"kefenler gelinliğin / duvaklar sana doğru //gökler, yıldızlar senin / şafaklar sana doğru // dallar senden yanadır / yapraklar sana doğru // fatihalar sanadır / adaklar sana doğru // gözler türbene çevrik / dudaklar sana doğru // başlar önünde eğik / bayraklar sana doğru"
‘’toprağın bağrında şerefle şanla durur şehit,
Haysiyetli bir insanlık sicili gibi;
Tarihin kalbine vurur şehit,
Tevhit nurunun yalımı gibi, dili gibi.
Kuru çöllere düşen bir damla sudur şehit;
Göz gözü görmeyen yorgunluklarda yağmur uykusudur şehit.
Maveradan esenlik düşürür ruh iklimine,
Sadakat için vatan uğruna ettiği yeminine...’’
‘’vatanım ha ekmeğini yemişim ha uğruna kurşun.’’
‘’şehit, Allah katında diri olandır,
Şehit çokluktan kurtulup bir'i bulandır.
Her şeyi çürüten topraklar, şehidi can diye saklar.
Her şeyi yok edecek olan sûr, şehidi emanet gibi korur.
Şehitler ki, kanlı gömlekleriyle semaların parlayan kızıl gülleridir;
Şehitler ki vatan aşkına can veren mavera bülbülleridir.’’
Şairin:
‘’Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor’’. Dediği gibi;
‘’tertemiz alnından vurulmuş yatarken çorak topraklarımıza rahmet damlaları düşürendir şehit.’’
Şehitler;
Cenabı hakkın yüce Kuran’ında buyurduğu üzere:
‘’Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyiniz. Onlar diridirler. Lakin siz bilemezsiniz.’’ diye müjdelediği ölümsüzlerdir.
‘’Allah yolunda canıyla mücahede edendir o;
Allah gel deyince koşarak gidendir o...
Ey şehit!
Sen gülerken biz sana ağlayacağız elbette...
Sen rab ile şen, biz yürek dağlayacağız elbette...
Bil ki ey şehit, yurdum senden iyisini ne gördü ne görecek;
Bil ki ey şehit, vatan seni emanet diye ta kalbine gömecek.
Işık oldun sen tarihe ve yiğitliği bize miras bıraktın;
Nura döndü çehren de maveradan maveraya kahramanca aktın...
Ey şehit!..
Güzel yurdumun ak şafaklarını karartan hainlere ve zalimlere karşı duruşundan ve imanla dolu kalbinin her vuruşundan sonra, bir tarih, belki efsane oldun, yüceldin ve arş'a yükseldin...
Yücelerden yüce olan arş'a...
Sen ey medeniyet bozkırlarında açan çiçek,
Sen ey hain pusulara düşürülmüş masum kelebek...’’
Vurulmuşum vurulmuş düşmüşüm güpegündüz
Şakağımda ki kansa o benim gülüşümdür
Namert sürünmektense, erkekçe ölmüşümdür. Diyen şehit.
Ve sizler kahraman gaziler:
Evlatlarına ‘’gökyüzü, çadırınız güneş bayrağınız olsun’’ buyruğunu vererek ‘’Türk cihan hâkimiyeti mefkuresi’’ni işaret eden Oğuz Kağan’ın evlatları;
Ey Türk!
Üstte mavi gök çökmedikçe altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir. Titre ve kendine dön! Diye çağlar ötesinden çağlar ötesine haykıran bilge kağanın torunları
Kırk yiğidiyle Çin sarayını basarak Türk milletinin ebedi istiklal bayrağını yükselten Kürşat’ın torunları,
İslam’la şereflenen Ebul Gazi Bahadır Han’ın gazi yoldaşları,
Hazreti Resulullah’ın, Ahmet Yesevi’nin, Hacı Bektaş-i Veli’nin, Yunus Emre’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nin, Akşemsettin’in, Mehmet Akif’in, Yahya Kemal’in, Necip Fazıl’ın, Osman Yüksel Serdengeçti’nin, Erol Güngör’ün, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun, Abdürrahim Karakoç’un… övgü ve dualarına mazhar olanlar.
Anadolu’yu bize vatan bırakan Alparslan Gazi’nin,
Ehl-i salibin karşısına yalçın kayalıklar gibi dikilen Kılıç Arslanların,
Altı yüz yıllık bir ulu çınarı yeşerten Ertuğrul Gazi’nin gaza yoldaşları,
Kosova sahrasında şehit düşen evliya padişah 1. Murat Hüdavendigar Han’ın gaza yoldaşları ve Niğbolu’nun, Feth-i Mübin’in ve binlerce zaferin gazilerinin, gaza yoldaşları.
Çanakkale’nin, Kut’ül Amare’nin, Yemen’in, Sarıkamış’ın, Kafkas İslam Ordusu’nun, Şehit Enver Paşa’nın, Sakarya’nın, Dumlupınar’ın ve Gazi Mustafa Kemal’in kutlu silah arkadaşları, gaza yoldaşları,
Şehit Eşref Bitlis Paşa’nın silah arkadaşları…
‘’istikbalim gitti diye yaslanma sakın
İstikbalin değil ruhun tanrıya yakın
Yalancı istikbale bir perde indir
Gerçek yarın unutma ki bir gün senindir’’
Kahraman gaziler; unutmayınız ki:
‘’kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir ;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir’’.
Ve yine unutmayınız ki:
‘’bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir...’’
Aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz biliniz ki:
Okullarının bayrak direklerine asılarak şehit edilen gencecik öğretmenlerimizi unutmayacağız.
