Prof. Dr. Sıla Akhan, "Ülkeden ülkeye görülme oranı değişse de diyaliz ünitelerinde HCV infeksiyon oranı daima her ülkede çok yüksektir" dedi.
Tekirdağ Kapaklı’da bulunan Türk Böbrek Vakfı’na ait bir diyaliz merkezinde tedavi gören 18 kişide Hepatit C tespit edilmesi, virüsün nasıl bulaşmış olabileceğini akıllara getirdi. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), Viral Hepatit Çalışma Grubu’ndan Prof. Dr. Sıla Akhan, Hepatit C’nin kan yolu ve cinsel yolla bulaşan bir virüs olduğunu belirterek, "Dış ortama çok dayanıklı değildir. Çoğunlukla bulaşması için oldukça bol miktarda maruz kalmak gerekir. Ama normalde ülkeden ülkeye görülme oranı değişse de diyaliz ünitelerinde HCV infeksiyon oranı daima her ülkede çok yüksektir. Ülkemizde popülasyonda yüzde 1-1.5 oranında hemodiyaliz ünitelerinde yüzde 2,6- yüzde 22,9 gibi oranlara çıkabilmektedir. 1992 yılından önceki transfüzyonlar -o dönemde kanda HCV’nin tespit edilmesi bugünküne göre daha az gelişmiş testlerle yapıldığı için- ve kontamine alet gibi hemodiyalizde kullanılmasına bağlı olarak HCV diyaliz hastalarında en sık görülen etkendir" diye konuştu.
Prof. Dr. Akhan, diyaliz ünitelerinde kronik Hepatit C enfeksiyonu olanların ayrı bir diyaliz makinesinden diyalize alındıklarını kaydederek, "Diyaliz ünitelerinde kronik Hepatit C infeksiyonu olan hastalar ayrı bir diyaliz makinesinden diyalize alınırlar. Bilimsel makalelerde gerçi bugünkü şartlarda aynı makineden de alınabilecekleri ve bulaşma olmayacağı savunuluyor. Ancak ayrı diyaliz ünitesinden alınması alışkanlığı devam ediyor. Normalde bugünkü şartlarda Hepatit C geçişi olmaması gerekir" dedi.
Hatalar
Prof. Dr. Akhan, dünyada iki büyük salgın incelendiğinde şu hataların tespit edildiğini kaydetti: "Ekipman ve malzemeler bir hastadan diğerine geçmeden önce dezenfekte edilmemiş, ilaç arabalarının hasta ilaçlarının hazırlanması ve dağıtılması aşamasında ortak kullanımı, hemodiyaliz makinelerinin üzerinde duran birden fazla doz içeren ilaçların ortak kullanımı, infekte materyel atılan kovaların içindeki astar kovanın rutin değiştirilmemesi, makine yüzeylerinin rutin temizlenmemesi ve dezenfekte edilmemesi, etrafa sıçrayan kanların hızlıca temizlenmemesi gibi hatalar tespit etmiş, çoklu fırsatların kronik infekte hastadan bulaşa olanak sağlaması ve hem temiz hem de kontamine eşyaların aynı arabayla taşınması" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Sıla Akhan, Türkiye’de de daha önce buna benzer salgınların olduğunu ifade ederek, "‘Kocaeli’ndeki salgında İl Sağlık Müdürlüğünün görevlendirdiği araştırma grubunun içinde yer almıştım. Gün boyu rutin işleyişi görmek için çalışanları işlerini yaparken gözlemledik. Çalışan o anda görevli bütün personel ile konuşuldu. Bütün personel tarandı. Pozitiflik saptanmadı. Su tanklarından 10’ar litrelik su örnekleri alındı. Örnekler Ankara Halk Sağlığı Laboratuvarı’nda 22 mikrometrelik filtrelerden geçirildi, filtratlar süspanse edildi. Ortamdan 100’den fazla örnek alındı. Hepsinde HCV RNA çalışıldı. Pozitiflik saptanmadı. Diyaliz merkezinin eski HCV infeksiyonu olan hastalarının hepsi genotip 1b iken, yeni vakaların hepsi genotip 1a olarak saptandı. O yüzden dışarıdan yeni viremik bir hastadan gelmiş ve rutin işleyişteki bazı ufak olabilecek hataların birleşip büyük bir probleme yol açmış olduğu kabul edildi" dedi.
Prof. Dr. Akhan, bu gibi salgınların yaşanmaması için yapılması gerekenleri şöyle özetledi: "İlk kabul edilen hastaların sadece anti-HCV ile taranmaması çünkü akut bir infeksiyon geçiriyorsa anti-HCV’nin pozitifleşmesi 12 haftayı bulmaktadır. Hastalarda herhangi bir semptom olmadan çoğunlukla geçirdikleri için özellikle bakılmazsa atlanması kaçınılmazdır. Bir üniteye yeni kabul edilen bir hastada akut infeksiyonu atlamamak için sadece ilk başlangıçta HCV RNA bakmak uygun olur. Ama rutin işleyişte ufak hatalar bile olmasına göz yummamak gerekir. Her zaman aynı temizlik şartları, kontamine alet ve atıkların özenle yok edilmesi, hemşirelerin doktorların ve personelin hastadan hastaya geçerken mutlaka el yıkamaya özen göstermesi gerekir. Bütün bunların düzgün işleyip işlemediğini de aynı özenle takip edilmesi gerekir."