Finlandiya’dan sonra İsveç’in de NATO’ya giriş süreci, Macaristan’ın imzasıyla tamamlandı.
Toplamda aranan 45 teröristin, Türkiye’ye iadesi ve bize uyguladıkları silah ambargolarının kaldırılması için Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girişine bir süre ayak sürüdük ama taleplerimizin hiçbiri yerine getirilmeden ve hatta Kur’an’ı yaka yaka ortaklığın gereği denilerek TBMM tarafından onay verildi.
Bize uzatılan havuç, F 35’lerin yolu uzun(S-400) ama F-16 taleplerinizi çözeceğiz dediler.
Beyaz Saray, Kongre, Dışişleri, tebligat süreçleri ve uçakların üretim bandına alınması, üretilmesi ve Bandırma’ya getirilmesi…
En erken 2025 kiraz zamanı!
Suriye ve Irak hava sahasında kullanılmama şartı var mı bilmiyoruz.
Göreceğiz.
Biz kimiz?
NATO’dan müttefik.
Böylesine karmaşık bir süreç, Letonya’ya uygulanmış mı?
NATO ile Rusya savaşa girerse eğer bizim de savaşmamız istendiğinde, pilotlarınızı bize göndermeniz yeterli mi diyecekler…
Elbette ki devlet aklı bunu sormuştur, sormuş olmalıdır.
Peki, ne cevap aldığınızı bu aziz millet bilmesin mi?
Ütülmeye rağmen imzamızı attık ve NATO’daki üye sayısı 32’ye ulaşmış oldu.
Japonya, G.Kore, Avustralya, Yeni Zelanda, Tayvan ve kısmen de Filipinler, Asya- Pasifik’teki NATO'yu temsil ederken Ortadoğu’daki petrol üreten ülkeler ve onların muhafızlığını yapan İsrail’in de NATO dışında olduğu söylenemez.
Petrol ve enerji kaynaklarıyla, sanayisiyle ve yarattıkları çok büyük ekonomileriyle kurdukları vahşi sistemi, ellerindeki güçlü silahlarla korumak ve devam ettirmek istiyorlar.
Fransa Devlet Başkanı Makron, Afrika’daki kolonileri Nijer ve Mali’den kovulmanın (Rusya destekli) yarattığı eziklik ile ABD ve İngiltere’yi arkasına alıp Avrupa’nın liderliğine soyunmak istercesine Ukrayna’ya asker göndereceklerini açıkladılar.
Rusya’ya meydan okuma anlamına gelen bu karara, Rusya’nın nasıl bir tepki vereceğini bekleyip göreceğiz.
Dün tiyatroda yapılan katliam ile Rusya’yı tahrik ederek Rusya’nın açılmasını bekliyorlar.
Rusya, bunun fazlasını yapmak için gerekçeyi ele geçirdi ama ‘Yakın Çevrede’ de yeni gelişmeler yaşanıyor.
Rusya’yı, Ukrayna’da güç kaybına uğratmaya çalışırlarken Kafkasya’da da Ermenistan üzerinden bir meşguliyet yaratma hesaplarının olduğunu, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin, Tayvan sonrası Ermenistan’a yapmış olduğu ziyaret ve sonrasında yapılan askeri tatbikat adı altındaki yığınakları biliyoruz.
Rus askerlerinin, tam 104 yıl sonra Ermenistan’dan çıkması istendi.
Gürcistan, Osetya meselesi nedeniyle Rusya’ya mesafeli ama Rusya’nın olası bir Ermenistan müdahalesi, onları zora sokacaktır.
Saakasvilinin, 2008’de Osetya’yı Ruslara kaptırdığı zaman beklediği NATO desteği, “Atatürk’ün, Boğazların anahtarlarını yanında götürmüş olması” nedeniyle gerçekleştirilememişti.
Amerikalılar, kullandıkları aparatlarla bunun intikamını, Silivri Zindan savaşlarıyla ve vahşice almıştı.
Rusya sendelediğinde, müzakere filan olmadan, bu iki ülkeyi ittifaka alacağız değil, aldık diyeceklerdir.
Yukarıda bunlar olurken Türkiye ile birlikte Rusya’yı da Güneyimizde meşgul etme arayışları sürüyor.
İdlip’e dikkat diyorum!
Barzani, an itibariyle Türkiye ile birlikte hareket eder görüntüsü verirken Süleymaniye’nin haylaz çocukları Talabani kardeşler, Amerika, İsrail ve İngiltere’deki askeri ve istihbarat eğitimlerini tamamladıktan sonra ilişkileri, babalarının çok daha ilerisine taşımayı başardılar ve Fırat’ın Doğusundaki yapının en büyük destekçisi oldular.
İran ile olan geleneksel ilişkilerini İsrail, Amerika ve biz de biliyoruz.
Dünün Land Cruizer tüccarları, devletçilik oynar hale gelmişler.
