Mitolojiye göre tarihin ilk güzellik müsabakası İda dağında yapılmıştır. İda dağı: günümüzde “Bayramiç” ile Edremit arasında bulunan 1767 metre yükseklikte olan bugünkü Kaz dağlarının antik dönemdeki adıdır.”
Kıbrıs adasında denizden doğan Aphrodite (Güzellik tanrıçası) eşsiz bir güzelliğe sahip. Aphrodite’in ölmezler arasına katılıp tanrıçalık tahtına çıkması pek de kolay olmamış. Çünkü bazı tanrılar ve bilhassa tanrıçalar, onun güzelliğini çekemediler. Tanrıça Hera ile Athena; Aphrodite kadar kendilerinin de güzel olduklarını iddia ediyorlardı.
Yine mitolojiye göre Peleus’un deniz tanrıçası Thetis’i görüp ona, gönlü sevgi ve aşk ile aktı. Deniz tanrıçası Thetis’de Peleus’u görünce gönlü sevgi ile doldu.
Peleus’un deniz perisi Thetis ile evleneceği gün yapılacak olan düğüne bütün tanrı ve tanrıçalar davet edildiği halde yalnız kıskançlık ve fesatlık tanrısı Tetir çağrılmamıştı. Bunun sebebi de bir fesatlık ve olumsuzluk yaratmasından korkulmuştur. İsmine yakışır olumsuzluklar yapmasından çekinilmiş. Ama buna rağmen Tanrıça Eris davet edilmediğine kızarak şölenin en coşkulu anında bir altın elma üzerine “En güzele” yazılı elmayı tanrıçaların toplu bulundukları masanın üzerine bıraktı. Her kadın gibi her tanrıçalar da kendini “en güzel” sanarak elmaya sahip çıktı.
Bunun üzerine elemeler yapıldı. Eleme sonucunda bu sayı üçe indi. Bunlar sıra ile Aphrodite, Hera ve Pallas Athena idi. Bu seçilen üç güzelden hangisinin daha güzel olduğunu belirlemek için bu üç güzeller baş tanrı Zeus’un huzuruna çıkarıldı. Fakat baş tanrı çok güç durumda kaldı. Çünkü Hera kendi hanımı, Athena kızı, parodine ise en güzeli. Baş tanrı Zeus politik bir manevra yaparak tanrıçalara şöyle dedi: “ Tanrıçalar ben üçünüzü de aynı derecede seviyorum. Birinizi öbürlerinizden ayırt edemem ki; bu nazik meseleyi halletmek için sizleri İda dağında Truva kıralı Prinamın oğlu Paris’in yanına göndereceğim”. Diyerek hemen ulaştırma tanrısı Hermes’e emir verir. “Bu üç güzel tanrıçaları Troya’nın yanındaki İda dağına götürmesini orada hem Paris hem de Alexandra diye anılan bir prens olduğunu, babasının koyun sürüsüne çobanlık etmekte olduğunu, Ayrıca bu gencin bir güzellik bilgini olduğunu Paris’in bir şehzade olmasına rağmen babası Troya kralı Priamos’a bu oğlunun bir gün ülkesinin mahvına sebep olacağı için uzaklara gönderdiğini” söyler.
Baş tanrı Zeus ’den emir alan ulaştırma tanrısı bu üç güzel Tanrıçayı yanına alarak İda dağında koyunlarını otlatan ve lirini çalan Paris’in yanına götürerek baş tanrı Zeus’un buyruğunu bildirir “altın elmayı bu üç güzelden hangisi daha güzelse ona vermesini” söyler.
Altın elmayı eline alan Paris güzellerden önünden geçmesini ister.
Esmer olan, Hera bir eliyle sert kabanlı memesini, öteki eliyle de mükellef örtüyü kalçasının hizasında tutmaktadır.
Pallas Athena, güzellik yarışmasına katıldığı halde kendisinin utangaç yaratılışına ihanet etmeden giyimli olarak gelmiştir.
Parodiye, altın saçlarının ağırlığı altında yine de başını dik tutmaktadır. Gövdesi beyaz bir ırmak gibi akarak genişlemekte ve göbeğinde bir tek çiçekle süslenmiş bir süt gölüne dönmektedir.
