Soğuk kış aylarında sokaklarda çaresiz kalmış canlılar bir merhamet eli uzansın diye bekliyorlar. Akşam iş çıkışı eve dönerken ya da sabah evden çıkıp işe giderken, mutlaka gözümüze çarpar bu canlılar. Belki muhtaç durumdaki insanları çok fazla göremeyebiliriz. Ancak sokak hayvanlarını fazlasıyla görüp, içimizden ''vah zavallılar soğuktan donuyorlar aç susuz'' dediğimiz çok olmuştur. O andaki işe yetişme telaşı ya da iş dönüşü eve gitmek için koşuşturmalarımız hayvanları görmemizi değil ama yardım etme düşüncemizi arkaya atıyor. Niçin böyle diye çok sorgulamamak gerek. Bunu hepimiz zamanlı zamansız yapıyoruz. Ancak egolarımızı engelleyemediğimiz çeşitli ortamlarda veya arkadaş toplantılarında bir kedinin başını okşadığımızı veya hayvancağızın önüne küçük bir simit parçası atarak yaptığımız bu eylemi abartarak anlatmaya bayılırız. Burada makbul olan bilerek ve isteyerek insanın hiç bir iltifat beklemeden bu hayvanlara yardım etmesidir. Bu duygu ile hareket edildiğinde içsel bir huzur, manevi bir tatmin kendiliğinde oluşacaktır. O duygusal durum farkında olmadan sizi mutlu edecektir. Hayvanların bu aciz durumları ve kaçınılmaz sonları akla geldiğinde insan dehşete düşüyor ister istemez. Zaten gün geçmiyor ki onların cansız bedenlerini sokaklarda görmeyelim. Bu acınılası durum o an hepimizi üzüyor tabi.
Tekrar başa dönmek gerekirse soğuk sokakları aklımızdan çıkarmamalıyız demek geliyor içimden. Biz insanların bu acımasız haksızlığa bir son vererek merhametimizi öne çıkarmalıyız. Hoyratça tükettiğimiz doğada başka canlıların da olduğunu unutmamalıyız. Acımasız dünyanın zavallı insanları daha ne zamana kadar saldıracağız bu mükemmel boşluğa. Bir an hiç olmadığımız yaşamadığımız duygusu içimizi sardığında, ya da sanki dünyaya gözlerimizi ilk kez açıyormuşçasına hissinden kendimizi alamadığımız da temiz bir elle dokunmak istemez miyiz canlıya ve doğaya.
Sizce de öyle değil mi?