Bilindiği gibi Osmanlı padişahlarına törenlerde halk hep bir ağızdan “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” diye bağırırdı. Padişahın tahta çıkışında, bayram günlerinde ve Cuma namazlarında uygulanan bu görenek, bir rivayete göre Yavuz Sultan Selim zamanında başlamıştı ve Osmanlının son günlerine kadar sürmüştü.
Osmanlı padişahlarının “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!..” diye söyleterek, kendilerine yapılan manevi ikaz diyebileceğimiz bu söz günümüzde söyletilmese de anlamını hala korumaktadır.
Özellikle de koltuk sahipleri için önemsenecek bir söz..
Kişi ne kadar mütevazi olursa o derecede saygınlık kazanır, sevilir, desteklenir..
Tersine davranış içine girenler, çevresindekiler başta olmak üzere herkese tepeden bakanlar, küçümseyenler, hor görenler kaybederler..
‘Kişi ne yaparsa kendine yapar’ der eskiler..
Yani iyilik yapan iyilik, kötülük yapan kötülük bulur.
Bunları niçin mi yazdım?
Bursa’nın Gürsu İlçesi Belediye Başkanı Mustafa Işık’ın eyleminden çok etkilendiğim için..
Aydın 24’te yayınlanan bir habere göre; Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, daha önce hiç yapılmayan bir uygulamaya imza atarak, makam odasını belediye binasının bulunduğu 14 dönümlük ilçe meydanına taşıdı.
Başkan Işık, “Sabah mesaisine bahçede başlıyoruz. Buraya gelen vatandaşlarımızın dertleri ile dertlenip, gönül belediyeciliğini buradan sürdürüyoruz” diyor..
Uygulamadan son derece memnun olan vatandaşlar ise, "Her makam sahibi bunu yapamaz, başkanı kutluyoruz. Burada millet ile konuşuyor, bu büyük bir insanlık göstergesidir” sözleriyle başkanlarını kutluyorlar.
Şeffaf ve hesap verilebilir belediyecilik açısından önemli bir uygulama bu..
Benzerleri elbette var..
Bu ve benzer uygulamalar elbette kamuoyunda sempati ile karşılanıyor..
Erişilmez olan belediye başkanlarına da anlamlı birer mesaj bunlar..
Belediye başkanlarının halkın içinde olması, şeffaf yönetim anlayışıyla hareket etmesi pozitif bir hava yaratıyor..
31 Mart seçimlerinin mürekkebi henüz kuramadığı için yeni seçilen belediye başkalarına belirli bir zaman tanımak gerektiğini düşünenlerdenim..
Seçim kampanyalarında halkla içi içe görüntüler veren, “sizden biriyim’ mesajlarıyla şeffaf bir yönetim modeli uygulayacağını söyleyen belediye başkanları, koltuğu oturunca kendilerini halktan soyutlamaya, sırça köşkte yaşıyormuş gibi davranışlar sergiliyorlar.
Ulaşılmaz olan başkanlar, en yakınlarını bile saatlerde özel kalemlerde beklemekten keyif alan bir yapıdalar..
En önemli, en acil durumlarda bile telefonlarına ya korumalar, ya da özel kalem görevlileri cevap veriyor..
Bu başkanlar, seçimi kaybedince halkın arasına girmekte sıkıntı yaşarlar..
Doğal olarak yalnızlaşırlar, ilgi ve destek görmezler, ‘sudan çıkmış balık’ misali şaşaalı günleri hatırlayıp avunurlar..
Dahası belediye başkanlığı dönemlerinde gözde olanlar, koltuğu kaybedince sokaklarda selam verecek kişi de bulamazlar..
Yazımızın sonunda geldiğimiz tam bu noktada; tüm koltuk sahiplerine bir hatırlatma yapalım:
“Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!”