Buyrun, çıkın işin içinden çıkabilirseniz değerli okurlarım!
Sanki bilmece gibi bir yazı başlığı sunduk sizlere.
Merak ettiyseniz buyrunuz “Telmih”le “Efsa”nın hikâyesine!
Telmih: Edebiyatta, açıklama yapmadan, söz içinde tarihteki bir olaya, bir kıssaya, meşhur bir hikâyeye; efsaneye, ünlü bir şahsa, çeşitli inanışlara, âyetlere, hadislere, ya da yaygın bir atasözüne işaret etme sanatıdır.
"Gökyüzünde Îsâ ile / Tûr dağında Mûsâ ile
Elindeki âsâ ile / Çağırayım Mevlâm seni" (Yunus Emre)
Birinci dizede "Hz.Îsâ'nın göğe çıktığı inancı"na , ikinci dizede "Hz. Mûsâ'nın Tûr-ı Sinâ dağında Allah ile konuşması " olayına ve üçüncü dizede de yine "Hz. Mûsâ'nın yere atınca yılan olan âsâsıyla gösterdiği mucizelere işâret/telmih vardır.
Efsa: Pembeyi temsil eden, cennet ırmaklarından birinin adı olduğuna inanılan, teshîr edici, büyücü/büyüleyici anlamlarına geldiği için kız çocuklarına da verilen isimler arasında rastlanılan; efsun,füsûn, efsâne kelimeleriyle aynı aileden olan Farsça kökenli bir kelimedir.
Bir zamanlar postacılar vardı hani; mektuplar getirir mektuplar götürürlerdi; gurbetten sılaya, sıladan gurbete… Onun için de postacılar çok sevilirdi. Hattâ, şarkılar bile yapılmıştı “Bak postacı, geliyor, selam veriyor // Herkes ona bakıyor // Merak ediyor!..” denilerek!
Efendim, mâlumunuz; görüntülüydü, akıllıydı derken hayatımıza telefonlar girdiği andan itibaren mektuplar sessizce çekiliverdi hayatımızdan ya! Mektuplar çekilince postacılar da çekildi haliyle. Şimdi onarın yerini kargocular aldı.
Kapı zili çalıp da kargocularla karşılaştığımızda şu bir gerçek ki mektup taşıyan postacıları gördüğümüz gibi sevinemiyoruz: Öyle ya; borç faturası mı getirir, mahkeme celbi mi getirir, kredi kartı mı getirir bilinmezliği vardır bu gelişlerinde!
Bu bilinmezlikler içinde beni en çok mutlu eden konu ise kargocuların kitap getirmeleridir. İşte ne zaman kargocular kitap getirse boyunlarına sarılasım gelir bu yüzden.
Geçenlerde kargodan aynı paket içerisinde Elazığ’dan gönderilen hem “Telmih” dergisinin al benili kapaklı üç sayısı hem de Cihan Berdibek’in “Efsa” isimli şiiri kitabı çıkıp selamlayıverdi bizleri…
Sanki Telmih dergileri geçmiş zamanlarda kalmış büyülü/gizemli sanat ortamlarını hatırlattı Efsa ile bana… Sizin anlayacağınız; edebî bir söz sanatı olan telmih, görevini yaptı ve efsa-lı zamanların büyülü dünyasına götürdü beni…
Bu duygularla önce gözlerimle, sonra da bûse kondurarak öptüm sevdim, sevdim okudum hem dergileri hem de şiir kitabını değerli okurlarım..
İşte bu buluşmayla geçmiş zamanların postacılarının asker ocağından ya da ekmek parası için gurbet ellere yollanılan can parelerden gelen mektupların yaşattığı duyguları yaşadım yeniden… İlk okul dördüncü sınıftan itibaren orta okuldan mezun oluncaya kadar Güney ilçemde 1964-1969 arasında mahallemizde okur yazar olmayan teyzelerimize gelen çok mektupları okuyuverdiğim günlerdeki duyguları yaşadım yeniden.
Şimdi gelelim Telmih Dergisi ile, Efsa’ya!..
