Oda seçimleri, dernek seçimleri, kooperatif seçimleri yaşadık. Belediye başkanlığı seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaşayacağız.
Ticaret odasının seçimlerini yaşadık geçtiğimiz günlerde. İster, istemez taraf olduk. Odalar gerekli miydi, değil miydi düşünmedik, Tarafımızı seçtik. Oyumuzu kullandık.
Kuruluş amacının ne olduğunu, Oda üyelerinin çıkarlarını koruyup korumadığını düşünmedik. Lüzumlu muydu, değil miydi aklımıza bile getirmedik. Bu güne kadar yaptıkları hizmetlerin topluma yararını araştırmadık.
İnternet hayatımıza girdiğinden beri bütün kayıt sistemleri nedeniyle, kimin ne özellikleri varsa, nerelere kayıtlı ise, ne kadar borcu alacağı varsa, işletmesinin ve şahısların bilgilerini her yerden göre bildiğimiz günümüzde; odalar ne iş yapar aidat almaktan başka? Bir bakalım mı?
Makam binaları lüks odaları yaparlar kendilerine.
Lüks makam araçları alırlar kendilerine.
Maaşlar alırlar, oturum ücretleri alırlar.
Fuarlara, sergilere, geziler düzenlerler.
İkram ve temsil giderleri, tanıtım harcamaları yaparlar.
Yaptıkları lüks binalarda ısıtma, serinletme harcamaları yaparlar.
Üyeleri, kendilerinin iş yerlerinde, bu harcamaları yapamazlarken, Aidatlarını ödeyemez durumlara düştükleri için, oy bile kullan anmazlarken; oda yöneticileri zevki safa içinde yaşarlar.
“Efendi sen ne diyorsun ya? Odalar sivil toplum örgütleri olmasın mı?” diyenlerinizi duyar gibiyim. Haklısınız sivil toplum örgütleri olmalı, hem de bu işi yapacak olanlar, bu işi canla başla yapmalı, kabul ediyorum. Örgütlenme şöyle olmamalı.
Benim haklarımı arayacak kurumun yetkilileri, benim aidatlarımla, benden rahat olmamalı.
Başkanlık sistemi, maaşsız, binasız, aidat sız, oturum masrafsız ve en fazla bir yıllık dönerli bir sisteme oturtulmalı.
Bu istem üyelere yük getirmemeli. Fayda için kurulan bir sistem üyelerine yük olmamalı.
Şimdi size soruyorum.
Üçte birinin aidatlarını ödeyemediği, Ticaret Odasının üyelerinin aidatlarını ileriki günlerde faizi ile birlikte almıyor musunuz? Alıyorsunuz.
Peki, neden ileride faizi ile birlikte aidatını alacağınız üyenizin, oy kullanmasına izin vermiyorsunuz? Bu yanlış değil mi?
Bu sistemi devlet ya da bizi yöneten erk bu hale getirmiş ola bilir. Oda yönetimleri bu yönetmeliğin değişmesi için neden gayret sarf etmezler?
Şimdilerde nasıl bilmiyorum. Geçmiş dönemlerde Bağkur primini ödeyemeyen esnafa ve yakınlarına, devlet sağlık hizmeti vermiyordu. Ey yetkililer, O pirim borçlarını ileriki günlerde zaten faizi ile birlikte tahsil etmiyor musunuz?
Bu günkü yazımı kısa ve sadece oda seçimi ile sınırladım. Neden mi? Okuma alışkanlığı olmayan bir toplumda okunmayan köşe yazarı olmak istemediğim için. Daha sonraki yazılarımda diğer seçimlerle ilgili fikirlerimi yazacağım.
Toplumun her alanında, yaralara merhem olan, idare sistemlerin getirilmesi dileğimle, beyinlerinizi birazcık bu konulara yormanızı, asıl olanın insan mutluluğu olduğunu; yönetici refahı için sistemler kurmaktan vaz geçmemiz gerektiğini algılamamız dileğimle hoşça kalınız.