“ Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle
Eğer bizi sual eden olursa
Boynu bükük, benzi soluk yar söyle.”
Çocukluğumun güzden kışa geçiş günlerini hatırladığımda, özlemle karışık bir hüzne dalarım. Çevremdekiler sebebini, gençliğe veda telaşı zannetseler de, duyguları yaşayan olarak aynı görüşte değilim.
Öyleyse neyin hüznü derseniz;
Başlığın altındaki dörtlüğü bir daha okuyun. Ara sıra mırıldandığımız o ezginin sözlerini.
Hatta melodisini biliyorsanız, beden gözünüzü kapayıp gönül gözünüzü açın, bir güz gününün parçalı bulutlu gökyüzünü hayal ederek bir daha mırıldanın ezgiyi. İçinizden bir şeyler kopup yuvarlanmamışsa, duygusuz olduğunuzdan değil, turna görmediğinizdendir.
***
Oysa bizim çocukluğumuzda turnalar vardı…
Ovalardan geçip, dumanlı dağları katar katar kanatlarına dizerek uzak diyarlara giden… Bir yürekten diğerine sevda taşıyan,
Kanatları mektup, ötüşleri mesaj olan turnalar…
Analar, vatan hizmetindeki oğulcuğunda katmerleşen özlemlerini, onlarla gönderir,
Al kınalı kızlar yavuklularına düzdükleri manileri onlara yüklerdi.
İbibikler vardı…
Mehmet’in yüreğini kara gözlü sevgiliye taşıyan ibibikler,
Mehmetçik, kışlada onların ötüşünü, efkârlanan sevgiliye kavuşmanın sırrı bilirdi.
Ördekler vardı, yeşilbaşlı…
Başlık parası biriktirmek ve unutulmamak umuduyla gurbet ellere gidenler, göllerde ıslanan gövel ördek misali, şantiyelerin Temmuz terlemesinde sırılsıklam olsalar da…
İnşaata konan her tuğlada kuruşlar birikirdi “başlık” hesabına.
Ve…
Başlık parası birikene kadar da kimse kimseyi unutmazdı.
Çünkü sevmenin bedeli bir ömür, sevilmenin bedeli, sınırı olmayan bir vefa idi.
***
Bugün kendi soyunun lisanından anlamayan insanoğlu, dün turnalarla, ibibiklerle, ebabillerle, guguk kuşlarıyla konuşurdu Hz. Süleyman misali.
Haberin, özlemin, sevdanın ve selâmın uçan sembolleriydi turnalar, ibibikler, guguk kuşları…
Analar, bacılar, sevdalılar diyebildiklerini değil, hissedip de diyemediklerini, yürekleriyle beraber verirdi onlara. Bir ördek kanadıyla, bir turna ötüşüyle ulaşırdı sevdanın, hasretin emanetleri ulaşılmaz diyarlara.
Ne yazık ki gökyüzü artık onların dünyası değil. Mavi göklerin bu nazlı süsleri, turnalar, yeşil ördekler, guguk kuşları, ibibikler şimdi yoklar. Her şeyi hoyratça yıkan, bozan, yok eden âdemoğlu, kuş cenneti gökyüzünü kuş cehennemine çevirdi.
Şimdi gökyüzünde yeşilbaşlı gövel ördekler yerine bilmem kaç milyar kere milyar cigabaytlık internet sinyalleri kanat çırpıyor…
Turna ötüşleri yerini Nokia, Samsung, Apple melodilerine bıraktı.
Sözüm ona evlâdı için yuva kurarken patlatılan havai fişeklerin bilmem kaç bin yuvayı içindekilerle beraber yerle bir ettiğini ne zaman anlayacak insanoğlu.
Gökleri şiddet ele geçirdi. Hoyratlık, çirkinlik, kötülük taht kurdu.
Katar katar turnaların gelip geçtiği yollarda şimdilerde, bombardıman uçakları, Tomahawk füzeleri, apaçi helikopterleri, havai fişekler cirit atıyor.
Belki bazılarına gücümüz yetmiyor, ama devlet ve toplum olarak gelin şu eğlence amaçlı havai fişek gösterisinden vaz geçelim. Bizler eğlenirken (!) kaç kuşun, kaç böceğin, kaç kelebeğin yuvası kendisi ve yavrularıyla beraber yok oluyor biliyor muyuz?
İşte sonuç…
Gökyüzü kadim dostlarından ayrılmış, ağlamasına bile izin verilmiyor. Bulutlar küstü, yağmurlar darıldı.
Gökyüzü, zarafet ve nezafetin uçan sembolleri ile birlikte evrenin en harika kuş senfonilerini de kaybetti.
Bir zamanların kuş cenneti gökyüzü, bugün yıldız savaşları cehennemi…
İnsanoğlu uzayı kullanarak süreyi kısalttı.
İşlem süresini, uçuş süresini, haberleşme süresini kısalttı.
En uzak dediğimiz, parmağımızın ucundaki tuş kadar yakın.
İnsanoğlu zaman kazandı, para kazandı, bilgi kazandı, velhasıl çok şey kazandı.
Haz ve konfor kazandı.
Ama ya kaybettiklerimiz…
Göklerin şairlerini,
Göklerin musiki ustalarını,
Turnaları, ibibikleri, gövel ördekleri, guguk kuşlarını,
Kaybettik.
Onlar artık aramızda değiller…
Sözün özü;
Güzellik kaybetti. Çirkinlik ve hoyratlık kazandı.
Romantizm, hatta realizm, pragmatizme yenildi.
“Düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesat) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız.” (Araf suresi/74. ayet)
Emrine muhatap insanoğluna karşı,
Göklerin asıl ve asîl sahipleri kaybettiler.
Kaybettiklerimize çok üzgünüz. Onun için başlığı bir kez daha tekrarlıyorum ve
“Turnalarımı geri istiyorum.”