Anadolu’nun kültür ve sanatta kıpır kıpır oluşunun habercileri olarak görürüm yurdumun bir köşesinden çıkıp gelen kültür sanat dergileri ve kitapları elime geldiğinde… Hani “İzmir’in dağlarında çiçekler açar!” diye başlayan insana yaşama sevinci veren bir şarkımız vardır ya, ona misal!.. Cennet vatanımızın kültür sanat bağlarından derlenmiş demet demet şiirler, hikâyeler, anılar, görüşler, sevgiler çıkar gelir gönül haneme kitaplar, dergiler elime geldiğinde…
Yurdumuzun kadîm kültür sanat merkezlerinden olan Elazığ şehrimizden Harput diyarından, her dönemde “Gakkoş”luk unvanını kültüre ve sanata taşıyan özel isimler olagelmiştir hep: Balak Gazisi, Arap Babasının yanında “Türk Edebiyatı” dergisinizin ve 5 ciltlik “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eserleri, gazete yazıları ve sayısız kitabıyla Şeyh’ül Muharrirîn unvanı verilen Ahmet Kabaklı hocamız; “Alperenler Destanı” ve “Malazgirt Marşı”nın şâiri Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu; daha yakınlarda kaybettiğimiz çok değerli şâir ve kültür insanı Ahmet Tevfik Ozan; Bedrettin Keleştimur’u vb
Aynı zamanda “Çayda Çıra” oyunu, klarneti, Demirbağları, Hıdır Babalarıyla Harput/Elazığ Divânı, Hazar Şiir Akşamları, Manas kültür sanat oluşumuyla özel bir şehrimiz olan Elazığ bu sefer Talat Özer öncülüğünde bir TELMİH dergisiyle selamlayıvermiştir yurdumuzun dört bucağını…
İşte Telmih, Talat Özer yönetiminde, Muhammet Yalçın Azizoğlu’nun editörlüğünde Cihan Berdibek’in “Efsa”sını yayınlayıvermiş bu sefer de…
Her şiir kitabını bereketli meyve ağaçlarına benzetirim ben her nedense… Nasıl ki kirazlar, şeftaliler, erikler, portakallar vb çiçekleri, yem yeşil yaprakları derken aralarında rengarenk meyveleriyle gülümseyiverirse insana, şiir kitaplarında da bazı mısralar, ve dörtlükler de meyveler misali gülümseyiverir insana. İşte bu noktada “Seher yeli çık dağlara güneş topla benim için” misali Cihan Berdibek’in “Efsa”sından derlediğim meyvelere misal mısralarını tattıracağım sizlere:
Şiir oldu kaleme döküldü de yıllarm
Sus pus oldu sevdaya kitlendi de dillerim
***
Saçındaki akları gergef edip yıllara,
Düşmektir yorulmadan hüzün dolu yollara,
Bir türküdür sevdası söyleterek dillere,
Damla damla sırları deşmektir baba olmak….
***
İman bayrağın olsun, namus yıkılmaz kalen,
Dürüstlük en güzel hal, minvaldir sana kızım,
Bilgi cahile kalkan, zulme biçilmiş kefen,
Çalışmak en güzel dil, lisandır sana kızım.
***
Gül diye kokladığım, gün geldi diken oldu
Gözler değdi sineye, bağrımı yakan oldu,
Kısacık şu ömrümde, umutlar yıkan oldu
Sol yanım hep yaralı, dermansız be birader
***
Alemlere rahmettir her şey onda var olur,
Gündüz geceye döner gece sırra yar olur
Gönüllerde pür nurdur müminlerde har olur
Cennet kokan kulların başka amberi var mı?
***
Ömür denen zamanı, nefsime harcamışım,
Tüketmişim kendimi, affet beni Allah’ım,
Görmemişim gerçeği, yalanları sarmışım,
Yanılmışım her daim, affet beni Allah’ım.
***
Adım Türk, dinim İslâm, kefenim bayrak benim,
Ceddimden emanettir, bu aziz cennet vatan,
Kanlarımla suladım, ezdirmem toprak benim,
RABB’İMDEN EMANETTİR, BU AZİZ CENNET VATAN…
***
Cennet mülkünün temelidir ANADOLU
Soy kokar, buram buram ihtişam kokar her yanı
***
“TELMİH”LE “EFSA” MI DÜŞTÜ; “TELMİH”E “EFSA” MI DÜŞTÜ? Sorusuyla başladığımız yazımızı hem TELMİH’e başarılar dileyerek hem de Cihan BERDİBEK’e EFSA-lı duygularla yüklü nice şiirler dileyerek noktalıyoruz…
GÜL/AYDIN!
SEVGİYLE…