,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Sevgilerimle…