“Dinlerini parça, parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır…”Enam suresi,159. ayet.
Dinimizi parça, parça ettikleri yetmiyormuş gibi, “Allah indinde din İslam’dır” ayetine karşılık yeni bir din yaratmaya kalktılar.
Seyrettik.
Yetmedi, papalık gibi bir kurum yaratmaya kalkıştılar.
Güldük geçtik.
Vatan millet onlar için hiç önemli olmadı.
Anlamadık.
Kâinatın imamı, olduğunu iddia etmeye kalktılar.
İnanamadık.
Hiçbir toplantılarında, Kuranı Kerimi, okutmadılar.
Ne yapıyorsunuz siz? Diyemedik.
Seyrettik.
Görmezden geldik.
Müdahale etmedik.
Darbe yapmadan önce her tür iftira, her tür oyun oynandı anlayamadık.
Geldik bu günlere.
Aldatıldık, hakkınızı helal edin.
Öncelikle kim, hakkını kime, helal edecek?
***
Şimdi, suçlu zannı ile adam toplarken, diğer yandan iş yeri kapatıyoruz, hesaplarını bloke ediyoruz.
İsterseniz biraz düşününüz.
Sizler bile, elinizde, her tür haberleşme, istihbarat ve bilgi kaynakları varken 17 Aralıkta öğrendiniz birçok gerçekleri.
Örümcek ağı gibi, çevreleri sarılan, insanlar bu aldanma işini araştırma imkânına sahipler miydi acaba? Hayır.
Ayrılmak istediklerinde, hemen ayrılabildiler mi?
Ayrıldıklarında, iş işten geçmiş olmadı mı?
Evet.
O halde biraz daha hassas tartacaksınız adaletin terazisinde insanları. Üzmeyeceksiniz, kırmayacaksınız, kinlendirmeyeceksiniz, ötekileştirmeyeceksiniz masum insanları.
Daha önceleri, Türkiye’nin ceza sistemini bir arkadaşımla konuşurken, Suç işleyen bir babanın hapse atılması halinde, çalışamayan, ütemeyen bakıma muhtaç ailesinin de, çocuklarının da, cezalandırıldığını konuşmuştuk.
Bu ceza sisteminde bir hata var, düzeltilmeli demiştik.
Masum olan eşin ve çocuklarının korunması gerekir diye fikirler üretmeye çalışmıştık.
Şimdi, Suçlu olma ihtimaliyle, bir iş yeri sahibini içeri alıyoruz. İş yerini kapatıyoruz. Ya da hesaplarını bloke ediyoruz. Orada çalışan 50 tane işçinin, işsiz kalmasına sebep oluyoruz.
Bırakın iş yeri çalışsın. Üretim devam etsin. Masum insanlar aç kalmasın.
Kaldı ki iş yeri sahibinin suçu kesinleşmedi…
Bu adama yarın suçsuz çıktığında, pardon diyemezsiniz. Hakkını helal et diyemezsiniz.
Ya işini kaybettirdiğiniz işçisine ne diyeceksiniz?
Ülkemizde öyle iş yerleri var ki, bulundukları şehir ekonomisini canlı tutarlar.
Nefes aldırır.
Koca şehrin ekmek kapısıdırlar.
Öylesi iş yerlerinin, başındaki adamların hepsini birden, içeri alırsanız, o iş yerinin batmasına sebep olursunuz. Hepsini birden gözaltına almayınız bu insanların. Hiç değilse bir tanesi işin başında kalsın, işi yönetsin.
Aksi halde, bu iş yerinin batmasına sebep olursunuz.
Bilir misiniz ki batırdığınız iş yeri değil koca şehirdir.
Peki ne yapmak gerekir?
Hiçbir işyerini kapatmamalısınız.
Hiçbir iş yerinin hesaplarını bloke etmemelisiniz.
Ödemelerinin belli büyüklükte olanlarını, bilirkişilerin nezaretinde yaptırmalısınız.
Yaptığınız her uygulama, suçludan başka, masumların cezalandırılmasına sebep olmamalı.
Düşününüz, iş yeri kapanan, işsiz aile reisi, acaba, bu ülke ortamında nasıl iş bulur?
Kapattığınız ya da hesaplarını bloke ettiğiniz, iş yerinden alacağı olan masum alacaklılar, ne olur?
Ya da onlara iş yapan masum işletme sahiplerine ve çalışanlarına ne olur?
Ya da onların malları ile kazanç temin eden, satıcılarına bayilerine ne olur?
Onların hepsini de, cezalandırılmış olmaz mı, bizim mevcut sistemimiz?
Allah bile kullarını yargılarken, sevaplarını bir kefeye, günahlarını bir kefeye koyarak, onu mahşerde ağır gelen tarafa gönderiyor.
Bizim ceza sistemimiz masum insanların da cezalandırılmasını sağlıyor.
Ne imiş efendim? “Kurunun yanında yaşta yanarmış”
Olmaz efendim.
Yaptığınız yanlışlar, sizleri de öbür tarafta yakar.