Suriye için kaybedilen para 140 milyar dolar

Metin AKOĞLU

Moskova görüşmeleri sonuçlandı. Beklenen oldu. Artık bundan böyle Suriye devletinin adı “Suriye İslam Cumhuriyeti” olarak anılacak.  Rejim ifadesi çöpe atıldı. Esed isminin de yakın bir süre içerisinde Esad olarak telaffuz edileceği günler uzakta değil.

Biz, barış sonrası Emevi Camiinde kılınacak ilk Cuma namazında, Erdoğan ve Esad’ın birlikte kıble yapmalarını istiyoruz ve de bekliyoruz.

İsrail ve Amerika’nın Esad’ı devirme planları içinde, BOP eş başkanlığı kılıcıyla biz de yer almıştık. Gördüğünüz gibi Esad ayakta kalmayı başarabildi.  Moskova’daki görüşmelerde Esad salonda değildi ama görüşmelerin her kademesinin anında kendisine aktarıldığına şüphe yoktu! 

Sayın Cumhurbaşkanımızın,  Çavuşoğlu’na dönerek söylediği “şu anda Esed ile konuşuldu değil mi?” sorusundan bunu anlayabiliyoruz.

Diplomasiye dönerek ateşkesin sağlanması büyük bir başarı olarak görülmelidir.  Yeni durumun da Türkiye-Rusya,-İran ve Suriye için çok büyük kazanımlar getireceği muhakkaktır. Görüşmenin gerçekleştirilmesi ve başarılı geçmiş olması Türk toplumunu pozitif etkilemiş olduğu kanaatindeyim. Bölgede barışın kalıcı olmasını diliyoruz.

Ne yazık ki bu coğrafyada birlikte yaşamayı, çok ağır bedeller ödeyerek öğrenebildik!

Bedelin, Suriye tarafındaki faturası çok ağır. Sadece 750 bin “Suriye Arap Cumhuriyeti” vatandaşı öldürüldü. Bunun dört katı insan yaralanmış olmalıdır. 5 milyonu bizde olmak üzere 8 milyon insan mülteci sıfatıyla değişik ülkelerde yaşıyorlar.

Lâskîye ve Şam dışındaki yerleşim yerlerinde tahribat çok büyük. Mermini değmediği tek bir bina yok. Binalarda kapı, pencere yok. Her taraf enkaz görüntüsü altında. Alt yapı, üst yapı denilen bir şey kalmadı.

Dahası tarih bile yok edildi. Halep, bir daha asla eskisi gibi imar edilemez. “Ah Halep ah!”

Hepimizin bildiği bir Birleşmiş Milletler organizasyonu var. Savaşı durdurmak, dayandırmak gibi bir misyonu olduğu halde, düşünce ürettiler ama sonuç alamadılar. Orada “anlaşmamak için masaya oturmak” var.

Afganistan, Irak ve Suriye’de cinayetlerin işlenmesine yıllarca seyirci kaldılar.   

Onlar, savaşın enkazını kaldırma, yakılan ve yıkılan şehirlerin alt ve üst yapılarının yeniden inşası ve modernizasyonu kapsamında, uzman incelemesi raporları ile kaç dolarlık bir yatırımla savaş öncesi duruma ulaşılacağının rakamlarını tespit ederler.

Geçtiğimiz ay itibariyle açıklanan rakam 700 milyar dolar.

Suriye Arap Cumhuriyeti’nin bakım, onarım, reorganizasyon, alt yapı, üst yapı yatırımları için harcanacak para miktarı tam 700 milyar USD.

Altta görmüş olduğunuz bu çanta 1 Milyon dolar alıyor. Bu çanta gibi 700 bin tane 1 milyon dolarlık çanta dolusu parayı yan yana koyup, bir daha düşünmenizi istiyorum. Veya ikinci resimdeki 1 milyar dolarlık blok. Bundan da tam tamına 700 blok dolar ediyor!

Bunlar “Suriye Arap Cumhuriyeti’nin” kayıplarıydı.

Buraya tekrar döneceğiz.

2010 yılında Türkiye’den Suriye Arap Cumhuriyeti’ne;

Yayladağı, Cilvegözü, İslâhiye (HATAY), Öncüpına r(KİLİS), Çobanbey, Karkamış( GAZİANTEP), Mürşitpınar, Akçakale, Ceylanpınar (ŞANLI URFA), Şenyurt-Kızıltepe, Girmeli-Nusaybin (MARDİN ) ve Cizre (ŞIRNAK) gümrük kapılarından toplam 2 milyar dolarlık ihracat yapılmıştı(ithalat-ihracat muhasebeleştirildikten sonraki rakamdır).

Her şey yolunda gidip, Suriye ile barış içinde yaşamış olsaydık, bu ihracat rakamlarının artacağını düşünmek yanlış olmaz. Tam 9 yıldır mal satamadık. Bunu en iyi Hatay, G.Antep, Kilis, Adana, Mersin’in sanayicileri ve çiftçileri bilebilecektir.

