Sanırım aklımı kaybediyorum. Yaşım gereği şükür ki Cumhuriyet kadınıyım. Başka türlüsünü de bilmiyorum görmedim. Ancak aile büyüklerim Kurtuluş Savaşının acılarını yaşamış olduğundan haberdarım ülkemin öncesinden.
Sorun şu ki kendimi bildim bileli, kendimi hiç bu kadar ayrık hissetmedim insanlardan. Zira okuduğum tarih kitaplarının hiç birinde, hiçbir ülkede, hiç bir dönemde şu anda içinde yaşadığımız bu dönemdeki gibi bir bilinmezin yaşandığını okumadım. Kendim de yaşamadım yaşayanları da görmedim.
Tuhaf olan, aklımın almadığı, bana kendimi ayrık otu gibi hissettiren şey şu.
Dünyaya meydan okuyoruz. Birçok ülkenin iç işlerine karışıyor, yol gösteriyor, posta koyuyoruz. Zengin ülkeler sıralamasına giriyor, komşu ülkeleri toptan misafir edebiliyor ve onlara iş, aş, barınak veriyoruz.
Ammaa!
Tepeden tırnağa ülkenin bir kısmı ayrı baş çekip, şehir altına şehir kurarken haberimiz olmuyor, en üst düzey makamlar vatan hainlerince işgal edilene kadar biz o hainlerle diz dize göz göze el ele kol kola beraber yürüyoruz bu makamlara giden o yollarda.
“Acaba!” diyorum, bu süreç bir mağarada mı yaşandı ve o mağara Nur Dağı’nda Peygamber Efendimizin saklandığı Hira Mağarası mıydı ve bunca donanana kadar o hain güruh aynı örümcek tarafından mı kamufle edildi de biz görmedik, duymadık, bilmedik bilemedik onların yapageldiklerini?
Neler yapmadılar ki bu mağara döneminde!
Bir grup Doğu ve Güneydoğu' da yer altı şehirleri kurup silahlandırdılar, kendi mahkemelerini kurup infazlar gerçekleştirdiler, ülkenin altından vizesiz geçiş yapılan gümrüksüz gümrük kapıları oluşturdular ki bu kolay gidiş gelişler sayesinde Mehmetçiklerimizi kırıp geçirdiler.
Diğer grup ise içler acısı!
Koskoca Türk Ordusunu talan ettiler. Başkumandandan sonra gelen tüm kumandanları hain sayıp düzmece darbe iddialarıyla düzmece mahkemelerde sahici hapislere tıktılar. Sonra dalga geçer gibi üst akılları patır kütür gökten döktüler. Kırk yılın donanımıyla hooop bir gecede darbe yapmaya kalktılar. Kalkmak ne demek düpedüz askeri askere kırdırdılar, yüzlerce vatandaşı öldürdüler.
Her iki grup da bunca hazırlığı işte o mağarada yapmış olmalılar ki dünya lideri olan Cumhurbaşkanımız dâhil hiçbir devlet erkânının haberi olmadı.
Gelelim şu meşhur darbeye ve toplu akıl ölümlerine.
Millet ben mi deliriyorum siz mi delirdiniz?
Ya hu! Biz neyi kutluyoruz, neyi kutsuyoruz?
Farkında mısınız kendi uyku halimizi kutluyoruz!
Toplu akıl ölümleri yaşıyoruz ve ne yazık ki cenaze namazı kıldıracak ehil imam yok.
El Fatiha!
El Fatiha!
El Fatiha!