Demokrasinin özüne ters düşen gelişmenin, çağdaşlaşmanın ruhuyla örtüşmeyen tek adam sistemi, ülkeye maddi manevi anlamda maalesef ülkeye çok şey kaybettirmiştir.
Günü birlik aceleyle alınıp daha sora akşamdan sabaha değişen kararlar her anlamda belirsizlik ve tedirginlik yarattı.
Yabancı yatırımcı kaçtı, gelecek olana kaygılandırdı, işsizlik arttı, gelir dağılımındaki fark yoksulların aleyhine bozuldu. Döviz kurları ve altın arttı. Yoksulluk sıralamasında en altlara düştük.
Liyakatin yerine siyasi atamalar öne çıktı. Hak eden değil çak eden işe alındı.
Köyler boşaltılıp üretim durma noktasına getirildi.
Ülkemiz adalette, eğitimde küme düştü.
Eleştiri, öz eleştiri tamamen baskılandı, eleştiren şiddetle cezalandırıldı veya terörist, hain damgaları vuruldu.
"Haklı eleştiri muhataplarına hatadan dönme fırsatı verir " sözünden hiç ders alınmadı. Geldiğimiz nokta bu ülkeye ve vatandaşa çok pahalıya mal oldu.
Bu günah ise sadece tek başına iktidarın değil doğru dürüst muhalefet yapamayan partilerin ve iktidarı bugüne hiç eleştirmeyen, her yanlışını bile bile alkışlayan gazeteci kisvesi altındakiler, sözde bilim adamları, öğretim görevlileri, televizyon yapımcı ve yorumcuları bu büyük felaketin ve günahın suç ortaklarıdır.
Bu güne kadar hiç bir hatasını kabul etmeyen, her kusuru başkasında arayan anlayış iflas etti.
İzlenen hatalı ve yanlış politikalar sonucunda işsizlik arttı, geçim sıkıntısı zirve yaptı. Dış ve iç borç insafsız zamlarla halkın üstüne yıkılmaya çalışılıyor. Milli değerlerimiz fabrikalar, yeraltı, yer üstü zenginliklerimiz topyekûn elden çıkarılmaktayken, bu kötü manzara iktidar sevicileri tarafından her haliyle alkışlanmaya devam ediyor.