TRT 2’de tesadüfen Sudan’la Darfur’la ilgili bir programa rastladım. Merak ettim, izlemeye başladım. Bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Darfur’da geniş çok büyük alana Türk-Sudan araştırma hastanesi yapılmış Türk doktorları da bu hastanede görev yapıyor. Yapılan sağlık hizmetlerini hastaya ve hasta yakınlarına da Arapça tercümanlık yapan Sudanlı bir hastahane personeli var.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2006 yılında başbakanken Sudan’a gittiğinde normal resmi ziyaret programının dışında Darfur bölgesi için çok tehlikeli olduğu söylenir. Ama Sayın Cumhurbaşkanımız oralarda yaşayan halkın sefalet, hastalık vb. imkânsızlıkları içinde yaşadığını görür. Hatta o acı vahim manzaradan etkilenerek ağladığı gözyaşları döktüğü görülür. Sudan-Darfur 1.Dünya harplerinde ecdadımız Osmanlıyla omuz omuza Çanakkale’de savaşan Ali Dinar’ın torunları…
1.Dünya savaşında Sudan’da Darfur’da Afrika çöllerinde İngilizlere karşı kahramanca savaşan, Osmanlı’nın yanında yer alan, bu uğurda sultanlığı, tacını, tahtını, malını kaybeden ve şehit olan, ecdadıma itaat ve sadakat gösteren yiğit insan Ali Dinar’ın Darfurlu torunları… Türk Sudan hastanesinde her gün yüzlerce Sudanlı hasta tedavi oluyor, iyileşiyor. Modern tıbbi cihazlar, tıbbın en son yenilikleriyle hastalarına tedavileri uygulayan, güler yüzlü, candan hizmet eden Türk doktorları ve o güzel şifayı bulan hastaların yüzlerindeki tebessüm ve gülücükler…
Hasta yakınlarının ellerini havaya kaldırarak yaptıkları dualar yüzlerindeki sevinç ve şükür halleri, belki birkaç kelime ile ifade ediyoruz. Ama ben görüyorum ki o hastalığına şifa arayıp, yıllarca çektiği acı, hastalıklar sonrası yaşadığı sevinci ancak o insanlar bilir.
TV’ de gördüğüm kadarıyla hele esmer renk ve ırktan olan yerel halkın yüzüne baktığımda yüz hatları adeta bir vesikalık fotoğraf soğukluğunda görünüyor. Ama sonra bizim Türk doktorlarından şifa bulan, dua eden, teşekkür eden sevinçli bir anne babanın yüz ifadelerinde tebessüm ve gülücüklerde o esmer soğuk gibi gelen görünüşten bembeyaz dişlerini görünce, bir de ışıl ışıl yanan gözleri görünce inanın bir Türk vatandaşı bir insan olarak kendi ülkem adına ne kadar doğru ve hayırlı bir iş yapıldığına inandım ve gördüm. Sudan-Darfur semalarında Türkiye Cumhuriyeti devletinin dalgalanan Ay yıldızlı bayrağıyla gurur duydum. İşte vefa bu! Büyük millet olmak bu. Sana bir asır önce 1. Dünya harbinde Osmanlıyla, yani atalarımızla cephede kahramanca omuz omuza Çanakkale’de Afrika’nın Sudan’ın Darfur çöllerinde çarpışan Sultan Ali Dinar’ın torunları, güzel insanlar, güzel ülkem Türkiye’den Aydın’dan sizlere kucak dolusu selam olsun! Devletimizin hükümetlerimizin sizlere verdiği bu güzel sağlık hizmetleri helal olsun. Bütün Darfur’a bütün Sudan halkına hayırlı ve uğurlu olsun!
Hacda dua eden bir Afrikalı'nın önce bizim için, Türk milleti için, Türkiye Cumhuriyeti devleti için dua ettiğini o hac farizası esnasında buna şahit olanlardan öğreniyoruz. Ve niçin önce Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti diye sorulduğunda verilen cevap çok ilginç ve çok dikkate değer ders verici nitelikte. O Afrikalı, Sudanlı, Somalili, Mozambikli, Kenyalı, Çatlı, Ugandalı, Etiyopyalı, Faslı, Cezayirli, Mısırlı, Libyalı, Suriyeli, Iraklı, Müslüman kardeşim; bu zulüm, bu kanı durduracak barış getirecek bizlere yardım eden, Iraklı, Suriyeli muhacirlere, mazlumlara kapısını açan tek ülke Türkiye, bu nedenle müslümanlar, bu İslam coğrafyası üzerinde oynanan kahpe oyunu öğrendi, yapılan hainlikleri, zulmü, işkenceyi, kan ve gözyaşını görüyor ve yaşıyor ve şahit oluyor. Küresel güçlerin bu zulüm ve sömürü düzeni için bütün İslam ülkelerinde müslümanlar arasında çıkartılan yapay terörü mezhep vb. çatışmaları ve savaşlarda ki Müslüman kanının acımasızca akıtıldığını görüyoruz. İşte bu sebepten önce Türk milletine ve Türk devletine dua ediyorum. Çadırın direği sizsiniz Allah bütün Müslümanları korusun ama önce sizi korusun. Önce Türkiye'yi korusun. Hacda Afrikalı Müslüman kardeşimizin niçin bizim için dua ettiği anlaşıldı mı şimdi?
Sudanlı Ali Dinar’ın torunlarına, Aydınlı Yörük Ali Efe’nin, Demirci Mehmet Efe’nin, Sökeli Cafer Efe’nin torunlarından kucak dolusu sevgiler, selamlar olsun.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın tarih boyunca mazlumları bağrına basan şefkat ve merhamet abidesi yüce Türk milleti! Sözde çağdaşlık, uygarlık adları altında insanlığını ve medeniyetini unutan modern Batı’ya insanlık ve medeniyet dersi veren büyük milletin, takdire şayan hizmetleriyle tarihin yeniden yazıldığı şu günlerde tarih yazmaya devam et! Çünkü senin ilahi ve milli misyonun budur, aziz milletim…
Kalın sağlıcakla… Selam sevgi ve saygılarımla…