Hükümet yetkilileri bundan bir yıl önce “Biz PKK ile görüşmüyoruz bunu söyleyenler şerefsizdir” diyorlardı. Sonradan PKK Avrupa daki uzantıları ile görüştükleri açığa çıkınca “Biz görüşmedik devlet yetkilileri görüştü” diye kıvırttırmaya başladılar.
Artık her şeyin su yüzüne çıkınca inkâr edecek bir durum da kalmayınca görüştüklerini bundan sonrada görüşmeye devam edeceklerini açıkladılar. Hiç zaman geçirmeden İmralı’daki bebek katiliyle görüşme başladılar.
Hükümet için bu bir çıkmaz sokaktır. PKK istediği, toprak ve bayraktır. Yani anlayacağınız bağımsızlık istiyor. Buna da adım adım yaklaşıyor aldığımız haberlere göre Anayasada bir değişiklik yapılarak Türk ve Kürt halkından oluşan millet kavramı diye saçma bir Anayasa değişikliği gündeme gelecekmiş.
Hükümetin PKK ile görüşmesi ve vereceği tavizler nelerdir.Bunlar ilerde net olarak açığa çıkacaktır. Benim asıl yazmak istediğim Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu konuya hemen balıklama atlamasıdır. CHP olarak Sayın Başbakana sonsuz kredi açtığını, sorunun çözülmesini istiyordu. Arkasındanda dört beş şart ileri sürdü. Ben tamam Sayın genel başkanın şartı herhalde şöyle olacak diye bekledim.
Üniter yapıdan asla taviz verilmemesi,
Tek dil konusunun hiçbir şekilde tartışılmaması,
Millet olarak Türk milleti olduğunu…
Asla bölünmeye fırsat verecek en ufak bir ima bile olmayacak gibi maddeleri söyler diye düşündüm.
Ama Sayın Kılıçdaroğlu öyle yavan isteklerde bulundu ki hayretler içinde kaldım. Neymiş efendim. Bu süreçte kendilerine bilgi verilmesi, Meclise ve diğer partilere bilgi verilmesi gibi çok basit isteklerle Sayın Başbakanın ekmeğine yağ sürmüş oldu.
Ayrıca hanımının yakını olduğu söylenen Hüseyin Aygün gibi bir Truva atını alıp CHP gibi Atatürk’ün kurduğu partiye milletvekili yapması ayrı bir sorun oldu. Yasamada görev alan hiçbir kimsenin şiddetin en acımasız yüzünü, baskısını, ülkeyi kan gölüne çeviren bölücü terör örgütüne “Hak savaşçısı kardeşlerimizden oluşan iyi örgüt” gibi tanıtamaz. Bu demeç CHP kuruluş felsefesine aykırıdır. Bu gibilerin derhal partiden ayrılması veya atılması gerekir. Ama ne yazık ki kimseden bir ses çıkmadı.
Bununla da kalmadı birde Paris’te öldürülen terörist kızın baba evine giderek taziyede bulunması ayrı bir durum.
Hele Türkler Yunanlılara kıyım yapmış demesi ayrı bir densizliktir.
AKP ne zaman sıkışsa bu Hüseyin Aygün AKP cam simidi olmuştur.
Meclise geldiği günden beri vatan haini Seyit Rıza ile yattı kalktı. CHP hükümeti ve Atatürk Dersim halkına kıyım yaptı diye. Seyit Rıza’ya iadeyi itibardan bahsetti durdu. Sanki Seyit Rıza’ya devlet durduğu yerde zulüm yaptı.
Sayın Yılmaz Özdil’in Hürriyet gazetesinde yazdığı köşe yazısında Seyit Rıza hakkında yazdığı yazıyı aynen aktarıyorum.
Elebaşı Seyit Rıza'ydı.
Başbakanımızın "hikâyesi yürek burkucudur" dediği Seyit Rıza.
Kukla'ydı...
Kendisini oynatanların ipleri bıraktığını hissedince, paniğe kapıldı, İngiltere Dışişleri Bakanı'na mektup yazdı,
Suriye'deki İngiliz Elçiliği'ne gönderdi.
ANADOLU ÇORAK TOPRAK KÜRDİSTAN BEREKETLİ
Yalvaran mektubunda, Anadolu için "çorak toprak" derken, "Kürdistan bereketli toprak diyordu... "Sayın ekselansları" diye başlıyor, "Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim'e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, direnişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı" diye vaziyeti anlatıyor, "sayın ekselanslarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabulünü rica ediyorum" diye bitiriyor, "Seyid Rıza" diye imzalıyordu.
