Şiirin başı sağolsun

Nermin AKKAN

“Anniş sana bişey dicem ama hemen memedi arma anlar. Memet bana ‘dudağımdan öp’ diye yalvardı. Bende ‘hayır’ dedim, biraz daha yalvardıktan sonra ben yine ‘hayır’ diyip ittirdim. Oturuyoruz ama sonra ben ağlamaya başladım, yan odaya geçtim bir iki saat sonra yanıma geldi, yine yalvardı, ‘hayır’ dedim. Sonra ‘sarıl bari’ dedi sarıldım. Bana ‘seni istiyorum’ dedi. Sonra ‘bir kere öp’ dedi. ‘Hayır’ dedim, oda sonra ‘olur mu’ dedi. Bende cevap vermedim, sonra yine sordu bu sefer bilmem işareti yaptım, ‘söz ver’ dedi, ‘hayır’ dedim. Şu an yanda gitti yanımdan.”

11 yaşındaki kızın annesi, bu mesajı aldığında, okuldaki toplantısı yeni bitmişti ve arkadaşları ile kahvesini içiyordu. Gelen mesajın kızından olduğunu görünce ' gene ne sipariş verecek ' diye düşündü.. Mesajı okuduğunda bir anlam veremedi; telefonu masaya bıraktı, odada dolandı. Sonra yine okudu, yine okudu, yine okudu... Okudukça elleri uyuştu, beyni uyuştu...

Kızını aradı, " kızım yazmış oldukların çok ciddi bir durum, bunun şakası olmaz; söz konusu olan Mehmet; seni gözüm kapalı emanet ettiğim adam, her şeyi yapar bunu asla yapmaz dediğim adam... Bak bu yalansa seni de hapse atarlar, yanılıyorsundur' dedi... Kızını iyi tanımasına ve asla yalan söylemeyeceğini bilmesine rağmen bu kez yalan olmasını umuyordu... Hem okulda da bazı öğrenciler, kızınca iftira atmıyorlar mıydı birbirlerine; bu da öyle bir şeydir dedi kendi kendine... ama kızını çok iyi tanıyordu ve Mehmet i ne kadar çok sevdiğini biliyordu... Kızını tekrar arayarak sordu anne " sana inanıyorum kızım bana ne dediğini anlatır mısın? Çocuk anlattı anneye titrek ve korkak sesiyle... " Anne ben Mehmet in ortaokuldaki aşkına benziyor muşum. Onu o yıllarına götürecekmişim. Beni istiyormuş. Dudağından öpecekmişim. Seni rahatsız etmek istemezdim ama korkuyorum anne iki kere geldi yanıma... " Anne elleri ve sesi titreyerek, göz yaşları içinde, " şimdi yola çıkıp yanına geliyorum kızım, merak etme yarım saat içinde yanındayım. Yanına tekrar gelecek olursa elindeki telefonun ses kayıt tuşuna bas; annen seninle yavrum" dedi. Ses kaydını isteme amacı eşim dediği, kalan ömrünü birlikte geçirmek istediği adama haksızlık yapmamaktı, doğruyu anlamaya çalışmaktı... Hemen yola çıktı 11 yaşındaki kızın annesi, yolda Mehmet i aradı; sesinden anlamaya çalıştı; adam sürekli kaçta geleceğini soruyordu. Anne geç geleceğini söyledi... Daha önce hiç kaçta geleceğini sormazdı adam. İçine bir acı çöktü annenin, - ya doğruysa- Yoldayken kız kardeşim dediği, abim dediği kişilere kızın mesajını gönderdi anne... Eşinin ailesini ailesi bilmişti ve onlardan yardım istemişti. Onlardan başka kimsesi yoktu kadının İzmir' de... 'Dumura uğradık, şok içindeyiz hemen yola çıkıyoruz ' diye mesaj geldi adamın ailesinden.

