Ülkeleri ve Devletleri yıkan neden, genellikle “ Politikasızlık Politikası “ olmaktadır.
Türkiye’ de, politikasızlık Politikası, sadece Tarımsal Alanda değil, siyasette, sanayide, ekonomide, ticarette, eğitimde, hukukta, emniyet ve asayişte, sınır güvenliğinde, askeri alanda, çalışma sosyal güvenlikte, kısaca her alanda kendisini hissettirmektedir.
Hükümetlerden hiç birisi, hiçbir alanda, kararlı, tutarlı, sürekli ve sağlam bir politika belirleyememiş ve uygulayamamıştır.
Bir ülkenin geleceğinin belirlenmesinde en önemli etkiye sahip kurum, tartışmasız ve şüphesiz, eğitim kurumlarıdır.
Eğitim ve Savunma Kurumlarımızın adının önünde “ Milli “ sözcüğü vardır. Ancak, her iki kurum da “ milli “ diyebilmemiz için, gerçekten “ milli “ olmaları gerekir.
Bir ülke, savunma için gereksinim duyduğu araç-gereç ve silah-mühimmatı tamamen kendi milli olanakları ile üretebiliyorsa, milli olabilir.
Ülkenin geleceği demek olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz okullarımız özelleştirilemez. Paraya ve maddi olanaklara sahip olanların kimler olduklarını ve okullarında neleri ne kadar, nasıl öğreteceklerinden pek emin olamayız. Türk Tarihini de yeteri ve gerektiği kadar öğretip öğretmeyeceklerinden de emin olamayız.
TARIM VE HAYVANCILIKTA POLİTİKASIZLIK POLİTİKASI
Ülkemiz, üç yanı denizlerle çevrili, üstelik de bir iç denizi olan; aynı gün dört mevsimin yaşandığı, yüzölçümünün yaklaşık % 40’nın tarıma uygun olduğu bir ülkedir. Üstelik bazı çok ender tropik bitkilerin dışında, her türden bitkinin yetişebildiği bir iklime de sahiptir. Daha önce ülkemizde bilinmeyen ve tanınmayan kivi, mango, avokado gibi tropikal ya da alt tropikal meyvelerin de ülkemizde yetiştirildiğini görüyoruz.
Ancak, ülkemiz gerek arazi yapısı gerekse iklim koşulları bakımından, her türlü bitkisel ürünü yetiştirmeye ve her cins ve ırktan hayvancılık yapmaya elverişli olmasına rağmen, Tarım Bakanlığının uyguladığı “ Politikasızlık Politikası “ nedeniyle, tarımsal ve hayvansal üretimde istenen ve hedeflenen sonuçlara ulaşabilmemiz ve yeterli ürünü alabilmemiz mümkün olamamaktadır.
Tarım Bakanlığı, ülke genelinde her türlü bitkisel ve hayvansal gıda üretiminden sorumlu olduğu halde, ne yazık ki, bu görevini gerektiği gibi yapamamaktadır.
Tarım Bakanlığının, ülkenin gereksinim duyduğu, deniz ve su ürünleri dahil, her türlü gıda madde- sinin üretim, hasat ve tüketiciye ulaştırılmasında öncü rol oynaması gerekir.
Arazi ve iklim koşullarına, pazarın ve tüketicinin arz - talep denge durumuna uygun olarak, yıllık üre- tim politikaları belirlemeli, hangi yörede, hangi üreticilerin ne miktarlarda ne tür bir üretim yapması gerektiğini tespit etmelidir.
Bir yıl soğanın ya da patatesin iyi bir fiyattan satıldığını gören üreticiler, o yıl da aynı ürünleri yetiştirince, o ürüne doymuş olan piyasada umduğunu bulamayan ve emeğinin karşılığını alamayan üreticiler, ürünlerini çöpe atmak zorunda kalarak zarar etmekte ve ertesi yıl da hiçbir üretici o ürünleri yetiştirmemekte ve bu defa da piyasada o ürünün darlığı yaşanmakta ve tüketici, pahalı fiyattan tüketmek zorunda kalmaktadır.
Tarım Bakanlığı, yörenin arazi ve iklim koşullarına, üreticilerin olanak ve yeteneklerine göre üretim planlaması yapmakla yetinmemeli, o ürüne gereksinim duyulan pazarlara zamanında ve soğuk hava depolu araçlarla taşınmasını ve ulaştırılmasını da sağlamak zorundadır.
Hasat edilen ürünün, pazarlara ulaştırılıncaya kadar bozulmadan ve fire vermeden saklanabilmesi için soğuk hava depoları kurmalıdır.
Tarıma dayalı sanayi ürünlerinin üretim yerinde işlenmesini sağlayacak sanayi tesisleri ve fabrikalar, atölyeler kurulmalıdır.
Üretim planlaması ile beraber, üreticilerin kooperatifleşmesi sağlanmalıdır. Üretim kooperatifleri, üreticinin, ürettiği ürünü pazarlamakla zaman kaybetmesinin önüne geçerek, daha fazla üretmesine olanak tanıyacaktır.
Tarımsal Üretim Kooperatiflerinin kurulması ve yaygınlaştırılması, çok amaçlı ve çok yönlü yararlar sağlayacaktır. Saman ithalatı dahil, ülkemizde yetişebilen, ancak girdi maliyetlerinin yüksekliği başta olmak üzere, çok çeşitli nedenlerden dolayı yetiştirilemeyen ürünlerin yetiştirilmesini sağlayacak ve ithalatı önleyecektir.
Kooperatif üretim ve satış yerlerinde üreticilerin ve onların çocuklarının çalışmasına da imkan tanınmış olacaktır.
Yazımı kaldığım yerden sürdüreceğim. Saygılarımla. Esen kalınız.