Yaşanası bir dünya, demokratik, laik, özgür bir ülke vatandaşı olarak çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlısı genci fakiri zengini hepimizin en doğal hakkıdır.
Mutlu, huzurlu ve adil bir dünya düzeni için kendi davranış biçimlerimiz belirleyici ve önemlidir. Araştıran, soruşturan, sorup sorgulayan olmalıyız. Aksi halde gerçekler yerine algılarla yönetilir, kendi istediğimizi değil bize sunulana rıza gösterir boyun eğer, kabulleniriz.
Geleceğimizi belirleyecek, yön verecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimine iki ay gibi bir zaman kalmışken bizi temsil etme iddiasında bulunan kişilerin birbirleriyle yarışır vaziyette olduğunu kendilerini mensup oldukları partinin genel başkanına tanıtmak ve onay almak için yoğun çaba içerisindeler.
Oysa bu beyler ve hanımefendiler ilk müracaatları yöre halkına olmalı, geçmişte yaptıklarını ve yapacak olduklarını halkına anlatıp ilk onayı halktan almalıdır. Gücünü halkından alanın sorumluluğu da halkına olur. Böylece duygularını ve nefsini yener gerçeklerin peşinde koşar.
Sonuç:
Bizi mecliste temsil edecek vekili kendimizin seçmesi, yaptığı ve yapacak olduğu her işten halkına karşı sorumluluk duymalıdır. Ancak böyle olduğunda huzurlu, mutlu yaşanası bir ülke vatandaşı oluruz.