Yazılı ve görsel medyada geniş yankı buldu…
Ülkemdeki milyonlarca genç işsizden sadece biriydi, Ulaş Akın.
Güvenlik görevlisi olarak çalıştığı sitede işten çıkarılması sonrası çalmadık kapı bırakmadığı ama sonuç alamadığı ortada…
Tabii işsizliğin yarattığı maddi sıkıntının 1 çocuk babası Ulaş’ın aile yaşamını sarstığı da bir gerçek. O yüzden de sanıyorum eşi ile arası açılmış. Ve belli ki bir süredir de eşi ve çocuğunu göremiyormuş…
Önceki gün yardım için gittiği Antalya’nın Muratpaşa Belediyesi’nin önünde kendini yaktığı haberiyle gündeme gelen Ulaş, maalesef hepimizi üzdü…
Evet Ulaş kendini yaktı…
Tabii yüreğimizi, vicdanımızı da…
Ekonomik krizle katlanan işsizliğin ülkeyi getirdiği tablonun sadece bir parçasıydı, Ulaş. Ama maalesef kendini yakınca gündeme geldi.
İşsizlik ve onun yarattığı travma…
Sonuçta Ulaş’ı kaybettik.
Antalya’da yaşanan işsizlik ve onun yarattığı travmanın bir benzeri Aydın’da da yaşanıyor. Hem de CHP’li belediye eliyle. Bir yandan CHP milletvekilleri taşeron işçilerin kadrolu yapılması için kanun teklifi verirken diğer yandan bir iddiaya göre 120, bir başka iddiaya göre de 240 kişi işten atıldı, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nden...
Üstelik CHP’li belediyede CHP İl başkanı Bayram İnci’ye destek verdi diye işten atılanlar var aralarında...Şimdi onlar ne yer, ne içer bilen var mı?
Bu durumu milletvekillerinden il başkanına, ilçe başkanlarına, meclis üyelerinden parti üyelerine varıncaya kadar CHP’de herkesin bildiği halde, ses veren birini göreniniz, işiteniniz, var mı?
Hayır!
Aksine CHP örgütleri sus pus olmuş oturuyor.
Sözüm sadece CHP örgütüne değil…
Siyasi partiler, sendikalar kısaca sivil toplum örgütlerine soruyorum: Şimdi sesiniz çıkmayacak da ne zaman çıkacak? Sesinizin çıkması için Ulaş gibi birinin Aydın’da da çıkıp kendini yakması mı gerekiyor?
Kendi belediyende çok sayıdaki taşeron işçiyi kapının önüne koyacaksın. Sonra kalkıp tribüne oynayacak, Meclis’te taşeron işçilere kadro isteyeceksin… İşçilerin kapı dışarı edildiğini partinin yetkili organları bilecek, kimseden ses çıkmayacak ama taşeron işçiyi siyasi malzeme olarak kullanmaya devam edeceksin.“Bu ne perhiz bu ne lahana” misali bir taraftan fakir fukara, garip guraba edebiyatı yapacak diğer taraftan yüzlerce kişiyi açlığa, sefalete sürükleyeceksin…
Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Zor.
Hele ki yalnız değilseniz…
Hele ki yolunuzu bekleyen bir eş ve evlat sahibiyseniz…
Ben yaşanan bu acı olaydan dolayı utanıyorum…
Hem de çok…
Aydın’a “Altın çağ” yaşattığını söyleyip, 200 asgari ücretlinin bir aylık maaşına karşılık gelen 250 bin lirayı bir danışmana tıkır tıkır öderken, asgari ücrete bile razı olan taşeron işçiyi aç ve sefil bırakanlardan utanıyorum…
Gençlere, işsizlere iş olanağı sunmak yerine günü kurtaran paket ve yardımlarla kaynakları savuranlardan utanıyorum…
Aydın’ın bu hale gelmesine sebep olanlardan utanıyorum…