Aydınımızda duvarları ve işyeri camlarını “Aydın’da Jeotermal Enerji var, onu evimde kullanmak istiyorum” girişimini bir kampanyaya dönüştürerek 3bin 200 kişiye de imza attırmıştı. Bu defa ADD Aydın Şubesince yine “Yabancıya Toprak Satışına Hayır” Kampanyasında gayretleri ile tanıdığımız duyarlı hemşerimiz, kamu emeklisi, Aydın ADD Yönetim Kurulu üyesi değerli Vedat Köseoğlu bize gelen açıklaması ile köşemize konuk ettik.
Bilindiği üzere; 11.05.2014 tarihinde, saat 17.30’da, Aydın Nevzat Biçer Nikâh ve Toplantı Salonunda ADD Aydın Şubesinin öncülüğünde Tapu Kadastro (E) Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya’nın “Yabancıya Toprak Satışı” konulu konferansını izledik.
Konferansı müteakip aynı gün ADD Şubesi olarak Aydın’da “Yabancıya Toprak Satışına Hayır!” konulu imza kampanyası başlatılmış ve halen de devam etmektedir. Neden bu konferansa ve imza kampanyasına gerek duyulmuştur?
Dünya’nın her yerinde devletleri yöneten hükümetler devletin devamlılığını sağlamaya ve onu korumaya, kollamaya yönelik politikalar yürütür.
Ancak 12 yıldır ülkemizi yöneten Ak Parti iktidarı, Anayasa Mahkemesi yabancılara toprak satışında yasasını birçok kez iptal etmiş olmasına rağmen yeni bir düzenleme ile karşılık vermiştir.
18.05.2012 tarihli 28296 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan (Tapu Kanunu ve Kadastro Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin) 6302 sayılı kanunun 35. maddesinde, yabancı uyruklu kişilerin (kişi başına) ülke genelinde 30 hektar arazi alabilecekleri, Bakanlar Kurulunca bu miktarı iki katına kadar çıkarmaya yetkili olduğu ifade edilmiştir. Yani yabancıların 60 hektar (600 dekar) toprak almalarının önü açılmıştır.
**
Hâlbuki 18.03.1924 tarihli 442 sayılı Köy Kanunun 87.maddesinde yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köylerde toprak almaları yasaklanmıştır.
1934 tarihli 2644 sayılı Tapu kanunun 35. maddesinde yapılan değişiklikle yabancıların taşınmaz edinmeleri karşılıklılık ilkesine bağlanmıştır.
2005 tarihli 5444 sayılı (iptal edilen)yasanın 35.maddesi yeniden düzenlenmiş karşılılık ilkesi kaldırılmıştır. Bu döneme kadar 78 ülke vatandaşı ülkemiz topraklarını satın alırken T.C vatandaşları bu ülkelerin çoğuna vizesiz ayak basamamaktadır. Yabancılara toprak satışı gün be gün artmaktadır.
Özellikle Yunanlıların Trakya, Ege ve Karadeniz bölgelerinde, Suriyelilerin ise; Hatay, Mardin, Kilis ve Gaziantep illerinde, İsraillilerin GAP Bölgesinde tarım alanları satın aldıkları, sermayesi yabancıları geçen ve Türkiye’de faaliyette bulunan bankaların da yabancıya toprak satışında aktör oldukları görülmektedir. Sahillerimizin, İngilizlere, Almanlara, Hollandalılara ve Ruslar başta olmak üzere diğer vatandaşlarınca satın almaların arttığı gözlemlenmektedir.
**
Peki diğer ülkelerde durum nasıldır?
ABD’de: Güney Carolina, Oklahoma, Florida ve Misisipi eyaletlerinde yabancıya toprak satışı yoktur. Diğer eyaletlerinde de kısıtlamalıdır.
İsrail’de: Topraklarının %80’i devlete aittir. Bu topraklarını kendi vatandaşlarına bile satamaz.
İngiltere: İngiliz toprakları kraliçeye aittir. Bu nedenle sadece bir süreliğine kullanım hakkı satılabilmektedir. İngiliz vatandaşlarının mülk edinmesi mümkün değildir.
Fransa: Bu ülkede nihai alıcı saptanmadan bir taşınmaz yabancıya satılmaz.
Yunanistan: Yabancıların sınırda, sınıra yakın bölgelerde ve adalarda toprak satın almaları yasaktır.
İsveç: Yabancıların tarım arazisinde mal edinmesi yasaklanmıştır.
İsviçre: Yabancıya toprak satışı yasaklanmıştır.
18.03.1924 tarihli 442 sayılı Köy kanununun 87. maddesi ise, yabancı, gerçek ve tüzel kişilerin köylerde toprak satın almaları yasaklanmıştı. Bu yasanın Atatürk’ün yaşadığı ve görevde olduğu dönemde çıktığını unutmamak gerekir. Bu yasa ile Atatürk’ün iradesi ortadadır. Bu irade Sevr Antlaşmasını tanımayan, Lozan Antlaşmasını Dünya’ya kabul ettiren Mustafa Kemal’in iradesidir.
