Ülkemiz su kaynakları yönünden sanıldığı gibi çok zengin değildir. Ülkemizde toplam kullanılabilir su miktarı 112 Milyar m3 tür. Bu suyun da ancak 40 Milyar m3’ünü tüketmekteyiz. Yıllık kullanılabilir yer üstü su miktarımız 98 Milyar m3’tür. Yıllık kullanılabilir yeraltı su miktarımız da 14 Milyar m3’tür. Bu nedenle mevcut su kaynaklarımızı çok dikkatli ve tasarruflu kullanmak zorundayız.
Suyun kıt kaynak olması, kullanılmasının sürdürülebilir ve entegre bir şekilde korunması zorunluluğu karşımıza suyun yönetilmesi konusunu getirmektedir. Bu nedenle 04.11.2011 tarihinde 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bakanlık teşkilatında Su Yönetimi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Daha sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile de görevleri belirlenmiştir.
Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün başlıca görevleri şöyledir:
1-Su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin politikaları belirlemek.
2-Su yönetiminin ulusal ve uluslararası düzeyde koordinasyonunu sağlamak.
3-Su kaynaklarının kıyı suları dahil olmak üzere havza bazında Nehir havza yönetim planlarını hazırlamak.
4-Havza bazında kirliliğin önlenmesi ile ilgili tedbirleri belirlemek.
5-Yer üstü ve yer altı sularının kalite ve miktarlarının korunmasına yönelik hedef, ilke ve alıcı ortam standartlarını belirlemek.
6-Su kalitesini izlemek veya izletmek.
7-Su kirliliği açısından hassas alanları ve nitrata duyarlı hassas alanları tespit etmek ve izlemek.
8- Sektörel bazda su kaynaklarının tahsislerine ilişkin gerekli koordinasyonları yapmak.
9-Su kaynaklarının korunması ve yönetimi ile ilgili sözleşmeler ve diğer mevzuattan doğan süreçleri takip etmek.
10-Sınır aşan ve sınır oluşturan sulara ilişkin işleri ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde yürütmek.
11-Taşkınlarla ve kuraklıkla ilgili strateji ve politikaları belirlemek.
12-İklim değişikliklerinin su kaynaklarına etkisi ve uyumu ile ilgili çalışmalar yapmak.
13- Taşkın koruma ilgili strateji ve politikaları belirlemek.
14-Taşkın yönetim planlarını hazırlamak veya hazırlatmak ve bu planların uygulanmasını takip etmek.
15-Su taşkınlarını ilgili kurumlar ile koordinasyon sağlayarak izlemek, kayıt altına almak, raporlamak ve taşkın yıllıklarını hazırlamak.
16- Havza kurak dönem eylem ve yönetim planlarını hazırlamak veya hazırlatmak. Bu planların uygulanmasını istemek.
Genel Müdürlük bu çalışmalarını 2013 yılana kadar kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarla gerçekleştirmeye çalışacaktır. Çalışmalar için yapılan projeye Romanya ve Fransa devletleri, de ortak edilmiştir. AB projesi şeklinde hazırlanan bu çalışmalara Taşkın Risklerinin Değerlendirilmesi Yönetimi Direktifi Başlığı adı verilmiştir.
Çalışmalarda Nehir taşkınları, Dağlardan inen sel suları, kuru dere selleri kıyı bölgelerinde deniz kaynaklı seller ele alınacaktır. Artık bu tabiat olayları bilimsel metotlarla izlenecek, önceden olan olaylar incelenecek, meydana getireceği zararlar ve riskleri önceden belirlenerek büyük oranlarda meydana gelen mal ve can kayıplarının önüne geçilecektir. Bu konuda yapılan çalışmalardan kamuoyu da haberdar edilerek kamuoyunda bu konunun ciddiliği ve tedbirlerin öncelikle ele alınması konusunda farkındalık yaratılacaktır. Her kuruluş bu çalışmaların ortaya koyacağı tedbirlere göre kendi açısından plan ve programlarını yapacaktır.
Artık bundan bu çalışmalardan sonra iklim değişikliklerinin sular üzerindeki etkileri dikkate alınmazsa, suların yanlış kullanılmasına devam edilirse, akarsu yataklarına hala inşaat yapılmaya devam edilirse veya buna izin verilirse, arazilerin yanlış kullanımına devam edilirse suyun bize vereceği zarar artarak devam edecektir.
Bu çalışmaların ışığında şehirlerimizde başlatılan kentsel değişim planlamalarında bu çalışmalardan yararlanılmalıdır. Yeni yapılacak yerleşim yerleri su taşkınlarının olmayacağı alanlara yapılmalıdır Artık iklim değişikliklerinin sular üzerindeki etkilerini dikkatle izlemeliyiz. Hızlı nüfus artışının, çarpık kentleşmenin ve bölgeler arasında dengesiz göçün önüne geçmeliyiz.
Ayrıca yapılacak köprüler ve menfezler o akarsuyun özelliği dikkate alınarak yapılmalıdır. Dere yataklarına kesinlikle çöp ve moloz dökmemeliyiz. Döktürmemeliyiz. İmar planlarının hazırlanmasında mutlaka DSİ teşkilatının tavsiye ve görüşlerini almalıyız. Dere ve akarsu yataklarına inşaat yapılmasının önüne geçmek için 3091 sayılı yasa ile Türk Ceza Yasasının bu konuyla ilgili hükümleri etkin şekilde uygulanmalıdır.
Akarsular belli kalıplar içine alınmamalı ve bilhassa üzerleri kapatılmamalıdır. Yerleşim yerleri içinden geçen akarsular yeşil kuşak olarak ele alınmalı etrafı ağaçlandırılmalıdır. Halkın eğlenip dinleneceği alanlar haline getirilmelidir.
İllerde kurulan taşkın koordinasyon kurullarının çalışmaları daha etkin hale getirilmelidir Taşkın Tehlike Risk Haritaları ve Taşkın Riski Yönetim Planları gerçekçi hazırlanmalıdır. Erken uyarı istasyonları geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
Özellikle bu konuda sigorta yapma ve yaptırma anlayışı benimsetilmelidir. Bu konuda İllerde belediyeler, AFAD ve Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri ile DSİ birimleri arasında sürdürülebilir eşgüdüm sağlanmalıdır.