Balıkçıların yeni balık sezonu açılışı esnasındaki, bol bereketli bir balık sezonu özlem bir dileklerini ifade eden şu "Vira Bismillah " demeleri aklıma geldi. Bu söz tam bir duadır. Tam bir teslimiyettir. Denizin şakası yoktur. Deniz affetmez, bilakis zerre kadar ihmalin bedelini alır. O azgın dalgaların ve fırtınaların dilini, doğasını, ruhunu bilmek, yaşamak gerekir.
Dünyadaki güçler dengesi de deniz gibidir. “Devletlerarası ilişkilerde ezeli ve ebedi dostluk veya düşmanlık yoktur, ülkelerin çıkarları vardır.” "Mutlak dost yada düşman yoktur." Zira devletler, insani duygularla hareket eden organizasyonlar değildir. Devletlerin sadece kendi çıkarlarını merkeze alarak kurdukları uluslararası sistem birçok ahlaki, etik ve siyasi sorunları da doğurdu. Yaşanan iki dünya savaşı, Çanakkale, Sarıkamış savaşları buna en güzel örnektir. Amerika ile ilişkilerimiz, NATO üyesi olmamıza rağmen Türkiye ile Yunanistan’ı karşı karşıya getirilme çabaları, Karabağ’da yaşananlar, "mutlak müttefiklik diye bir şey de yoktur" gerçeğini ortaya koymuştur.
30 yıl önceydi. Dünya, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birine uyandığında takvimler 26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Tarihe kara bir leke olarak geçen katliam, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında meydana geldi. Ermeni kuvvetleri kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmaksızın önüne geleni katletti. 26 Şubat sabahına kadar süren katliam, 613 kişinin canına maloldu. O zaman çaresizdik. Azerbaycanlı kardeşlerimize bir helikopter bile gönderemediğimizi olayın tanıklarından dinledik. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin desteği ile Azerbaycan işgal altındaki topraklarını geri almak suretiyle 44 günde tarih yazdı. Türkiye’nin bu gücünü tüm dünya gördü.
O nedenle, aynı tarih, aynı din, aynı dili konuşan ve ortak kültürel bağları olan devletler birlikte hareket etmek zorundadır. Bu konuda güzel bir gelişmeye şahit olduk. Özbekistan’ın Semerkant şehrinde toplanan, "Türk Devletleri Teşkilatı 9'uncu Zirvesi’, "Türk Medeniyeti İçin Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru" temasıyla toplandı. Zirve,‘Türk Birliği’nin kurulması noktasında siyasi, ekonomik, kültürel alanda ortak kararlar alması, kalkınma planları hazırlanması için atılmış en güzel adımlardan biridir.
Yakın bir geçmişte Türk Birliğini konuşmak bir hayaldi. Dış Türkler konusunu gündemde tutan Alparslan Türkeş ve arkadaşları 1944 yılında Irkçılık-Turancılık davasında yargılandı. Hapis yattılar. “Tabutluk” adı verilen tek kişilik hücrelerde işkenceye maruz kaldılar.
Ama bugün Türk Birliğinin kurulmasına inanan yedi yürek, tüm dünyaya muhteşem bir fotoğraf vererek tarihin şerefli sayfalarında yerini aldı.
Bu tarihi gelişmelerin Türk Dünyası üzerine bir fırsat, bir ışık doğmuş olması ve bu imkanın rasyonel politikalarla, devlet aklı ile geliştirilmesi her Türk’ün, sevineceği ve gurur duyacağı milli hedefi olmalıdır. Dünyada kartlar yeniden karılırken, dengeler değişirken, yenidünya düzeni içinde Türk Devletleri de yerini almalıdır. Bu çaba ve irade en meşru tarihten gelen milli bir misyondur.
“Birlikten kuvvet doğar” demiş atalarımız...
Kalın sağlıcakla.