Eve geldiğinde giriş kapısının yanındaki odadan adamın sesi geliyordu; anne buz kesti orası kızının odasıydı ve adam o odadaydı. Anahtar ile sessizce kapıyı açarken adam duydu anahtarın sesini, kapıya geldi suratı kıpkırmızı... Kız koştu hemen annesine sarıldı. Adam hani geç gelecektin dedi, anne rahatsızlandım ve banyoya gitmem lazım diyerek içeri girdi, kızını yanına çağırdı ve tekrar emin olup olmadığını sordu; kız eminim dedi, ses kaydı aldın mı dedi anne, aldım dedi kız... Dinleyemedi anne ses kaydını çünkü banyonun önünde huzursuzca dolanıyordu adam...

Salona geçer misiniz dedi kızın annesi; geçtiler... " Hiç utanmadım mı " dedi adama " sen 62 yaşındasın bu 11 yaşında; " "ne yaptım ki" dedi adam... " Daha ne yapacaksın sapık "dedi anne "şu çocuğu taciz etmeye utanmıyor musun?" Bunları söylerken anne ilk defa kocasının sinirlenmesini istiyordu çünkü kocası haklı olduğu zaman, haksızlığa uğradığı zaman sinirlenir ve elinde ne varsa fırlatırdı... Hadi sinirlen de evi yık başıma yeter ki bu olay doğru olmasın dedi kadın içinden adamın gözlerine bakarak... Adam ürkek ve titrek bir sesle " nereden çıkarıyorsun taciz olayını" diye sordu. Anne " ben bu eve ses kayıt cihazı yerleştirdim senden şüpheleniyordum her dediğini kayda aldım " dedi. Adam korkak ses tonuyla " dinlet de görelim ne demişim" deyince anne " ben o kayıtları polise dinleteceğim ama merak ediyorsan bir iki cümle söyleyeyim" diyerek kızından öğrendiklerini söyledi adama " bu çocuk senin ortaokul aşkına mı benziyor, sana o günleri mi yaşatsın; seni dudağından mı öpsün, daha sayayım mı ? " adam bu sözler üzerine ayağa kalktı ağlamaklı; " özür dilerim polisi arama aramızda halledebiliriz" dedi. Bu sözleri duymak anneyi kahretti... Elleri titreyerek polisi aradı... Polisin arandığını gören adam tehditler savurmaya başladı; " seni de kızı da yakarım, öyle bir iftira atarım ki kendini aklayamazsın" ... Bu tehditler umurunda bile değildi annenin...

2 BÖLÜM

11 yaşındaki kız: Ben şeyden korkuyorum.           

Az önce yaptığını annem duyarsa.

Üvey Baba: Neyi duyarsa ?

11 yaşındaki kız: Az önce yaptığını annem duyarsa?

Üvey Baba: Niye duysun ki? Nasıl duysun ki?

Bilmiyorum

Üvey Baba: Niye duysun canım Allah Allah...

11 yaşındaki kız: Bilmiyorum

Yahu nasıl duysun annen; kendi yok ki.

11 yaşındaki kız: İşte duyar annem bir şekilde fark eder onu

Üvey Baba: Farkettirmeyecen, ben farkettirmem. Kesinlikle farkettirmem. Sen ondan mı çekiniyorsun?

11 yaşındaki kız: Ben öyle olunca senle aynı evde kalmak biraz tuhaf geliyor. Sen öyle yapınca (çocuk ağlamaya başlıyor) biraz tuhaf oluyom ben.

Üvey Baba: O zaman tamam bir daha olmasın kapatalım. Tamam

11 yaşındaki kız: Tamam

Üvey Baba: Kapatalım tamam

11 yaşındaki kız: Çünkü oldu yani bir bir şekilde ben biliyorum?

Üvey Baba: Yahu annen nasıl duysun?

11 yaşındaki kız: Duyar o bir şekilde ben biliyorum

Üvey Baba: Duymaz canım duymaz da...

11 yaşındaki kız: Fark ettirdiysem diye

Üvey Baba: Haa sen fark ettirirsen, hareketinden falan. Tamam, o zaman. Gel bir yanağından öpeyim.

11 yaşındaki kız: Yok

Üvey Baba: Yanağından yaa, normal şey olarak yani ( kızı öpüyor) tamam bitti, kapattık. Normal hayatımıza geri dönelim.

11 yaşındaki kız: Tamam

Üvey Baba: Ondan dolayı mı istemedin beni... Ya söyle çekinme...