SEYİT RIZA'YI MASUM GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR
Hal böyleyken... Seyit Rıza'yı "masum" göstermeye çalışan arkadaşlar, böyle bir mektubun asla var olmadığını iddia ediyor. Altında kabak gibi "Seyid Rıza" imzası bulunmasına rağmen, Seyit Rıza yazmadı, Nuri Dersimi yazdı diyorlar. Üstelik sanki Fransa babamızın oğluymuş gibi, "o mektup Fransa'ya yazıldı, Fransa Devlet Arşivleri'nden doğrulamak mümkün" diyorlar.
Gel gör ki...
Londra'da The National Archives diye bi yer var. İngiltere devlet arşivi... Kayıt ofisine gidiyorsun, "FO 371/20864/E5529" numaralı belgeyi rica edebilir miyim kardeş diyorsun, hay hay deyip, yukarıdaki mektubu veriyorlar. 50 pens filan, fotokopisini alabiliyorsun
Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir adamı partide tutmayın, derhal uzaklaştırınız. Hanımınız karşı çıksa bile.
Sayın Kılıçdaroğlu sizi de anlamakta güçlük çekiyorum. Bir demecinizde cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar, ülkeyi felakete sürüklüyorlar diyorsunuz sonra onlarla birlikte anayasa görüşmesi yapıyorsunuz.
Terörü siz bu hale getirdiniz siz yönetimi devralmadan önce terör sıfırdı diyorsunuz öte yandan onlarla birlikte çözüm aramaya çalışıyorsunuz.
Cezaevindekileri kurtarmak için kâğıt imzalayıp ”Bu işi de güzel bir şekilde hallettik” diye beyanat veriyorsunuz ama sonra tutuklanan gazeteci sayısı 102 çıkıyor.
Herhalde Türkiye’de laiklik tehlike altında değildir diyorsunuz. Hiç bunlardan duymadınız mı? Laiklik dinsizlik dediklerini. Nasıl böyle bir demeç verebilirsiniz.
Yargıda cemaat kadrosu var diyemem diyorsunuz. Size Hanifi Avcının kitabını okumanızı öneririm.
Dersim katliamında CHP sorumludur diye bir beyanınızı gazetelerde okudum. Eğer bu demeciniz doğruysa Hüseyin Aygün’den hiç farkınız yok.
Bizler yıllarca siyasilerin oy avcılığı yapmak için dini siyasi araç olarak kullandıklarını biliyoruz. Bu günlerde aynı nakaratın artarak devam
Ettiğini görmüyor musunuz?
Sayın Kılıçdaroğlu siz genel başkan olunca neredeyse tazminattan beri CHP aileden gelen birisi olarak çok sevinmiştim. Ama gün geçtikçe bu sevincim ve umudum karamsarlığa dönüştü. Çünkü siz CHP ana ekseninden saptırmaya Hüseyin Aygün’ler gibi insanların eline bırakmaya başladınız. Bu yazıyı da yüreğim yanarak yazmaya mecbur kalıyorum
Bu kadar olan bitenden sonra ülke uçuruma giderken tarih size soracak neredeydiniz diye siz ise Çin’de gezideydim mi diyeceksiniz?
En acı olanı da sizin açtığınız vadesiz krediyi başbakan beğenmedi. Krediye bizim ihtiyacımız yok. Sizin kendiniz krediye muhtaçsınız dedi.
Toplumun beynindeki doğruları, tarihi bilgiler paramparça ediliyor. İnsanların hafızalarını yok etmek üzere psikolojik bir baskı hareketi yürütülüyor. Bu psikolojik savaş sonucu Parçalanan zihinler hafıza kaybı otomatik olarak dağıtılır.
Zihinleri bozularak kavram kargaşası yaratılarak etki altına alınan insanları uyandırmak sizin, aydınların ve yurtseverlerin önemli görevi olmalıdır.
Sayın genel başkan temennim inşallah ben yanılırım. Siz haklı çıkarsınız. Çünkü buna çok ihtiyacımız var.
Sayın okurlar Diyarbakır’da düzenlenen cenaze törenini kaygı ve dehşetle izledik. Bu üç terörist eğer toprağa verilecekse doğrudan memleketlerine gönderilip sessizce defin yapılmalıydı.
Diyarbakır’ı izlerken içim yandı. Meydandaki Türk bayrağı indirilip yerine PKK paçavrasının çekilmesi ve bölücü başının posterlerinin taşınmasına ses çıkarılmamıştır.
Demek o bölgede devletin etkinliği kalmamıştır.
Ahmet Türk ve Selahattin Demirtaş’ın konuşmalarında “Biz Kürt halkına özgürlük vaat ettik. Özgürlüğün dışında hiçbir şey kabul etmiyoruz” dediler.
Bu ülkeye ihanet eden üç PKK paçavraları ve zılgıtlarla defin töreni yapıldı. Ama Mardin’de şehit edilen Türk Milletinin polisi Kahraman Maraş’ta sessizce toprağa veriliyor.
Bu durumu yaratanlara yazıklar olsun.