Bütün ülke 31 Mart yerel seçimleri telaş ve heyecanını yaşadı. Günlerdir yoğun seçim kampanyalarına tanık olduk. Yerel ve ulusal basında, televizyon kanallarında yazanı, çizeni, program yapımcısı ve konuşmacıların gündemi yerel seçimlerdi.
Şehrin bütün ana arterlerindeki bilbordlar ve televizyon ekranlarındaki aday tanıtım spotları daha pek çok materyal el afiş ilanları afişler, pankartlar gırla gidiyordu. Bir de bangır bangır yüksek sesle bağıran müzik yayını yapan giydirilmiş araçlardan vatandaş, bu seçim sürecinde iyice yorulmuştu.
İçi dışı bol tatlı vaadler ve propaganda ile dolmuştu. Taraflardan hiç yoğurdum ekşi diyen yoktu.
Neyse lafı uzatmaya gerek yok.
31 Mart yerel seçimlerinde halk, sandıkta gereken uyarıyı yaptı. Günlerdir televizyon ekranlarında ahkâm kesen kadrolu ekran cazgırları, kamuoyu anketçileri bir daha duvara tosladı.
Maskeler bir daha düştü.
Şimdi, herkes, "ben nerede yanlış yaptım" özeleştirisini yapmak mecburiyetinde.
Seçim sonuçları 1 Nisan şakası falan değil...!
Açılan sandık sonuçları, rakamlar gerçek.
Üç başlı, yamalı bohça gibi zayıflamış görünen CHP, AK Parti’ye karşı, hatta Cumhur ittifakına karşı adeta zafer kazandı.
Mangalda kül bırakmayan, bol kese vaadlerle atıp tutan, halkın sesine kulak tıkayan büyük, büyük anlı şanlı adaylara şimdi ne oldu..?
İşte sandık, halkın iradesi nelere kadirmiş dedirtti.
AK Parti G, Antep eski milletvekili gazeteci yazar Şamil Tayyar; "Bu bir dip dalga değil, siyasi afettir” diyor. 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde ağır darbe alan Anavatan Partisi iktidarı döneminin Başbakanı 8.Cumhurbaskani rahmetli Turgut Özal’ın " kantarın topu fena kaçmış...' dediğini çok iyi hatırlıyorum.
O seçimlerde kimler seçim kaybetmedi ki.
İstanbul' un efsane başkanı Bedreddin Dalan, İzmir' de Burhan Özfatura. Ankara'da eski devlet bakanlarından rahmetli Mehmet Altınsoy, Aydın belediye başkanı rahmetli Nevzat Biçer kaybetmişti.
Daha pek çok il ve ilçe belediyelerinden kayıpla Anavatan iktidarı çok büyük siyasi yara almıştı..
Yılların iktidar yorgunluğu ve yıpranmışlığı içinde Sn. Turgut Özal' in Cumhurbaşkanı olması surecinden sonra parti içi çekişmeler, değişik kanatların hesaplaşmaları neticesinde parti eridi gitti.
Atalarımız; " Herkes, yaptığının ya da körlüğünün bedelini öder" demiş. Yani," Ne verirsen elinle, o gelir seninle."
O zaman “bu seçim sonuçlarına nasıl geldik” sorusuna cevap olacak bazı özeleştirileri yapmanın zamanı çoktan geldi hatta geçmek üzere de diyebiliriz. Haddinden fazla gerilen ip, sonunda kopar...!
Ve bu seçimde İmamoğlu, sadece İstanbul'u kazanmadı. 2028 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için önemli bir avantaj elde etti. Büyük şehirlerin çoğunu kaybeden iktidar, en büyük darbeyi İstanbul’dan yedi.
Bu duruma nasıl gelindi?
2022’den beri hizmet veren AK Parti hizmet felsefesi ve ana temel ilkelerine bir bakmak lazım.
Yola çıkarken 3 Y ilkesi vardı. Yani yasaklar, yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleye ne oldu? Kimsesizlerin kimsesi, mazlum ve mağdurun hamisi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yıllar içinde etrafını saran dalkavuklar yüzünden toplumun en alt tabakasındaki emekli ve dar gelirliyi göremez, sesini duyamaz oldu. Tabanın sesini yukarıya iletecek kadrolar, kendi varlık sebebini yağ çekmek ve dalkavukluk yapmak üzere davranınca taban ile tavan arasındaki iletişim bağları koptu.
Eski Tarım Bakanı Ahmet Şerif Fakibaba Aydın’a gelmişti. Ben de kendimce karınca misali Aydın’daki süt üreticileri ve diğer tarımsal üretim yapan çiftçi vatandaşlarımızın sorunlarını içeren bir yazı yazmıştım. Aydın’ın tarım hayvancılık sorunlarını çok iyi bilen eski Aydın Ziraat Odası Başkanı ve Aydın Milletvekili Rıza Posacı'ya, tabandaki üreticilerin dertlerini Cumhurbaşkanına iletmiyor musunuz diye sorduğumda, bana "Bu hafta sonu Külliyede Cumhurbaşkanına bu konuları ilettik” dedi.
Tabi aradan çok uzun zaman geçti...
Temel işletme girdilerin, maliyetin yüksek olması yüzünden portakal bahçelerinden ağaçlar köklendi. İnekler kesime gitti.
Gömlek değiştirir gibi ekonomi heyetindeki çok şık değişiklikler.. Her gelenin farklı ekonomik uygulamaları.. Dünyadaki savaş, salgın hastalık, göç, Suriyeliler olayı, deprem vb.. sorunlarla oluşan istikrarsızlık sonucu azan enflasyon da eklenince yoksulluk ve fukaralık yüzünden aileler, emekliler ve pek çok dar gelirliler insanca yaşamları için temel ihtiyaç maddeleri sıkıntısı yaşadılar. Temel ihtiyaç maddelerindeki faiş fiyat artışı da vatandaş için çekilmez olmuştu. Geçim şartları çekilmez olmuştu.
Tam 22 senedir her seçimde vatandaş gümbür gümbür AK Parti iktidarına oy veriyor ve bu emaneti ehline verdim umudu inancı ile hizmet bekliyordu.Verilen vaad ve sözlerin yerine getirilmesini istiyordu.
Şair, yazar, eğitimci Celal Gök hocanın; Yitik Umutlar şiirinde; "Ne güzel hayallerimiz vardı. / İki adım ötemizde. / Bize biz kadar yakın.!" dediği gibi.
Ama olmadı hayaller, bir türlü gerçekleşmedi. Ve geldi çattı 31 Mart 2024 yerel seçimleri.
Halkın 5 yılda eline geçen tek fırsat, yetki buydu. Yani vereceği oyuydu.
Büyüklerimizden birinin, "Siyasetçiyi terbiye ederse, ancak halk terbiye eder." sözü kulağımdan hiç çıkmıyor. Herkesin çok önemli dersler çıkaracağına inandığım bu yazımı, Aliye İzzet Begoviç’in şu tarihi sözünü not düşmek istiyorum:
"Değişim istiyorsanız ilk önce kendinizden başlayınız. İslam en iyisidir, bu doğru ama biz (Müslümanlar) en iyisi değiliz. Kur’an bize ‘Hayır için, iyilik için yarışın’ demedi mi?”
1997'de Tahran'da düzenlenen İslâm Konferansı Örgütü zirvesinde yaptığı konuşmada; "Çok acı konuşacağım için beni bağışlayın. Güzel yalanlar bize yardımcı olmuyor ama, acı gerçekler belki iyileştirici olabilir” diyor.
Kalın sağlıcakla.