Ve 27 Mayıs Hezeyanı

Nevzat ARSLAN

Atatürk, Aydın ziyareti sonrasında,

görüştüğü CHP’li Adnan Menderes için

“Tam da aradığım Ziraat Vekili.”

Der ama ömrü vefa etmez.

Yoksa kim bilir rahmetli Menderes’in şansı ile birlikte

ülkenin de şansı dönecekti…

**

Çok Partili Siyasal Yaşama geçilince,

Adnan Menderes Başbakandır.

Rusların 1950 yılların başındaki baskıları sonucu,

NATO’ya katılmak gerekliliği düşünülür.

Davet edilerek girdiğimiz BM’den sonra,

NATO’ya katılmak için Kore ellerinde Mehmetçiklerimizi gömdük.

Marshall Yardımları başlar.

-Askerimizin kıçındaki donunu bile Amerika veriyor.

Eski Genelkurmay ve cumhurbaşkanlarımızdan

Cevdet Sunay da tepkileri böyle cevaplar.

**

 

Demiryolları gelişme aşamasındadır, bir anda öksüz kalır.

Yollar yapılır, uçak konduracak kadar denilerek övünülür.

Üretim toplumu olma yolunda iken,

Bir anda tüketim toplumu yoluna itilmeye başlandık.

ABD ve emperyalizmin kucağında,

dünden bugüne sarıp sarmalamada bizi Sam Amcamız.

**

 

DP iktidarı,  öyle masumane değildir,

Başbakan ve bakanların asılması kadar da suçlu hiç değil.

Ülke bazında, iktidarın kitlelerle uyumsuzluğu başlamıştı.

Vatan Cephesine kaydolanlar, haberlerden sonra saatlerce okunur.

Asker, öğrenci, basın ve üniversite hocaları ile diyalogsuzluk başlar.

Demokrat Parti, muhalefet ile mecliste adeta savaş halindedir.

-Orduyu asteğmenlerle yönetirim.

Sözlerinin doğruluğu bir yana, asker tedirgindir.

Üniversite hocaları için alenen “Kara Cüppeliler” denmektedir.

Üniversiteler sokaklara dökülür.

Muhalefet lideri İsmet Paşaya 12 meclis oturumuna katılmama cezası verilir.

Paşa Meclisten çıkarılırken ünlü sözünü söyler;

-Sizi ben bile kurtaramam.

Pekiii, güzel kardeşim!

Paşa teşekkür mü etmeliydi?

**

O dönemi yaşayanların anlattığı ilginç olaylardan bazıları;

Bozdoğan’da bir kahvehanede dinlemiştim;

DP’yi kullanan bir gurup ortaya çıkar.

Yörede kızdıkları ve de işlerine gelmeyen kim var ise,

CHP’li denilerek bağı, bahçesi, tarlası ateşe verilir.

Şikâyete giden üstelik bir de karakolda dayak yer.

**

Köylerde, kasabalarda DP Ocak başkanlıkları vardı.

Kimi DP Ocak Başkanlarının yaptıkları inanılası değil.

50 liraya iş gören ocak başkanları ortaya çıkar.

Arazi kapamalarda yalancı şahitlik ve usulsüz aracılık yapmaktadırlar.

Ama bu iş görmelerin çoğu partinin dışında meydana gelmektedir.

Bu vatandaşlar, parti ve iktidar gücünü kullanmaktadır.

Bu olanlardan DP yetkililerinin bir şekilde haberdar olmamaları,

uzak ihtimal olsa gerek.

**

Güler misin? Ağlar mısın?

Nuri Amcamdan dinlemiştim.

Direcik köyünden Ağa Dayı,

1960 yılının Temmuz sıcağında eşeğine binmiş gitmekte,

Büyük Menderes Nehrinden salla karşıdaki tarlasına geçecektir.

Olacak ya, eşeğinin affedersiniz eşekliği tutar, inat eder, sala binmez, uğraş, uğraş.

Ağa Dayının ağzından bir söz çıkar;

- Haydi, oğlum Cemal Gürsel Paşa gibi sen de atlayıver.

Der, eşeğine.

Eşek de nasılsa sala atlayıvermiştir.

Ağa Dayı’nın yüzüne bir gülümseme yayılır.

Vay sen misin öyle diyen!

Dönüşte köyde iki asker kendisini beklemektedir.

Doğru Aydın’da nezarete atılır.

Arada bir,

- Bizim Gürsel Paşa’ya eşek mi demiştin?

Diyerek çat-pat gelen, geçen vurmaktadır.

Birkaç aydır tutukludur, ağlayarak derdini anlattığı bir başgedikli kurtarır.

**

Menderes’in asıldığına sevinenlerin olduğunu yazmak da öyle hoş değil.

Naşı başında, sevinç gösterisi yapıldığını söylemek de hiç insancıl değil.

**

 

Aydın Belediye Başkanı Çerçioğlu,

-Efeler Belediyesinin adı Adnan Menderes olmalıdır.

Diyerek Bey Camii önünde lokma döktürmesi vefadır.

Vefa İstanbul’da denilse de, lamı cimi yok ki,

Adnan Menderes, günahlarıyla ve de sevaplarıyla,

Aydın eli topraklarının bir evladıdır.

CHP ise,

27 Mayıs sonrasında 63 yıldır iktidar yüzü görmemiştir…

Ecevit ve sol iktidar dönemlerinde un, yağ, şeker, kapitalist ağa babalarca depolara saklanır.

Aziz Millet,

“Sol iktidarda yokluk başladı.”

Der de yok olanların ne olduğunu, nereye gittiğini sorgulamaz ve düşünmez bile…

**

DP, kendi iktidarının dayanılmaz ağırlığına ve mağrurluğuna yenilir.

O dönemde yaşananlar ve sonrası bir hezeyandır.

Ders almayı gerektirecek etkenler var şüphesiz.

Tarih dediğimiz bu yüzden önem taşır,

Kötü yanını tekerrür ettirmemektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.