Yalnızlığımı seviyorum

Asuman DOKUZLU

Hiç tenha olmadı evimiz. Kalabalık bir aileydik. Her daim misafirimiz, gelenimiz gidenimiz, soyadımıza uygun sayımız olurdu. Her dönem, hep kalabalıktık. Kocaman tencerelerde pişerdi yemeklerimiz. Büyük sinilerle fırına verirdik böreklerimizi. Çünkü küçüğü yetmezdi kalabalıktık. Arkadaş aramazdık evde beş kardeşten sıra gelmezdi arkadaşlara. Birbirimizle oynar, oyalanırdık. Babam da bazen bize eşlik ederdi. Hepimizi etrafında toplar yüksek sesle kitap okurdu bize.

Yıllar geçtiğinde üzerinden, bir de baktık yapayalnız kalıvermişiz. Hiç alışmadığımız hiç tanıdık olmayan bir durumla.

Her şeye alışıyor insan zamanla. Yalnızlığa, yalnızlıkla başetmeye.

Güçlüdür yalnız insanlar. Öyle sığınacak kimseleri yoktur. Kendi kararlarını alıp arkasında da dururlar. Her işlerini kendileri yapmak, her sorunu kendileri aşmak zorundadırlar. Bazen koyar insana yalnızlık ama olsun. Tek kişilik yalnızlık iyidir İki kişilik yalnızlıktan, kalabalıklarda yalnız olmaktan.

Sabah uyandığınızda bir günaydın diyecek kimse yoktur. Tutarsınız banyonun yolunu. Sonra çayınızı koyar, kahvaltınızı sabah haberleriyle hazırlarsınız. Haberler eşliğinde kahvaltınızı ederken yorum yapar, değerlendirirsiniz. Yine kendi kendinize, günlük programınıza bakarsınız. Bugün neler yapılacak. Hep sizin işinizdir her şey. Hani, kahvaltınızı tek başınıza yaptığınız gibi. Günlük rutin işlere de size bakarsınız sırasıyla onlarla vakit harcarsınız. Her istediğinizi yapamazsınız yemek için, çünkü kalabalığınız olmadığı için sıra gelmez değişik yemekler yapmaya. Bazen mevsiminde sevdiğiniz bir yemeği bir kez yapma şansınız olur. Çünkü yaptığınız yemekler bitmez. Tek başınıza bitiremezsiniz. Dolayısıyla o kalabalığı ararsınız.

Gün içinde herkes gibi birçok şey yaşarsınız bazen üzüldüğünüz olur bir şeylere. Yine kendi kabuğunuzda çekersiniz acıları. Sıkıntılara tek başına göğüs gerersiniz. Bir yere gideceğinizde aynanın karşısında tek başınıza karar vererek birilerine’’ nasıl olmuş? ‘’ ya da ‘iyi olmuş mu?’’ deme şansınız yoktur. Hayatın bütün ağırlığı çöker bazen üstünüze. Çaresiz gider gelirsiniz kendi içinize. 

İnsanlar yalnız doğarlar, birçok yerlerden geçip, birçok istasyonlara uğrarlar ve sonunda doğdukları gibi yalnız kalakalırlar. Sevdikleri gider bir bir. Etraflarında kalabalık varken hep öyle sürecek sanırlar. O kalabalık hiç bitmeyecek gibi gelir. Taaa ki ıpıssız kalıncaya kadar. Bir bakarsınız bir gün tek başınıza kalıvermişsiniz. İşte o zaman; Cebinizde anahtarınızla çıkarsınız yürüyüşünüze. Ağır gelir bazen anahtarın yükü bile. ‘’Keşke anahtar taşımak zorunda kalmasak evde birileri olsa’’ dersiniz. Yemeğe yapayalnız oturmak tek başına yiyip kaldırmak sofrayı, kolay değildir. 

Kendi kendinize konuşursunuz. Kendi kendinize sorar kendi kendinize cevaplarsınız. Güçlü olmak demek, yalnızlık… Öyle her babayiğidin harcı değil. Her şeyi kendiniz düşünür kendiniz karar verirsiniz. Yıkılmaz iradenizle aldığınız kararların sonuçlarına iyi ya da kötü katlanırsınız. Öyle naz yapacak kimseniz yoktur. Başınızın ağrıdığında bir ilaç vereniniz. Kendiniz alırsınız suyunuzu. Kendiniz yapar, istediğiniz yemeği istediğiniz şekilde yersiniz. ‘’sen nasıl istersin ‘’ diye soracak kimseniz yoktur. Oysa ne kalabalıklardan geçmişsinizdir. Her şey hayallerde, hatıralarda kalmıştır artık…

Yalnızlık iyi terbiye eder çok şeyi çok iyi öğretir insana. Yine de ben beni, ben benim yalnızlığımı seviyorum.

Allah hepimizi kalabalık yalnızlıklardan korusun…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.