( Çocuk ağlıyor)

11 yaşındaki kız: Tacize uğramış gibi hissediyorum

Üvey Baba: A bak özür dilerim, Tamam

******

Anne bu konuşmaları gözyaşları içinde karakolda dinliyor. Kız çocuk şubeye götürülüyor, uzman ifade alıyor. Ertesi gün ÇİM e gidiliyor. Üvey babanın abisinin birlikte yaşadığı, annenin kardeşim dediği kişi de yanlarına geliyor. Anne onu görünce çok mutlu oluyor. Yalnız olmadığını hissediyor. Birlikte kızın uzman ile görüşmesi bekleniyor. Bu arada o kadın ses kayıtlarını dinlemek istiyor, anne dinletiyor. " Ben pek bir şey görmedim bu kayıtlarda" diyor kadın. Anne şaşırıyor ama üzerinde durmuyor. Kızın görüşmesi bittikten sonra, tekrar çocuk bürosuna gidiliyor. Kızın telindeki ses kayıtlarında oynama var mı diye bakılıyor. Bu arada annenin yanındaki bayan, samimi arkadaşı ve küçük kızın da uzun saçlı amca diye çok sevdiği kişiyi çağırıyor evi yakın diye. Bir saat kadar yakın bir kafede oturuyorlar. Bu arada kadın anneye Üvey babanın bir çevresi olduğunu, hepsinin bu olaydan etkileneceğini söylüyor. Üvey babanın evde kalan telefonunu istiyor. Anne onun içinde kanıtlar olduğunu veremeyeceğini söylüyor. Bir süre daha oturduktan sonra kalkıyorlar. Anne ve kız eve gitmek için kadın ve gazeteci arkadaşından ayrılıyorlar. Eve zor giriyor anne ve kız. Olayın şoku üzerlerinde... Haber geliyor o gece Üvey Babanın tutuklu yargılanacağına dair. Anne telefon açıyor abiye, kadın çıkıyor; anne haber veriyor. Eşya gerekli olacak diyor hazırlayayım; kadın gerek yok biz daha iyisini alırız. Bu arada abiden bir ses yok... Düşünüyor anne " o abidir, tabi ki kardeşinin yanında olacaktır. Bundan doğal ne olabilir ki... Aradan üç gün geçiyor, anne ve kızı kimse arayıp sormuyor. Merak ediyor anne, kadını arıyor; merak ettim, hiç sesiniz çıkmadı iyi misiniz diyor... Kadından gelen cevap, “Sen adaleti seçtin. Bizi seçmedin. Şikâyetçi olmasaydın aramızda halledebilirdik. Onun da bir çevresi var. Biz de etkileneceğiz, abisinin yeni kitabı çıktı. Artık bizimle bir işin yok” ... Anne şokta... Kardeşim, abim dediği insanlardan böyle bir tepki ile...

3 BÖLÜM

İzmir e bir buçuk yıl önce gelmiş anne; üvey babanın ailesi ve çevresinden başka kimsesi yok. Bir de avukat lazım küçük kıza... Aklına üvey babanın tanıştırdığı; nikâh şahitliğini yaptığı Nermin Akkan geliyor; Arıyor Nermin’i; anlatıyor olup biteni. İnanası gelmiyor önce Nermin in... Sonra anlıyor olayın gerçeğini, bir can dostunu öneriyor yardım için... Arıyorum can dostunu Nermin in... Hemen kendi yavrusunun başına gelmiş gibi sahipleniyor yavrusunu ve annesini can dost. Avukat buluyor onlara. Param yok diyor anne; avukat parasını nasıl ödeyeceğim. Sorun yok diyor avukat ben de bir anneyim. Kızının davası benim davamdır... Olaydan birkaç gün sonra bir duyum alıyor anne; diyorlar ki; üvey babanın 65 bin doları varmış; onu çalmışsın ve bu yüzden iftira atmışsın. Acısının üzerine bir de suçlama ekleniyor anneye. Yok ki diyor; üvey babanın parası, hele de o kadar parası yok ki... Çoğalıyor bu haber; kimine 50 bin TL deniyor, kimine başka bir rakam söyleniyor. Annenin aklı almıyor, ayda 2 bin TL alan ve bunun bin TL’sini ayrıldığı eşi ve kızının oturduğu evin kredisini ödeyen, kalan bin TL’nin 300 TL sini harçlık olarak gönderen ve günde 1 paket sigara içen adamın nasıl 65 bin doları olur...

