Ekonomiler tepetaklak!
İMF Başkanı Kristina Georieva, yeni tip Korunavirüs salgınının tüm dünyada “2008 küresel krizinden çok daha kötüsü ve benzeri görülmemiş ekonomik krize yol açtığını” söyledi
Turizm, havacılık sektörü, ulaşım sektörü, imalat sanayi, inşaat sektörü, hizmet sektörü, baklasını kaldırıp yerine darı ekemeyecek olan üreticiler, geliri olmayanlar bu krizi çok acı çekerek yaşamaktadırlar.
Hepimiz sokağa çıktığımız ilk gün bunu çok şiddetli hissedeceğiz.
Kendi halkımız koruma bekliyor.
Suriyeli mülteciler koruma bekliyorlar.
Enseden insan kesenler koruma bekliyor,
Suriye Arap Cumhurieti’nin rejim muhalifi ÖSO’cular koruma bekliyorlar.
Libya’dakileri unutmak mümkün mü?
Paketlerden kimler ne kadar nasiplenecek, yaşayarak göreceğiz.
İnsanlık, tarihinin en kötü bir döneminden geçiyor. Salgın ile yapılmakta olan mücadelede bütün ülkeler var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Neo Liberalizmin getirdiği sonuçlar ortalığa saçıldı.
Önce beslenme alışkanlıklarını değiştirdiler. Sonrasında da tüketilen besinlerin genleriyle oynadılar ve insanları hasta ettiler. Sonrasında da ilaçları ortaya sürüp tedavi yöntemleri geliştirdiler. Müşterilerin sayısı hızlı ve sürekli artıyordu.
Rockefeller’ciler, sağlık sektöründeki mamanın çok fazla olduğunu yıllar içinde çözdüler, Neo Liberal sistemin parçası olmuş ülkelere dediler ki, devlet, sağlık sektöründen çıkarılsın, sağlık sistemi ve hastaneleri özeleştirin.
Standart Oil’in kurucusu Rockefeller, petrol ilk bulunduğu yıllarda, petrolü küçük şişelere doldurup”romatizma ilacı”olarak yutturup pazarlayan bir madrabazdır. İlaçlara olan ilgisi o zaman başlamış.
Acımasızca uygulanan bu reçete şimdi kendilerini vurdu ama dünyadaki bütün ülkeler ölüm korkusu ve ölü kokusu ile boğuşuyor.
Reçeteyi acımamızca uygulayanlar hemen açığa çıkıverdi. ABD’de devlet hastanesi yok gibi. İtalya, ispanya, Fransa ve İngiltere’de hastanelerin yüzde sekseni özelleştirilmiş durumda. En büyük can kaybını, şimdilik bu 5 ülke yaşamış ve Neo liberalizme kurban vermişlerdir.
Hastane özelleştirilmesinde Almanya temkinli yaklaşmış, hastane işlerinin yüzde sekseni devlette kalmış. 5 ülkedeki ağır sonuçlar bize bir şeyler anlatıyor olmalıdır.
Sadece İtalya’da, salgınla mücadele eden 51 doktor hayatını kaybetmiştir.
Çok üzüntü verici ürkütücü bir rakam!
Salgının, tıbbı, ekonomik, psikolojik ve sosyal sonuçları olacaktır. Buna hepimiz hazırlıklı olmalıyız.
Geçen yıl 240 milyar Avro dış ticaret fazlası vermiş Almanya’nın Şansölyesi Merkel, Almanya’da yaşayanlardan İBAN numaralarını istedi. Alman devleti sisteme ve halkına 640 Milyar Avro dağıtacak.
ABD Başkanı Trump, 1,8 trilyon dolar para bastı. Vatandaşlarına ve yeşil kart hamili Amerikalılara kişi başı 1200 dolar, çocuklar için 500’er doların, en geç Nisan sonuna kadar yatırılmasını emretti.
Ne yazık ki, sağlık sigortası olmayan 35 milyon yoksul ve göçmenin, bu kapsamın dışında tutulacağını görüyoruz.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau halkına dönerek;” siz parayı düşünmeyin, işimi kaybeder miyim? Diye korkmayın, siz sağlığınızı düşünün, zor günler için 93 milyar dolar ayırdık” diyebildiler.
Bizim devletimiz de para yatırılması için hesap numaraları verdi ve şimdilik 1 milyarı aşmış bulunuyoruz!
Amerikalılar yaşadıkları kaosları unutmazlar ve daima sonuç çıkarırlar. Salgının da olası sonuçlarından kokmaktadırlar. 2007’de Newyork’da elektrik bir nedenle 25 saat kesilir. Şehir karanlığa gömülür. Dükkânların camlarının indirildiğini, nasıl talan yapıldığını çok iyi bildikleri için güvenlik önlemlerini şimdiden artırdılar. Olası bir yağma ve talana karşı Newyork’un banliyölerine 16 bin ABD Ulusal Muhafızı(National Guard) şimdiden yerleştirildi.
Toplumun psikolojisi bozulduğunda, alınmamış önlemlerin faturası ağır olacaktır. Bazı insanlar yapma eylemini gerçekleştirirken, kimisi de uyma eylemini gerçekleştirme içine gireceklerdir.
Açlık başlarsa, hiçbir güç insanları evde tutamaz!
Kapitalizmin geldiği son nokta olan Neo Liberalizm çatırdıyor. Onlar şapkadan tavşan çıkartmakta usta oldukları için hünerlerini göstermek isteyeceklerdir. Yeni açılımların, mutfaklarda hazırlandığını söylemek yanlış olmaz.
Ne yazık ki, ülkemizde ve dünyada buna alternatif olacak yeni bir sistemi de göremiyoruz, tartışmıyoruz bile
Tık yok.
Bir şeyler üretmenin tam zamanı değil mi?
Kim üretecek?
Siyaset, sonuç çıkarıp daha iyi bir yarın ve gelecek kurmak değilse, niçin oralardasınız?
Salgının faturasını ağır bir şekilde ödemekte olan İspanya, sağlık işlerini devlet tekeline alma kararını vererek, bu adımı atan ilk ülke olmuştur.
Bizim de gecikmeden yapmamız gereken İlk işin, sağlık ve eğitim sistemimizi Cumhuriyetin kuruluş felsefesine uygun hale getirimesi olmalıdır.
Aksi takdirde çok daha ağır bedeller ödemeye devam edeceğiz.
Niçin, arının bal içinde inlediği gibi hep acı çekiyoruz!