Kuvayı Milliyeci İsmail Efe’nin köyü olan Danişment’te köy meydanına tüm kadınları çağırdığında sandalyesini kapan geldi. Dertler adeta bir TV programında aktarıldı.
Herkesin “Bamteli” diye andıkları sıcakkanlı, samimi bir kişilik.
Pazarda Acarlar kasabasından gelen tezgâhları başındaki kadınlarla konuşuyor ve onların çalışkanlıklarını aktararak alkış tutuyor. Sıcak kişiliğiyle insanları etkiliyor, resim çektirmeyen kalmıyor. Herkese kucak açıyor, kucaklaşıyor.
Sanayi çırağının Tayfun abisi, sanayide çalışan tornacıya bu ne dediğinde “Tayfun abi meme yapıyorum” dediğinde gülüştük. Oysa meme bir tornacılık terimiydi.
Şeker gibi bu adamda, şekerin tillahı var, tansiyon filan hepsi var. Her sabah bir avuç ilaç içiyor. Aydın’da anjiyo oluyor. Ama bir gerçek, yorgun olduğu gözleniyordu…
**
Umurlu'da gözleme yerken gözlerini kısarak hüzünle yaşamından kesitler aktardı…
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdiğinde İçişleri Bakanlığı sınavlarına katılır, yazılı ve sözlü sınavı da kazanmış, tayin beklemektedir. İsimleri bile ilan edilir. Nihayet arkadaşları ile birlikte Kaymakam adayı olup 22 yaşındadır, çocukluk aşkı ile evlenecektir. Yeni aldığı lacivert takım elbiselerini sırtına çeker, yakın çevresince “Kaymakam Bey” olarak anılmaktadır. Bir anda sözlü sınav sonuçları askıdan kaldırılarak yeni bir liste asılır. Açıklanan yeni listede kendisi ve arkadaşlarının adının olmadığı görülür.
Yazarken bile bizim elimiz titriyor, varın siz bir de o insanların ruh halini düşünün. “Bam telim titredi …” diyerek anlattı o günleri. Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel’e gider, ilgilenir, bakanları, müsteşarları arar. Komünist olduğunu öğrenir. Hatta İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, yüzüne karşı komünist olanları, inançsızları almıyoruz demeyi de ihmal etmez. Rahmetli Demirel “biz seni vali yaparız” diyerek gönlünü alır.
Geçim için düğün salonu ve pavyonlarda türkü söylemektedir. Ramazan ayında düğün salonu teravih namazlarına açılır, 11 ay dansöz oynattığımız yerde, bir ay, arada bir katıldığım teravih namazı da kılmak varmış diyerek gülümsetirdi.
Askerlikte ver elini Kıbrıs… Asteğmendir.
Bölük komutanı çay ocağındaki askeri, “çayıma tükürdün” diyerek dövmektedir. Engel olmak ister, işe yaramayınca “Tükür ulan çayına” der. “Zaten tükürüyorum” cevabına alınca, “biz de içiyoruz ya!” dediğinde çaycı er, “sizinkileri ayrı yapıyorum komutanım” yanıtına rağmen bir daha o askerden çay içmediğini anlattı.
Milliyet Gazetesi Başbakanlık muhabiridir. Bir basın toplantısı sonrasında sohbet ortamında kendisini kaymakam yapmayanların arasında olan İçişleri Bakanına sitemini sert bir şekilde anlatır, Bakan haberi olmadığını söyler.
İnançlı olduğunu söyleyen bakana birer çocukları olduğunu, çocuklarımızın üzerine yemin etmelerini teklif eder, sayın bakan susar…
İçindeki öfke küllenmiştir…
Yine Başbakanlık Muhabiri olduğu yorgun günlerinde Çankaya’da düşüp de Yüksek İhtisas Hastanesinde gözünü açtığında güzel hemşireleri görünce Cennete düştüğünü zanneder, sağlık çalışanlarını gülümsetir.
**
Tayfun Talipoğlu’nu 21 Mart 2017 Salı günü, 55 yaşında yitirdik. Bu güzel insan, hümanist ve gülen yüzü ile bu ülkeden iz bırakarak geçti, gitti…
Tayfun Talipoğlu seni unutmadık, unutamadık.
Ruhun şad olsun...