Şehrin en önemli mimari eserlerinin ortasında bulunan Ulusal Galeri (Národní galerie v Praze) Avrupa’nın en önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. 19. yüzyıldan 21. yüzyıla dek uzanan koleksiyonun büyük bir kısmını oluşturan sanat eserleri, 1925’te inşa edilen görece modern sayılabilecek bir yapı olan Veletrzní Sarayı (Veletrzní Palác)’nda yer alıyordu.
Monet ve Picasso gibi sanatçıların tablolarının yanı sıra Çek sanatçıların eserlerine de yer verilen koleksiyonda, fotoğraf, moda, heykel ve karışık sanat uygulamaları da sergileniyor. Asya sanatı, antik çağdan kalan eserler koleksiyonun diğer dikkat çeken kısımlarını oluştururken, Barok koleksiyon Kinsky Sarayı (Palác Kinskych)’nda, orta çağ Avrupa eserleri ise Bohemya Aziz Agnes Manastırı’nda sergileniyordu.
Prag’ın yeni şehir merkezinin (Nové Město) en dikkat çeken noktası olan muhteşem Wenceslas Meydanı (Václavské náměstí), Ulusal Müze ve sayısız mimari hazineye ev sahipliği yapıyor. Bohemia’nın koruyucu azizinden ismini alan ve heykelinin yer aldığı Wenceslas Meydanı, 4. Karl’ın hüküm sürdüğü 14. yüzyılda at pazarı olarak inşa edilmiş. Caddenin br köşesinde Gotte enstitüsü de vardı.
At pazarı olarak inşa edildiği 14. yüzyıldan bu yana şehrin önemli kamusal alanlarından birisi olan meydan turistlerin de uğrak noktası. Günümüzde meydan protesto ve gösterilere sahne olurken, şehrin en iyi restoranlarını ve alışveriş mekânlarını da barındırıyor.
Vltava Nehri’nin kenarına konmuş gibi gözüken Prag Ulusal Tiyatrosu, performans sanatlarını sevenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer. Ülkenin en iyi opera, bale ve drama gösterilerine ev sahipliği yapan tiyatro binası, 1881’de Çek ulusal kimliğinin sembolü olarak ve Çek dilinin ve kültürünün gelişmesi için kurulmuş.
Ürünler çok iyi kalitede olmasa da Vltava Nehri üzerinde bulunan Karl Köprüsü boyunca alışverişin keyfi bambaşka. Sokak sanatçıları suluboya şehir manzaraları, ucuz mücevherler ve Franz Kafka görselli hediyelikler satıyorlar.
Dünyanın en iyi kristal ve cam ürünleri (Bohemya Kristalleri) de yine Prag’da satılıyor. Old Town meydanındaki mağazaların vitrinleri göz kamaştırıcı güzellikte eşyalar ile dolu. Ayrıca Prag’dan alınabileceklerden en güzeli Çek biraları. Prag’a özgü bir likör olan Becherovka da güzel bir hediye olabilir.
Prag’ın en eski pazarlarından Havel Pazarı’nda (Havelsky Trh) her tür sebze, meyve, hediyelik eşya, takılar ve oyuncaklar bulunuyor. Buradan hediyelik eşya aldık. Bubenske Nabrezi’de kurulan ve ağırlıklı olarak Asya yapımı elektronik eşyaların ve spor malzemelerin satıldığı Prag Pazarı’nda ise (Prazska Trznice) ikinci el eşyalar satılıyor.
Prag’da, insanların uğrak yerlerinden biri olan kalabalık bir alışveriş merkezinin girişine yerleştirilen Franz Kafka büstüdür Her biri bağımsız olarak hareket edebilen paslanmaz çelikten ve aynalı 42 katmandan oluşuyor. Çalışmaları sanat camiasında tartışmalara sebep olan Çek sanatçı David Cerny tarafından 2014 yılında inşa edilmiş. Heykel tam 45 ton ağırlığındaymış. Hayatı boyunca çeşitli zorluklar çeken ancak, yaşadığı olumsuzluklara hiçbir zaman boyun eğmeyen yazar, edebiyat dünyasına birbirinden önemli pek çok eser kazandırmış.. Milena’ya yazdığı mektuplar hâlâ dilden dile dolaşmakta. İşte bu heykel Kafka’nın ruhundaki kırılmaları başarılı şekilde aktarmaktadır. Çalışma, aynı zamanda yüzeyindeki aynalar ile alışveriş merkezinin kalabalığını da yansıtmakta ve buraya gelenlerle frans kafkayı bütünleştirmektedir. Heykel devamlı şeklini bozarak soldan sağa dönmektedir. Bir süre sonra heykel tamamlanmakta ve kafkanın büstü orijinal haliyle meydana çıkmaktadır. Tam bu sırada resim çekebildik.
Yerleştiğimiz apartmanın üst tarafına yürüdük Burada tüm hastaneler ve sağlık birimleri bir araya toplanmıştı Tıbbi tahlil laboratuvarları, film çekme merkezleri, acil sevişler ve hata neler buradaydı. Buraya hastaneler bölgesi deniyordu. Ambulans seslerinden biraz rahatsız olduk ama insan alışıyor. Hastaneler bölgesinin az üzerindeki katedralin bahçesinde biraz dinlendik. Yokuş aşağı inmeye başladık. Yolun köşesinde önünde heykel grupları olan bir tarihi binaya geldik Burası ulusal müzeydi. Müzeden yokuş aşağı giden çok geniş bulvar vardı ve bir kilometre kadar uzunluktaydı. Bulvarın iki tarafında oteller ve gazinolar vardı. Bulvarın sol ucunda Türk kebapçı dükkânı da vardı. Buradaki otellerden biri grand otel adındaydı Sarı renkli bu otelde çok filmler çekilmiş. Bulvarın alt tarafı kesişen iki geniş caddeye açılıyordu. Çok kalabalıktı. Caddenin bir tarafında caddenin iki tarafında kafeler ve turistik dükkânlar vardı. Caddede büyük sarı boğa yılanlarını omuzlarında gezdiren adamlar vardı. Turistlerden korkmayanlar resim çektiriyorlardı Caddede büyük panda elbisesi giyen panda adamlar vardı. Bunlarda resim çektirmeye çalışıyorlardı. Bu caddenin aksi yönünde caddenin ortasına büyük platformlar kurulmuştu. Burada Çek basket takımlarının turnuvası vardı. Basket sahasının kenarına kurulan tribünlerde seyirciler vardı. Tuttukları takım sahaya çıkınca ve sayı alınca hemen bağırmaya başlıyorlardı Basket platformunun yan tarafında iki direk arasına konan demir bir çubukta iç dakika sallanıp durabilene beş dolar veriyorlardı. Ama kimsenin kolu dayanmıyor ve hemen düşüyorlardı. Düşünce beş doları direk sahibi alıyordu.
Kentsel tarihi alanlar, genel olarak müzeler, kiliseler, parklar ve meydanlardan oluşuyor. Avrupa başkentleri arasında 14 ve 18. yüzyıla ait binaların en iyi korunduğu başkent olan Prag’da, merkezin büyük çoğunluğu Dünya Mirası olarak koruma altında. Prag tarih, sanat ve romantizmi birleştirmesiyle âşıkların tatil mekânı olarak da ünlenmiş bir şehirdi.
Gezimizin sonuna geldik Sabahleyin saat dokuzda biz havaalanına götürecek taksi geldi. Havaalanına gitmek için yola çıktık. Şehrin merkezinden çıkınca evler villalar halindeydi.
SON