Kahpe pusulara düşürülerek şehit edilen Mehmetçiklerimizi, polislerimizi ve korucularımızı unutmayacağız.
Eşlerinin, çocuklarının gözleri önünde kurşuna dizilen yiğit subaylarımızı unutmayacağız.
Türkiye’nin güneyinde ve doğusunda devlete sadakat gösterdiği, milletimizin birliğine vatanımızın bütünlüğüne inandığı için köyleri basılan, göçe zorlanan, kundaktaki bebekleri, ak sakallı dedeleri, ak pürçekli nineleri katledilen insanlarımızı unutmayacağız.
Ve bütün bunlar yaşanmamış gibi açılım adı altında habur da yaşanan rezaletleri, bölücü teröristlerin sınırda merasimlerle karşılanmasını, buna göz yumanları unutmadık.
‘’binlerce şehidimizin kemiklerini sızlatan, onların acılı ailelerinin yüreğini yakan, milletimizin kanına dokunan utanç verici sahneleri’’, Türk tarihinin ‘’ikinci kara bir günü’’nü unutmadık unutmayacağız.
Diyarbakır meydanında bölücü başının mektubunun okunmasını, megri megri sesleriyle Türk milletine, Türk devletine, Türk ordusuna meydan okumaları unutmadık...
Türk milletinin hükümranlık alanı içindeki topraklarımızdan bölücü başı Barzani’nin silahlı adamlarını yedirip içirerek Ayn El- Arap’taki YPG, PYD’lileri kurtarmaya gönderenleri ve bu silahlı eşkıya geçerken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduklarını unutup “biji Obama! Biji Obama!” diye bağıran Amerikan uşaklarını unutmadık...
Dolmabahçe mutabatakı adıyla yapılan gaflet ve dalalet antlaşmasını ve bunun aktörlerini unutmadık...
Ülkemizin güneyi ve doğusundaki şehirlerimizin bölücü eşkıyalar tarafından işgal provaları yapılmasına, devletin resmi görevlileriymiş gibi yolları kesip kimlik kontrolü yapmalarına, taşların bağlanıp köpeklerin salıverilmesine, hendek terörüyle yüzlerce masum vatan evladının katledilmesine sebep olan dalalet sahiplerini unutmadık...
Türk Devletinin âlicenaplığını zaaf telakki ederek yedikçe kuduran kudurdukça daha çok yedirilen bölücü hainlere milletimizin dünya kadar imkanlarını peşkeş çekenleri ve peşkeş çekilenleri unutmadık.
Çözüm süreci adı altında ülkemiz topraklarının bir kısmını bölücü terör örgütünün insafsızlığına terk ederek gaflet ve hamakatlerinin siyasi sonuçlarından mesul olanları unutmadık, unutmayacağız...
Türk milletinin binlerce yıllık devlet tecrübesini ve akl-ı selim’i bir tarafa bırakıp İdeolojik taassuplarıyla duygularına esir olup ülkeyi felaketin eşiğine getirenleri unutmadık...
Dünyanın süperleri arasında mekik dokuyarak ve 24 saatte 24 kere karar değiştirerek ülkemizin şamaroğluna döndürülmesine sebep olanları, dünyanın gidişatından habersiz bir kısım hamakat numulerini unutmadık. Bölgede sömürgeci emellere sahip süper güçlerin yöneticilerini -ülkemizdeki saf seçmenler zannederek- siyasi şarlatanlıkla aldatacaklarını zanneden ve günü kurtarmadan öte bir siyaset geliştiremeyen bilgisiz, ufuksuz, hedefsiz siyaset bezirganlarını unutmadık...
Unutmadık, ama bugün birlik zamanıdır diye, cephede gizli-açık birçok düşmanla hesaplaşmak durumunda olan yiğit Mehmetçiklerimiz arkalarında seksen milyon Türk insanını bulsun, görsün diye susuyoruz.
Yüce Rabbimizden günü geldiğinde bütün bu yapılan gaflet ve dalaletlerin kanun önünde hesabını soracak güç vermesini ümit ve dua ederek susuyoruz.
Meşru zeminde hesabını sormak üzere susuyoruz.VE ŞİMDİ BİRLİK ZAMANIDIR DİYORUZ.
Eyyy! Şehit anaları, babaları, eşleri, evlatları, kahraman gaziler yeminimiz olsun uğrunda evlatlarınızı, bedenlerinizi feda ettiğiniz büyük Türk milletinin birliğini bozmaya, aziz vatanımızı bölmeye, devlet-i ebed müddet-i yıkmaya, al bayrağı indirmeye, hür semalarımız da yankılanan ezan-ı Muhammed-i’yi susturmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Türk milletinin tarihi yürüyüşü devam edecek.
Bu topraklarda huzurlarla örülmüş, sevgi, iman ve birlik ruhuyla yoğrulmuş Türk-İslam medeniyeti yeniden inşa edilecektir
Tarih durdukça, al bayrağa sarılarak Anadolu’nun dört bir yanını bir gelincik tarlasına döndüren mübarek şehitlerimizi unutmayacağız. Onlar bizim şerefimizdir.
Siz kahraman gaziler sizleri unutmayacağız. Sizler bizim şerefimizsiniz.
Unutursak gök girsin kızıl çıksın.
Unutursak gök girsin kızıl çıksın.
Unutursak gök girsin kızıl çıksın.
*Bu yazı hazırlanırken sayın Prof. Dr. İskender Pala’nın aynı başlıklı yazısından alıntılar yapılmıştır.