Rakamlar 2010 seviyesinde kalsa bile 9(yıl)X2(milyar dolar=18 milyar dolar zarar

2011 ihracat hedefleri kapsamında BAE, Lübnan, Kuveyt, Katar, Umman, S.Arabistan, Yemen, Ürdün, Bahreyn, Filistin’e toplam 11 milyarlık ihracat öngörülürken, Suriye Gümrük kapılarının kapalı olması nedeniyle ihracat deniz yolu ile yapılmak zorunda kalmıştır. Mesafelerin uzaması, seyrin yavaşlaması, ürünlerin dayanıklılığı ve tazeliğini kaybetmesine neden olduğu için bu rakamlar yüzde elli oranında düşüşe neden olmuştur.

Suriye üzerinden yapılamayan ihracat kaybımız;

9 (yıl) X 5.5 (milyar dolar)=49,5, yuvarlama yaparsak 50 milyar dolar zarar

Devlet yetkilerimiz, Suriye’den gelen mülteciler için 40 milyar dolar para harcadık dediler,  gerekirse bu uğurda bir 40 milyar dolar daha harcarız diyerek, savaşın süreceği izlenimini vermişlerdi. Moskova zirvesinden sonra o noktadan uzaklaşmış durumdayız. Bu son derece sevindirici bir gelişme olarak ele alınmalıdır.

Suriyeli mülteciler için harcadığımız kaynak 40 milyar dolar olup, tamamı milli bütçeden harcanmıştır. AB’nin ne verdiğini bilmiyoruz. Onlar doğrudan yardım yerine, proje bazlı para vermek istedikleri için bize uymadı!

Suriyeli mültecilere kaynak ayırdık. Yetti mi?

Yetmemiş olmalı ki adamlar çalışma hayatının içine daldılar.

Sigorta hak getire. İşverenin de işine geldi. Sendika yok, vergi yok, kaçak çok!

Benim vatandaşım işsizlikten intihar edecek, iş bulmak için aklına gelen bütün taklaları atacak, ne hikmetse hep mültecilerin kâğıdı gelecek.

Peki, Türk insanının gelir kaybı bu muhasebenin içine girmeyecek mi?

911 kilometre uzunluğundaki sınırdaki istikrasızlık ve savaş nedeniyle harcanan akaryakıt, atılan mühimmat, kaydırılan askeri birlikler, Uçaklar, helikopterler, tanklar, örtülüler, örtüsüzler vb. G.Antep, Kilis, Hatay’dan batı bölgelere yapılan iç göçler ve bunların maliyetleri, yaşanılan travmalar, yabancı sermayenin gelmeyişi nedeniyle yatırım yapılamaması, savaş ekonomisi nedeniyle yurt dışına kaçan yerli sermaye ve onların olumsuz etkileri  işsizlik rakamlarını da patlatmıştır.

Şimdi muhasebeyi yapabiliriz.

9 yıllık ihracat kaybımız 18+50          =    68 milyar dolar.

Suriyeli mültecilere harcanan            =   40 milyar dolar.

Operasyonel kayıplarımız                   =   30 milyar dolar.

TOPLAM MALİYET                                =  138 milyar dolar.

Yukarıdaki rakamlar ülkemizin son 9 yılda kaybettitiği para

Şimdi paradan çok daha önemli olduğunu bildiğimiz kaybettiğimiz evlatlarımız var.

Fırat kalkanında 71, Zeytin Dalında 54, Barış Pınarında 9, İdlip Harekâtında 56 olmak üzere Suriye’de toplam 190 şehit vermişiz. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz.

Kürt koridorunun oluşmaması için Afrin’e, İdlip’e girmenin doğru olduğunu söylemez isek, ülkeye ihanet etmiş oluruz. 

O Kürt koridorun oluşacağını görmek gerekirdi. Sevr’de böyle bir hesap vardı ve açık bırakılmıştı. Bunu iyi okuyup Esad ile iş birliği yapabilseydik Suriye’de bunlar yaşanmazdı!

Şimdi barış zamanı, iki ülke yaralarını birlikte sarmak durumundadır. Kısa süre içinde doğrudan görüşmeleri başlatıp, Esad ile birlikte Fırat’ın doğusuna odaklanmalıyız. Milli menfaatimiz bunu böyle söylüyor.

Sonuç;

Yazımın başında Suriye’nin imarı için 700 milyar dolarlık yatırımdan bahsetmiştim. Şehitlerimizi geri getiremeyeceğimizi biliyoruz. Onlar yaşasaydı, eminim aynı şeyleri düşünürlerdi. İzleyeceğimiz ılımlı ve olumlu bir dış politikayla Suriye’nin yeniden imar ve inşa edilmesinde başrol oynayabiliriz.

Böylelikle 9 yılda kaybettiğimiz kaynaklarımızın büyük bölümünü buradan geri kazanabiliriz.  Bunun ayıbı yok. Biz yapmazsak başkaları gelip yapacaklar.

5 milyon mültecinin Suriye’ye geri döndüğünü düşünebiliyor musunuz?

Başarabiliriz…

Sun Tzu , “iyi savaşanlar, yapmak istediklerini kendilerine yapılmasına fırsat vermezler” diyor.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.