Değerli okurlar ülkemin insanlarının kafaları karışık. Yurttaşlar şaşkın her kafadan müzik notası gibi bir ses çıkıyor. Herksin yüzünden düşen bin parça. Sokakta trafikte, evde işte hep bir gerginlik, telaş stres ve sıkıntı var. Bu yokluk da hayat pahalılığında Akıl, mantık, izan ölçü sabır sevgi ve saygı kavramları giderek anlam ve değerini yitirmiştir. Suçlamalar hakaretler yalanlar dini siyasi çıkar uğruna kullananlar almış başını gidiyor.
Bazıları din adına, kimi çağdaşlık adına kimi bilim adına kimi de yalakalık adına yazıyor konuşuyor.
Televizyondaki bazı yorumcular resmen yalakalık yapıyor hem de bütün milletin gözünün içine baka baka. Güç ve yetki sahipleri, yandaşı candaşı yoldaşı mutlumu mutlu. Onurlu olanlar onurunu ve aklını kiraya vermeyenler ülke ve yurttaşlar adına mutsuzlar ve huzursuzlar.
Ünlü bilgin Eflatun’a iki soru sormuşlar;
Birincisi, insanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?
Eflatun tek tek sıralamış,
Çocukluktan sıkılır ve büyümek için acele ederler.
Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar.
Sonuçta ne bugünü ne yârini yaşarlar.
Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.
SIRA GELMİŞ İKİNCİ SORUYA:
Peki, sen ne öneriyorsun?
Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayınız!
Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktadır.
Önemli olan, hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır
Hayat budur. Onu hissedin onu yaşayın ve ondan hoşnut olun der.
Shakespeare der ki:
Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam Beklentiler daima yaralar. Hayat kısadır.
Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümseyiniz. Konuşmadan önce dinleyin, yazmadan önce düşünün. Dua etmeden önce bağışlayın incitmeden önce hissedin. Gibi uzunca bir sözü var.
Son olarak da hayat budur onu hissedin onu yaşayın diyor.
Ama ülkemin ve insanlarının bu günkü halleri yürekler acısı. Ucuz ekmek almak için yağmurda soğukta bekleyen vatandaşların insanca yaşamaya hakları yok mu? Kimileri üç maaş beş yedi maaş alanların bu yokluk karşısında hiç vicdanları sızlamıyor mu?
Ülkem yokluk yoksulluk yolsuzluğun içinde bunalıp giderken liyakats ızlar yağcılar ve bilgisiz ehliyetsizler ballı önemli görevlere getiriliyor. Sadece biat için.
Çocuğuna harçlık veremeyen babaların ve pazarda yiyecek alamayan anaların sızlanışları yürek yakıyor. Bu durumu iktidar hiç önemsemiyor. Muhalefettekiler de boş sözlerle oyalanıyor.
Birleşip bir plan ve proje ortaya koyamıyorlar.
Halen bu kadar olumsuzluğa rağmen iktidarın oyları yüzde kırk civarında.
Ömer Hayyam der ki:
Celladına aşık olmuşsa bir millet,
İster ezan ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstahaktır ona her türlü zillet.
YÜKSEL YALOVA
Değerli okurlar önce ki dönemlerde Aydın milletvekili olan ayrıca Devlet Bakanlığı görevlerinde bulunan Sayın Yüksel Yalova, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İletişim Fakültesine dekan oldu. Hâlbuki Sayın Yalova’nın bu üniversiteye rektör olmasını arzulardım. Sayın Yalova’yı 1978 yılından beri tanırım. Aydın’da İl Kültür ve Turizm Müdürü iken birlikte sanat ve kültür festivali düzenlemiştik. Sayın Yalova ile ilgili ilerde uzunca bir yazı yazacağım.
Ne diyelim “Hoş gelişler ola…”