Ayar vermek için üç bakanımız gitti ama hiç oralı değiller.
Neye göre?
Arkalarındaki güce bakarsan, anlarsın!
Nedenini, geriye doğru olmak üzere hep birlikte sorgulamalıyız.
Bu neyin habercisi, neyin hesaplaşması veya neyin intikamı olduğunun analizini yapamazsak eğer geleceğimizi kurtaramayız.
Türkiye üzerine kurgulanan yeni plan, bozulan ekonominin yaratacağı kaos sonucu, terör ve terörizmle halkı yıldırarak ülkeyi teslim almak mı? Arkasından Kürt Kalkışması ve onun arkasından da Dedeağaç’taki tanklar ve Akdeniz’deki gemiler, Gürcistan ve Ermenistan’a yaptıkları yığınaklarla Anadolu’nun işgali mi?
Hepsini yaşayarak göreceğiz
NATO’dan müttefikimiz ABD, erkekçe ve mertçe ben buradayım diyor.
ABD’yi hala müttefik görenler ve gelecekte de görme eğilimi ve hatta inancı içinde olanlara sesleniyorum.
Aşağıdaki resim, sizler için de bir şeyler ifade etmiyorsa eğer söyleyecek sözümüz yoktur.
ABD, PKK terör örgütünün Suriye kolu olan YPG'ye yardımlarını sürdürüyor. YPG'nin sözde elit birliği olarak lanse edilen Rojava Anti terör Timi'nin mezuniyet törenine, resimde gördüğünüz ABD Özel Kuvvetler Komutanı Jeff Dennis de katılmıştı.
NATO’da müttefikimiz ABD’nin yetiştirdiği bu adamları, kime karşı kullanacağını görmemeyi ne zamana kadar sürdüreceğiz.
Rojava Anti Terör Timi denilen yapıdaki eğitimleri Suriye'de bulunan ABD Özel Kuvvetleri veriyor. Bomba imha, bomba yapımı, meskûn mahal operasyonları başta olmak üzere birçok eğitim programı uygulanıyor.
Bu eğitimlerden geçen PKK/YPG'li teröristler bu öğrendikleri metotları nerede uygulayacaklar.
PKK/YPG’nin helikopterleri bile olduğunu, geçen yıl Dohuk’ta yaşanan iki helikopter kazası ile öğrenmiştik.
“PKK/YPG'li teröristleri taşıyan iki helikopter 15 Mart 2023 gecesi Irak'ın kuzeyindeki Dohuk şehri civarında düşmüştü. Fransız AS350 Cougar tipi iki helikopteri önce sahiplenen kimse olmazken kazadan iki gün sonra, terör örgütü PKK/YPG'nin paravan yapılanması SDG, Irak'ta düşen helikopterin birinde 9 sözde terörle mücadele birimi üyesinin öldüğünü” açıklamıştı.
Suriye'de görevli biri kadın üç ABD askeri, geçen yıl Kuzey Irak’ta yaşanan iki helikopter kazasında ölen PKK/YPG'li teröristler için düzenlenen Kamışlı’daki sözde anma etkinliğine çelenkle katıldılar (23 Mart 2024)
ABD’nin, 2024 savunma bütçesinden Suriye’deki PKK/YPG’ye ayrılan pay 156 milyon dolar, Irak’taki PKK için 80 milyon dolar, Türkiye içindeki PKK’nın mücadelesi için 130 milyon dolar ayrıldığı kayıtlara geçmiştir.
Ayrılan bu bütçenin gerekçesinin ne olduğuna da bakalım mı?
İŞİD ile mücadele için demişler.
Allahtan korkun, Fırat’ın doğusunda İŞİD mi kaldı?
Stratfor, CIA ve bütün SETA’lar ortak bir açıklama yaparak Kürtlere, “direnin, mücadeleden vazgeçmeyin, Türkler uzun süre savaşamazlar” bile dediler.
O halde, NATO’nun yeni müttefiki PKK/YPG’dir deyin ve Türkiye’ye vermekten imtina ettiğiniz F 16’ları onlara verin de bitsin bu iş;
Biz sizi, F-16’lar olmadan da beslemelerinizle birlikte Fırat’ın sularına gömmez isek Türk Milleti değiliz.
Destek verirken bizi de aşağılıyorlar iyi mi?
Kore’de, Somali’de, Bosna’da kahraman Türk askeriydik…
Afganistan’da sahaya çıkmaya korktuğunuzu hatırlıyor musunuz?
Güvenli bulduğunuz için Türk Bayraklı araçlarla yolda ilerlerken Atatürk’ün itibarından istifade ettiğinizi de hatırlayın!
Sonuç
Türkiye’nin, neden ABD hedefi olduğunu iyi ve çok hızlı okuması gerekiyor.
“Zamanın ruhu” kavramı ile kaybedilecek zamanın telafisi de olmayacaktır!