Cevap karşı taraftan geliyor hemen, üvey babanın dükkânı vardı onu sattı, kadın o parayı almak için iftira attı... Daha da yıkılıyor anne; habere değil de abim, kardeşim dediklerinin karalama kampanyasına... Psikolojisi darmadağın; koyuluyor delil aramaya... Böyle bir dükkân olmadığını, dükkânın ailedeki başka bir kişiye ait olduğunu ve satılan dükkân parasının sahibinin üzerine yattığını, 200 bin karşılığı satılan dükkan yerine 192 bin TL’ye Alaybey'den başka birinin üzerine ev alındığını; kalan 8 bin TL’nin emlakçıya ve evin tadilatına harcandığını ispatlıyor... Sonra “AKEPE Trol ü kumpas kurdu kardeşime, metin ol yoldaş” deniyor face de... Şok yaşıyor anne... Oradan biri çıkıyor “AKEPE okul müdürleri böyle oluyor” diyor...

Yine anne abidir, kardeşini savunmak için böyle bir şey yapması normaldir diye teselli etmeye çalışıyor kendini... Üzülüyor elbet bu paylaşımlara yapılan acımasız yorumlara... “Parasını çalmış kadın- nasıl bir annenin aklına ses kaydı almak gelir belli ki kumpas bu- dayan yoldaş..”

En çok da; AKP den Hassa da belediye başkan aday adayı olan üvey babayı destekleyen abinin - onurlu devrimcileri- böyle çirkin bir olaya alet etmeye çalışması sinirlendiriyor anneyi...

Saldırı daha da devam ediyor. Kumpas kurdu, hırsızlık yaptı diye aranan aranana...

Abi ile Nermin AKKAN arasında geçen konuşma, “%40 kardeşim suçluysa, %60 kız suçlu; kardeşimi tahrik etmiş” bardağı taşıran son damla oluyor anne için...

Oysa bu kadar zor muydu " Olay yargıya intikal etmiştir. Haklı olanı yargı ortaya çıkaracaktır. O benim kardeşimdir ( üvey baba) abi olarak onun yanında yer almak zorundayım. " Herkesin abiden beklediği, şairliğine yakıştırdığı buydu aslında... Ama anne biliyor ki abi yanlış yönlendirildi; hassas durumundan faydalanıldı ve mantıklı düşünemediği bir dönemde yanındakilerin yanlış yönlendirmeleriyle böyle bir karalama başlattı...

Anne son olarak diyor ki; ömrüm boyunca çalıştım. Kimseye yük olmadım, kimseden de hazır beklemedim. Hiç kimsenin parasına tenezzül etmedim; ölmüş babamın maaşını almak için nikâhsız beraberlik yaşamadım, ayrıldığım kızımın babasından nafaka alıp beraber yaşadığım adama yedirmedim. O yüzden alnım açıktır. Üstüme atılan suçlamaların hepsini belgeleriyle mahkemede kanıtladım. Aileden birinin işlemiş olduğu suçtan, sadece suçu işleyen sorumludur. Üvey babanın ailesinde çok değerli, onurlu, namuslu insanlar tanıdım. ( yeğenleri, ablası,...)

Artık kızımı ev yapımı rakı sofralarında konu yapmayın. Kızımı incitecek yorumlar yapmayın... O daha bir bebek... Yorum yaparken lütfen empati kurun. Şiirimiz dergilerde çıkacak diye yalakalık yapmayın, edebiyata layık olun... Ben şair değilim, isteyen istediği jüride üyelik yapsın beni ilgilendirmiyor. Kızımı rahat bırakın karalamayın yeter...

Olayın başından beri yanımda olan; beni ve kızımı destekleyen herkese çok teşekkür ederim. Onlar iyi ki varlar...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.