Öyle gözüküyor ki artık topum, pandemi sürecinin görünmez düşmanı kovidin korkularını üzerinden atmış…
Kovid yerine daha bir bulaşıcı gösterilen Maymun Çiçeği Virüsüyle ilgili haberlere rağmen…
Nereden mi anladım korkuyu üzerinden attığını derseniz!..
Baksanıza, kentlerdeki toplu taşıma araçlarına; trenlere, otobüslere, düğün salonlarına, tatil beldelerine, deniz kenarlarına, piknik alanlarına! Ne maske var, ne de tedbir…
Diğer yandan da kent merkezlerinde düzenlenen sanat konulu festivallerden en küçük beldelere, mahallelere varıncaya kadar festival adıyla düzenlenen akla hayale gelmez etkinlikler…
İşte, güzel Türkçemiz açısından üzerinde durulması gereken konulardan birisi de tam da burası: Etkinliklerin duyurusu yapılırken duyuruda kullanılan isimlendirmeler…
Festival: Latince festa kelimesinden gelmektedir. İlk kez 1200'lü yılların başında kullanıma girdiği ve yerleştiği kabul edilir. Dilimize de Fransızcadan gelmiştir.
Festival, belli bir yılda üretilen ya da belli bir konuda olan filmlerin ya da oyunların gösterilmesi ve sunulması sonunda derece alanlara ödül verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal ya da uluslararası gösteri dizisi.
Dünyanın en ünlü festivalleri ve karnavalları:
Rio Karnavalı – Brezilya, Coachella Festivali – Amerika Birleşik Devletleri, Venedik Karnavalı – İtalya, Cannes Film Festivali – Fransa, Glastonbury Çağdaş Performans Sanatları Festivali – İngiltere, Beyaz Geceler Festivali – Rusya, Çin Yeni Yıl Kutlamaları – Çin, Holi Fest – Hindistan, Fuji Rock Festivali – Japonya, Domates Festivali – İspanya
Ülkemizde de son yıllarda adı sıkça duyulan Teknofest; Uluslar arası Gaziantep Gastronomi Festivali, İstanbul Film Festivali, Uluslar arası Adana Altınkoza Film Festivali, tam bir festival örnekleridir
Festival kelimesinin sanatla olan ilgisi ve bağı ortadayken ülkemizdeki ilgili ilgisiz her türden eğlenceli toplantı duyurusu yapılırken Festival kelimesini kullanılması; öncelikle festival kelimesine haksızlıktır. Diğer yandan da güzel Türkçemize karşı duyarsızlıktır ve tam bir aymazlıktır…
Oysa bizim Destanlar Çağından bugüne yapılan her türden toplantı için kullandığı ayırt edici, fark ettirici terimlerimiz vardır:
ŞÖLEN: Oğuz Kağan Destanında Beyler şölen verirdi. Şölen; Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemekli toplantıdır. Sanat gösterisidir. Belli bir amaçla düzenlenen eğlencedir
ŞENLİK. Belli günlerde yapılan, coşkulu, eğlendirici gösterilerin ortak adıdır; Malatya’nın Kayısı Şenliği gibi.
TOY/KENEŞ, İslamiyet öncesinde Türk devletlerinde devlet işlerinin görüşülüp ve tartışıldığı toplantı. Aynı zamanda yasama, yürütme ve yargı yetkisini kullanan meclis.
TOY/DÜĞÜN: Düğün: Evlenme veya sünnet dolayısıyla yapılmış olan tören, eğlence, cemiyet. Bir olayı kutlamak için yapılmış olan büyük eğlence ...
PANAYIR : Genellikle kasabalarda belli zamanlarda kurulan, çeşitli geleneksel özellikleri yanında sergi ve eğlence özelliği de bulunan, geniş çaplı eşya ya da hayvan pazarı.
Şimdi yüzlerce, binlerce yıllık geçmişi ve geleneği olan güzel Türkçemizin bu kelimeleri varken ve her birisi özel bir toplantıyı karşılama için kullanılırken bunları bir yana koyarak bütün toplantılar için Festival kelimesini kullanmak bizim ülke olarak ayıbımızdır.
Sanırım özellikle küçük beldelerin yöneticilerinin festival kelimesini tercih edişlerinin arkasında küçük bir beldeyi yönetmekte olmanın bir küçüklük kompleksi olsa gerektir. Sanki şölen, şenlik, toy, panayır kelimeleri kullanılırsa küçülmüş; festival kelimesini kullanırlarsa büyümüş olacaklardır. Kendilerini büyük yaptıkları işin önemli olduğu algısını yansıtmak için olsa gerektir ısrarla festival kullanılmaktadır.
Ör: Tarhana Festival, Biber Festivali, Üzüm Festivali, Portakal Festivali, Sokak Lezzetleri Festivali, Pişmaniye Festivali, ….ve Yöresi Festivali vb…
Söz konuşmaya ve şikayete geldi mi, çok işi dilimizin yozlaştığı ve bozulduğundan dem vurur da bir türlü aynı yanlışları yapmaktan vaz geçmez…
Ne diyelim, biz yine hatırlatalım! Bakarsınız birilerinin dikkâtini çeker de doğru olanı yapar.
Değerli okurlarım, bir kelime bir insandır: Güzel Türkçemizde bir kelimeyi öldürmek bir insanımız öldürmeyle eş değerdir. Bir insanı öldürüp de yerine yabancı birisini getirmek neyse; bir kelimemizi kullanmayıp yerine yabancı bir kelimeyi geçirmek ve kullanmak da odur…
GÜL/AYDIN… Sevgilerimle…