Türkülerin de bir dili vardır;
O dile bizler, ‘gönül dili…’ diyoruz!
Türkülerinde bir coğrafyası vardır;
O coğrafyaya bizler, ‘gönül coğrafyamız…’ diyoruz!
O sebepledir ki, Türkçeye, ‘fetih dili…’ derim!
O dilin ezgisinde öyle makamlar vardır ki;
Dağa, taşa, toprağa, yola, köprüye;
Ve bütün hatıralarınıza, ‘nüfuz…’ eder!
Türkülerde, coğrafyanın ‘ses tapusu…’ vardır!
Mostar Köprüsünü yıktılar değil mi?
Ya türküsü!
İlanihaye söylenecektir…
“Yeşil Tuna…” Fırat’la, Nil’le yoldaştır!
Türk Cihan Hâkimiyetinin,
“Üç Kıtaya…” akseden resmidir/ tualidir!
Yeşil Tuna için yakılan o kadar çok, türkülerimiz var ki!
O nağmelerde, ‘Evlad-ı Fatihan Ruhu’ vardır!
‘türkülerin…’ bizi söylediğini,
‘türkülerin…’ bizi anlatan hikâyeler olduğuna vurgu yapmak isterim!
Türkülerde, yürek aşkımız vardır!
Türküler, bam telimizdir!
Şair ne diyor,
“Bazen bir bozlaktır, o bazen barak havası
Takatimiz tükense türküler nefes olur
Kanayan yaraların türküdedir devası
Has gönül çağlayanı türküler Türk’ü söyler”
Türküler, kâh azığımız olur, kâh sırdaşımız!
Hüznüm, sevincim, kederim bir bulut kümesi gibidir;
Sımsıcak bir esintidir, rüzgârların dilinde;
İncecikten dökülür, ruhuma yürür nağmeleri…
Türküler; Zeybektir, Horondur, Halaydır, Bardır
Türküler; deyiştir, koşmadır, semahtır
Türküler; Baraktır, bozlaktır, hoyrattır, divandır, mugamdır
Türkülerde yaşarsınız; yol havasını, yayla havasını, gurbet havasını!
Türküler, içerisinde yaşadığınız ‘dünyanızdır…’
Doğumdan ölüme kadar uzanan yolda;
Türküler kâh ninni olurlar, kâh ağıt!
Hayatın asla asık suratlı olmayan;
Duydu vadisidir!
Bizim en büyük korkumuz nedir?
“Gönüllerin çoraklaşması…”
“Toprağın çoraklaşması…”
O sebepledir ki, ‘sanat…’ deriz!
Bu milletin, ‘gökkuşağı…’ diyebileceğimiz;
Tasvirlerin en güzeli diyebileceğimiz,
Gönül kafesinde sakladığı sır diyebileceğimiz,
Hikmet şualarıyla yıkanan, şiir dili diyebileceğimiz,
Türkülerimiz, ‘asırların nağmeleridir…’
Anadolu’yu insanıyla ‘birleyen ve de derleyen’ bu zenginliktir!
Türkülerin, bu coğrafyanın; bu coğrafya insanının,
Hayatının ‘kendisi…’ olduğunu bir daha düşündüm!
Bedrettin KELEŞTİMUR