Yaşamda ''bu'da olmaz, yok hayır bu benim başıma gelmez, ben yoluma devam edip işime bakayım" deyip te biriktirip arkaya atarak torbaya doldurduklarınız bir gün karşınıza çıkıp adeta sıraya girmişcesine sizden hesap sorar ve sizi kovalmaya başlarlar.
Nereye gidersek gidelim ne yaparsak yapalım hepsi ben'imizi alarak adeta gölge gibi bizi takip ederler.
Çaba göstererek torbanızdaki gerçeklerden kurtulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. O içi dolu çuval ölene kadar peşinizden gelecektir. Ne kadar debelenirseniz debelenin bundan kurtulmanız asla mümkün değildir. Bazen "satmışım anasını bu dünya nın" cümlesinin, hayattaki karşılığının tam da bu olduğunu düşünebilir ya da kendinizi mutlu etmek adına "boş ver gitsin" diyebilirsiniz.
Beyninize düşen aklınıza gelen her fikir, bazen hayata geçirmek için uygun olmayabilir. Fikir ya da yapmak istediğiniz eylem ne olursa olsun bunun için önceden hesap yapıp dikkatli olmak belki de en doğru yol olacaktır.
Her koşulda karmaşanın içinde debelenip duracağınız zamanların olabileceğini işin içinden çıkılmaz düğümlerin sizi beklediğini aklınızdan hiç çıkarmayın. Mühim olan gözükara daldığınız fikir ve eylemlerin sizi nereye götüreceğidir.
Böyle zamanlarda sakin olmak ve olayları soğukkanlılıkla karşılamanın faydasını, sonradan anlayacaksınız. İşin içinden çıkamadığınız anlarda ayağa kalkıp doğrularak derin bir nefes aldığınızda hem rahat düşünme, hemde zaman kazanma şansınız okacaktır. Sonra sağlıklı düşünce yöntemlerini kendinize rehber edinmenin yollarını arayacaksınız. Tabii bunları yaparken önünüzde yaşanacak güzel yıllara da ipotek koymadan yaşamınızı devam ettirmeniz bir başarı olacaktır. Sakın ha, kendinizin vazgeçilmez yeri doldurulamaz birisi olduğunuzu sanmayın. Unutmayın ki mezarlıklar vazgeçilmezlerle doludur. Hayatınızın rutinine razı gelmek adına, sıradan insanlar gibi yola devam etmek, belki de riskli yaşamda hataları en aza indirmek olabilir. Çevrenizdeki insanların sessizce ve hiç konuşmadan duruyor olmaları onların bilgisiz cahil olduğu anlamına gelmiyor. Aksine onlarında açığa çıkmamış orjinal fikirlerinin olduğunu unutmayın. Siz beyninize düşeni yapmaya çalışırken başkalarının da bunu yapabilecek olduğunu, fakat onların eyleme geçmeden önce beyinlerini durdurduğunu ve beklemeyi tercih ettiklerini de bilin. Temkinli davranarak sabırla beklemek hata yapma oranını daima aşağıya çekecektir.
Hayatta arkada kalarak yaşamı yakalayamamış, elini ayağını çekmiş insanlara karşı yardım ve güven içerisinde olun. Onların yaşamdaki zenginliklerini görmeye çalışıp mutlu olmalarına izin verin. "Bana ne, beni ilgilendirmez, ne halleri varsa görsünler" demeyin. Yaşamın belirli aralıklarla durakları olduğunu ve bu duraklarda kimlerle karşılaşacağınızı hatırlayın. Kimbilir belki de hayatınızı değiştirecek ve en heyecan verici sürprizler sizi o duraklarda bekliyordur.
Bazen, "ben yaşama nasıl bakıyorsam o da beni öyle karşılıyor" dediğinizde, küçük bir çocuk bile sizi bir yerlere sürükleyip götürebilir. O zaman da kendinizi çocuğa bırakarak sizi gitmek istediği yere götürmesine izin verin. Sormayın nereye gidiyoruz diye, onlar zaten kötülük bilmezler, ruhlarının temizliği ile uzatırlar ellerini, öğle değil mi? Biraz'da çocuğun dünyasında yolculuk etmenin ne zararı olabilir ki?Onun dünyasındaki hayalleri dinleyip film'ini izleyeceksiniz, bittiğinde de belki bir başkası. Gördünüz değil mi? Yaşamın size verdiği en büyük mükafat, ne kadar da mutluluk verici. Tekrar tekrar belki de hep böyle devam edeceksiniz hayatın dönemeçlerinde, belli mi olur?
Yaşamın devamında mükemmelliği arayıp sormayacaksın, yaşayacaksın akacaksın hayata, dolduracaksın tüketeceğin oksijeni içine, yeterki güzel ve doğru bakmayı bil dünya ya. Aslında, ha orada bitmiş beden ha burada sonlanmış nefes. Fark eden ne var ki?
"Benim istediğim gibi oluyor mu"? "Değiştirebiliyormuyum rotayı sen ona bak" dediğinde, kaç kişiyi daha katmışsın bu gemiye dönüp bir bakmalısın. Yollar dikenliymiş, taşlı çamurluymuş, denizler dalgalı fırtınalıymış, görmeyeceksin belki ama gemiyi de limana yanaştırmak gerekli değil mi? Bazen belki de bakacaksın seni çağıran şeytan yüzlü meleklere ama onlara da zarar vermemek lazım, belki çekersin bir tanesini gemiye deniz yıldızı misali ha, ne dersin?
Sonunu hiç düşünmeden girdiğin yollarda, kimsenin duymadığı çığlıkları duyacaksın ve belki de kimsenin yaşamadığı yerlerde duraklayacaksın.
Aramasınlar sormasınlar bulamasınlar hiç bir yerde seni, yaslanırsın belki de dağların arkasına, ''kıvırcık Halil ibrahim" misali. Olmazsa çıkarsın bulutların tepesine kurtarırsın kendini, kaçarsın beynindeki kara şeytanlardan. Arkandan koştursunlar, çağırsınlar bağırsınlar koşarsın sonsuzluğa doğru.
Denizin ufku el salladığında, gökyüzü kucak açarak "haydi kooş" diye çağırdığında seni, yanına kendini de alıp gideceğini unutma.
Kendinden kurtulamazsın arkadaş.