"Mehmedim sevinin başlar yüksekte
Ölsek de sevinin eve dönsek de
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte
Yarın elbet elbet bizimdir
Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir." Der, usta.
Sefer olmadan zafer olmaz. Bu gerek cephede, gerek gönüllerde, gerek dillerde. Her yerde bir seferberlik olmalı. Bazen nereye kadar diye sorarız kendimize. Bazen neden diye sorarız. Aklımızı yorar dururuz. Ama şunu iyi biliriz: hayır bildiğimizde şer, şer bildiğimizde hayır vardır. Bizler işin perde arkasını (manevi cereyanlarını) bilemeyiz. Gelin biz aşağıda yazacaklarımda, aklımızın erdiği , gözümüzün gördüğü kadarını analiz edelim:
Gerçekleşmiş bir zulüm var görünen. İnancımız o ki; zulmü işleyen, gerçek leştir. Hayat süren leşlerin, gerçek/leş/tirdiği zulüm. Tek dişi kalmış canavarın, böğürtüsü duyuluyor. Böğürenin yanında can veren şehidin bağırması ninni gibi gelir bize.
Yaşamayı sevenler kadar (şehitlikse akıbet) ölmeyi sevenler var. Zulüm bile bile yapılır. Şehitlik bilmeye bilmeye kazanılır. Bile bile zulüm işleyenlerin, bilmedikleri ne büyük cezaları vardır.
Umut, korkudan daima bir adım önde. Korku ölmekte değil, ölümün ötesinde. Öteleri yakın eden, yakınlara akın eden bir şehitler topluluğu var. Bir de öteleri uzak eden, uzaklarda tuzak bekleyen zalimler topluluğu var. Tatlı su ile acı su birbirine karışmaz. Bir gün terazi kurulur. Acı suyun, acısı anlaşılır. Zulmedenin acısı artar.
Bunun hesabı elbette ötelerde görülecek. Ama hesabın tamamı ötelere bırakılmaz. Hesap, işlenmeye başladığı andan itibaren görülür. Tarihle yüz/leş/emeyecek bunlar. Zira hayat süren leşlerin tarihle yüz/leş/meleri zor olur. Yüz, masumda ve mazlumda olur.
Masumu ve mazlumu vuran ancak kal/leş olur. Kal/leş ağzından a/kan kan/la beslenir. Masumun kanı nereye aksa temizdir.
Tarih boyu bu gerçek leşten, kendisiyle yüz/leş/emeyenden, kal/leş/ten büyük zulüm görmüş, ihanete uğramış gerek Avrupa, gerek Amerika bir/leş/mişler. BÜYÜK BİR LEŞ OLMUŞLAR.
Masumun kanı leşe sıçramakla kirlenmez. Masum özgüvenini kaybederse, inancını sarsarsa kirlenir. Zalim zulmettikçe de ne özgüven, ne inanç sarsılır.
Kokuları alemi sarmadan duaya sarılalım. Ettiğimiz dualar geri çevrilmeyecektir. Yeter ki biz, sarsılmayalım.