Tiran

Ramazan TÜLÜ

Bu yazının bu gün yaşadıklarımızla hiçbir ilgisi yoktur (!)

Sizlerle 2364 yıl öncesine, yani M.Ö. 340 yıllarına doğru gidelim.

M.Ö. 340 yıllarında Sokrates’in “Sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı” için düşündüğü devlet modelini Platon “Devlet” adlı eserinde anlatmıştır.

Günümüzdeki devlet felsefesi, yönetenlerin ve yönetilenlerin demokrasi ve devletten anladığı, bireyin hakları ve devletin yükümlülükleri adına egemen olan anlayışın ve uygulamaların Platon’un saptamaları ve anlattıkları ile ne kadar örtüştüğü de görülecektir.

Platon’a göre; Tiran önce çevresine şirin gözükse de ileri aşamada halkın düşmanı konumuna gelir. Tiran için önemli olan kendi statüsü ve istikbalidir. Güvenliğini korumak adına paralı bekçiler tutar. Tiran kendisi için oldukça cömerttir. İtibar ve şatafat için oluşan masrafları kendi cebinden değil, devletin hazine ve fonlarından, yani yönetilenlerin ödediği ağır vergilerle karşılamaktadır.

Tiran’ın menfaati için tüm toplumsal değerler sömürülür, halkın yararları ve güvenliği için hiç bir kaygı güdülmez.

Böyle bir yönetimin mutlak olması karşısında geniş halk kitlelerinin mutlu ve huzurlu olma ihtimali kesinlikle yoktur, kuşkusuz.

Tiran sarayında dilediği gibi yaşayıp istediği her şeyi rahatlıkla yaparken, tüm toplum kesimleri ve geniş halk kitlelerinden müteşekkil yurttaşlar, korku ve baskı altında, yokluk ve yoksulluk içinde, umutsuz ve çaresiz yaşar. Böyle bir durum ve koşullar yetmezmiş gibi Tiran, yönettiği halkı ezer ve aşağılar.

Her zaman yoksul kesimin (garip ve fakirin) yanında olduğunu onlar için çalıştığını söylese de, halkı daha da yoksul ve daha da muhtaç hale getirmelidir ki, yönetilenler biat etmeyi benimseyip kabul etsinler.

Hal bu ki; geniş halk kitleleri itaat ederek kendi sonlarını hazırlamaktadır ama bunun farkında değillerdir ve en acı tarafı da budur.

Antik Yunan Çağından günümüze kadar gelen yönetim uygulamalarında tiranlık hep bir şekilde devam etmiş ve etmektedir.

Güncel siyaset anlayışı ve demokrasinin ileri gittiği farz edilen ülkelerde bile tiranlık devam etmekte. Üstelik daha da baskıcı bir yönetim şekillerine dönüşmüş haldedir. Tiranlar yönettiği ülkeyi kendi iktidar bahçesi sanmaktadır.

Günümüze binlerce yıl öncesinden ışık tutan bu anlayışı okuyunca, hiçbir şeyin yıllardır değişmediğini, bir kısır döngü olarak böyle bir uygulamanın etrafında dönüldüğünü açıktır.

Yıllar önce, “Zenginlerin mal varlığını fakirlere karşı koruyan güçlü bir organizasyona DEVLET denir” diye bir tanım okumuş ve tebessüm etmiştim. Tebessüm ile kalmayıp hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğini de dünyada ve ülkemizdeki yapılan hukuksal düzenleme ve uygulamalarda görüyoruz.

Tek tek anlatıp hatırlatmaya gerek var mı?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.