**
Atatürk’ün en büyük emellerinden birisi “Toprak Reformu” idi. Bir türlü gerçekleştirememiştir. 11.06.1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabul edilmiş ancak, Adnan Menderes ve diğer geniş toprak sahiplerinin tepkisi iddiaları nedeniyle uygulanamadığı anlatılır. Bu yol ayrımından DP’nin doğduğundan da söz edilir.
1985-1986 yıllarında Turgut Özal döneminde yabancılara toprak satışına ilişkin yasal düzenleme yapılmış, Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeleri iptal etmiştir.
ANAP’ın ve Ak Partinin ülke topraklarının yabancılara satma çalışmaları, büyük oranda benzeşmektedir.
Ülkemizde yabancılara toprak satışı konusu salt mülkiyet sorunu gibi değerlendirilmemelidir. Toprak devletin vazgeçilmez temel unsurudur. Egemenlik ve bağımsızlığın simgesidir.
Yapmış olduğu yeni yasal düzenlemelerle yabancıların mülk almalarını kolaylaştırmıştır Ak Parti iktidarı. 1948 yılında Filistin Toprakları üzerinde kurulan ve Filistinlilere yaşamı zehir eden İsrail Devletinin nasıl kurulduğunu iyi öğrenmemiz gerekir.
**
Ne acıdır ki, vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu durumun ciddiyetinden ve vahametinden bi haber yaşamaktadır. Pek çok vatandaşımız ise,
“Ne var bunda? Adam aldığı toprak parçasını sırtına alıp da götürmüyor ya…”
Ya da, bizim insanımızda o ülkelerde mülk alıyor cevabını vermektedir.
Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Toprakları üzerinde Yunanistan, Ermenistan, Suriye, İsrail, (Kürdistan onların arzusudur.) Patrikliğin, AB ve ABD’nin hak iddiaları vardır. Sevr’den vazgeçmemişlerdir. Osmanlı’da olduğu gibi T.C’nin hasta adam olmasını beklemektedirler.
Evet, sevgili arkadaşım, hiç bir yabancı satın aldığı mülkü ülkesine taşımıyor. Ancak senin o mülke yaklaşmanı, girmeni yasaklıyor, haklarını başka ortamlarda arıyor.
Bizim Ahmet, Mehmet AB’de ev ve dükkân alıyor. Ancak sadece belli süreliğine sadece kullanım hakkını satın alıyor, senin ülken ise mülkiyet hakkını satıyor.
**
Ak Parti iktidarı tarım ürünlerini de desteklemekten ya da yeterince desteklemekten vazgeçti. Bir yandan da Büyük Menderes Ovasında çiftçilerin küçük parçalı tarlalarını birleştirmek adına toplulaştırma yapılırken hiçbir tarım ürününün para kazandırmaması düşündürücüdür.
Yabancılara Toprak satışı bir an önce durdurulmalıdır, yapılan satışlar kamulaştırılmalı, T.C vatandaşlarının kullanımına verilmelidir.
İstihdam yaratan yabancı sermaye işletmelerine tahsis edilen arazilerde de mülkiyet hakkı yerine kullanım hakkı verilmelidir.
Ülkemizde faaliyet gösteren yabancı sermayeli bankaların faaliyetleri kontrol altına alınmalı, kredilerinde taşınmazların ipotekleşmesi hususunun mevcut yasaları deldiği de unutulmamalıdır. Yeni bankacılık uygulamaları ile sınırlandırılan 300 dekarın çok üzerinde arazilerin banka mülkiyetine yabancılara geçtiği iddiaları da unutulmamalıdır.
ADD Şubeleri olarak vatandaşı uyarmak ve Ak Parti iktidarını yanlışlardan vazgeçirmek adına tüm vatandaşlarımızı “Yabancıya Toprak Satışına Hayır” Kampanyasını desteklemeye davet ediyorum.”
Diyerek sözlerini bitirmekte Sevgili Vedat Köseoğlu… Atatürk toprak satışını yasaklıyor, ANAP döneminde AYM iptal ediyor, artık yabancıya gayrimenkul satışı gerçekleşir. Gerçi bunun içinde bir sınır konulmuş. Etkilendiğimiz durum ise, uğruna savaş verdiğimiz, kan döktüğümüz, can verdiğimiz ve elde ettiğimiz aziz vatanımızın topraklarını satmak yerine kullanım hakkı verilmesi akla yatıyor. Bu arada sınır bölgelerimizde toprak satışından kaçınılması gerekliliğidir.
Bu konuda içsel bir sorgulama yapmamız gerekmiyor mu?