Hera, Paris’e eğer elmayı kendisine verirse Asya ve Avrupa’nın sahipliğini vereceğini.
Athena, Troya’lıları Akha’lara karşı muzaffer kılacağını,
Aphrodite ise zevce olarak en güzel kadını vereceğini vaat eder.
Paris’in altın elmayı tutan eli kımıldamış herkes heyecan içinde ve el geniş bir kavis çizerek Aphrodite uzanmış ve Paris üzerinde “En güzele”yazan elmayı Aphrodite de veriyor.
Böylece bundan dört bin yıl kadar önce ilk güzellik müsabakası Çanakkale’nin İda dağında (kaz dağında) yapılmış oluyor.
Bu güzellik yarışmasının sonucu Troya savaşının da sebebi olmuştur. Aphrodite dünyanın en güzel kadınının yani Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helen’in aşkını sundu Paris’e.
Paris Sparta kralı Menelaos’un sarayında gerekli konukseverliği gördü. Fakat Menelaos’un acilen Girit’e gitmesini fırsat bilerek güzel Helen’i Troya’ya kaçardı. Bundan sonrada olanlar oldu. Menelaos’un diğer Akha kentlerinin krallarını ve ordularını yanına alarak Mykenai kralı Agamemnun’un önderliğinde Troya’ya savaş açtı. On yıl süren bu savaşın sonunda Akha’lılar TROYA ATI hilesiyle kente girip şehri mahvettiler. O güzelim Anadolu kentini tüm zenginlikleri ile birlikte yağmadılar. Halkını esir aldılar.
Bir Anadolu kenti olan Troya bu savaşta yok olup gitti.
İşte bu ilk güzellik yarışması da bir savaşa neden olmuştur.
AÇIK TEŞEKKÜR
Sayın Okurlar Kuşadası’nda Mütevazi bir yazlığım var. Her sene Mayıs ayında gelir, Ekim ayında Aydın’a döneriz. Yaz tatilinde arkadaşlarım can dostlarımla sabah erken kalkar yürüyüşe gideriz. Yürüyüş sonrası biraz sohbetten sonra denize gireriz.
Fakat tanrı tarafından üzerime zimmetli olan ileri derecede koah hastalığım olmasına rağmen soğuk havada girdiğim denizde bu astım bronşit hastalığım zatüreye çevirmiş.
Arkadaşlarım ve dostlarım beni hemen Kuşadası devlet hastanesine götürdüler. Hastanede göğüs hastalıkları uzmanı olan değerli doktorum Seren Arpaz hemen beni yatırdı. On iki gün çok itinalı bir şekilde tedavime devam etti. On iki günün sonunda da taburcu oldum. Bu tehlikeli hastalığıma anında müdahale ederek iyi olmamı sağlayan değerli doktoruma sonsuz teşekkür ediyorum.
Bizzat beni arayarak geçmiş olsun dileklerinde bulunan başta Efeler Belediye başkanımız Sayın Mesut Özakcan olmak üzere önceki dönem il başkanı Sayın Bayram İnci’ye, Ufuk Soğancı’ya, Sayın Zekai Bilgili ’ye Sayın Ahmet Gümüş'e, Sayın Kandeğer İlhan’a Aydın 24 Haber imtiyaz sahibi Sayın Servet Töz’e, Aydın 24 yazarlarına, Kardeşimden değerli Nevzat Aslan’a Sendika başkanımız değerli hocam Sayın Şaban Özdemir’e Sayın can dostum Ertuğrul Özdemir’e, Avukat Ramazan Tülü'ye, site sakinlerine ve ismini sayamadığım diğer dostlarıma sosuz teşekkürlerimi sunuyorum..
Hastane de yatarken ilgili serviş görevlilerinin yakın ilgi ve titiz davranmaları beni ve hastaları son derece mutlu etmiştir. Onlara da sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca hastanede beni bir an yalnız bırakmayan değerli site sakinleri dostlarıma da sonsuz teşekkür ediyorum.
Tanrı hiçbir dostuma hastalık vermesin. Hepsinin sağlıklı ve mutlu olmalarını diliyorum.