Bütün Demokratik ülkelerde sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler gibi demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bu kuruluşlar geniş halk kitlelerinin sesi, gözü ve kulağıdır. Demokrasinin olduğu yerde STK’lar vardır. STK’ların Kamu veya ilgili kurumlar ile temsil ettiği sektör arasında bir köprü görevi vardır. Tek başına yapılamayan işlerin birlikte yapılması, becerilerin birleşip ortak sorunların çözüm yerleridir.
Son günlerde siyasi güçler STK’ları yandaş kurumlara döndürme çabası içerisindedirler. İktidara veya yerel iktidara yakın olan Dernekler her türlü desteği alırlar. Diğer STK’lar için her zaman bir mazeret bulunur. Günümüzde; her esnafın ve her mesleğin üyesi olduğu dernek, birlik, oda vs. bir kuruluş vardır. Bu kuruluşlara üye olan kişilerin muhtelif ideoloji, siyasi düşünce ve görüşte olmaları mozaiğin renk güzelliği gibidir. Ancak sorunları ortaktır. Bunun için STK’lar siyaset dışında olmalıdırlar. STK’ların sorunlarının çözümünde en önemli unsur ise üyelerin güçlü, kararlı ve istikrarlı olmaları, güvenerek yönetime getirdikleri kişilerin arkasında durup, alınan kararların sonuçlanması için mücadelelerini yılmadan devam ettirmeleridir.
STK’ların en başarılı seslerini duyurabilecekleri oluşumların başında Kent Konseyleri gelmektedir. Dernekleri Haziran ayında toplanacak olan kent konseylerinde aktif görev olarak şehirlerine sahip çıkmaya davet ediyorum.
Bazı sivil toplum kuruluşlarının kararlı ve istikrarlı faaliyetleri, bulundukları ülke sınırlarını aşıp, evrenselleşerek tüm dünyada ses getirip, geniş halk kitlelerinin takdirlerini kazanmaktadır. Ülkemizde bu tür örgütlere destek olmakta önce temkinli yaklaşıldığını, zaman içerisinde sempati gösterilerek hak ettikleri desteğin verilmeye başlandığını görüyoruz.
Sivil toplum kuruluşlarının yönetiminde olmak; cesaret, fedakârlık ve özveri gerektirir. Mükâfatı ise ses getiren faaliyetleri, kamuoyu oluşumu ve mensup olduğu kitlenin sorunlarına çözüm yolundaki gayretleri ve üyelerinin memnuniyetidir.
Bilhassa meslek kuruluşları içerisinde haksız rekabetin oluşumu ve buna bağlı olarak ürün ve hizmet kalitesinin düşmesi, meslek kuruluşlarının işlerini oldukça zorlaştırmıştır. Para kazanmak uğruna mesleğe ve topluma zarar veren bu art niyetlilerle mücadele, ancak güçlü ve kararlı meslek örgütlerinin hukuki mücadelesi ve caydırıcı cezai müeyyidelerle mümkün olabilmektedir.
Belirtilen ve olabilecek daha birçok olumsuzluklar; geleceğimiz adına sivil toplum kuruluşlarının daha güçlü olmalarını zorunlu hale getirmiştir.
Kamunun STK’lara örgüt muamelesi yapmadığı ve her bireyin bir sivil toplum kuruluşuna üye olması dileklerimle.