Değerli okurlar 1975 yılında Antalya Side Müzesinden Söke Balat Köyü yakınında bulunan ve dünya ilim alemince çok iyi tanınan ve ayrıca filozoflar şehri olarak da bilinen Milet Müzesine atandım.(O zaman Balat köyü idari yönden Söke ilçesine bağlıydı henüz Didim ilçe olmamıştı)
Tabi Side gibi bir müzeden gelip mahrumiyet bölgesi olan aynı zamanda suyu ve elektriği olmayan ve en yakın köy olan Balat Köyüne iki kilometre mesafede açılan bir müze.
Ama mesleğini seven her arkeolog gibi ben de Miletos Antik kentini, Priene antik kenti ile Didim Apollonia mabedine hayrandım. Bu yerlere yaptığım ziyaretlerde oturur saatlerce seyretmeye doyamazdım.
Didim’den gelip Söke istikametine giden karayolunun hemen solunda bulunan Lade adasından yol yapımı için toprak aldıklarını gördüm. Yanıma bekçileri de alarak toprak alan kamyoncuların yanına vardım.” Kamyon şoförlerine toprak aldığınız bu tepe tarihte en önemli deniz savaşlarının olduğu Lade adası buradan toprak alamazsınız. Bir tarihi yok edemezsiniz” diye uzunca anlattım. Sonunda Söke Kaymakamına telefon ederek bu tahribatın derhal önlenmesini ve durdurulmasını istedim.
Sayın Kaymakamın emirleri doğrultusunda Lade adasının bir kısmını kurtardık.
Sonra Lade Adasının üzerine tanıtıcı bürük levha dikerek üzerine “burada antik dönemin en önemli savaşlarından birisi olan Lade deniz savaşının olduğunu” yazdık.
Şimdilerde Didim’den Akköy ve Balat köyünden Söke istikametine giderken Balat Köyü ile Batmaz köyü arasında ufak bir tepecik görürseniz orası etrafında çok önemli deniz savaşlarının olduğu tarihi Lade adasıdır.
Lade Deniz Muharebesi, İyon ayaklanması döneminde M.Ö. 494 yılında gerçekleşmiştir. Muharebe Pers Donanmasının İyon kenti ittifakına karşı kesin zaferiyle sonuçlanmıştır ve İyon ayaklanmasını tamamıyla sonlandırmıştır.
Tarih M.Ö 494 ve İyon Ayaklanması altıncı yılını bulmuştu. Yeniden kurulan Pers birlikleri artık daha güçlü ve daha kapsamlı bir kara ordusu ile Milet kenti kapılarına dayanmışlardı. Kentin denizden kontrolü ise Pers hâkimiyetine boyun eğen Kıbrıs, Mısır, Kilikya ve Fenike donanmalarından kurulu bir birlik tarafından sağlanıyordu. Pers komutanlarının bu kuşatma ile tek amacı vardı. Milet’in düşmesi demek İyon Ayaklanmasının can damarını kesmek ve isyanı boğmak demekti. Bu sefer yeteneksiz kelimesi belki ağır olacaktır fakat savaş tecrübesi bulunmayan komutanların bu birlikleri komuta etmesi düşünülemezdi. Bu kapsamlı seferin başına I. Darius tarafından Grekleri çok iyi tanıyan Datis komutasına verildi. Bu seferin ayak sesleri duyulmaya başlandığında Milet çoktan diğer İyon kentlerinden ve müttefiklerinden yardım çağrısında bulunmuştu. Herkes biliyordu Milet’in düşmesinin Grek halkının ve kentlerinin sonu olacağını. Miletli komutanlar Panionion’da yaptıkları görüşmede bir kara ordusu ile savaşmak yerine bütün güçlerin surların gerisinde savaşarak kenti savunmasının daha mantıklı olacağını düşündüler. Kentin denizden savunulması amacıyla ise toplanabilen tüm savaş gemileri, Milet açıklarında Lade Adası’nda savaş düzeni alacaklardı. Lade Adası, Milet’in denizden savunulması için İyon kentleri ve Midilli’nin yardımıyla toplana tahmine 353 savaş gemisinden oluşan bir donanma tarafından korunmaktaydı.
Tam bu noktada Herodot’un anlatımına göre Pers komutanlar, kentlerinden kovulan tiranları kentlerine dönerek vatandaşları isyandan vazgeçirmek için elçi olarak görevlendirilmişlerdi. Ayrıca bu tiranların hayatları kentlerdeki halkın bu tiranları dinlemelerine ve isyandan savunmalarına bağlıydı. Pers komutanların bu tarihi manevrası aslında olası bir deniz savaşında İyon donanmasına karşı alacakları olası bir yenilgiye gerek kalmadan kentleri ele geçirmekti. Fakat umulan olmadı ve tiranlar bir gözdağı olarak görüldü ve kentlerden tekrar kovuldular. “Tarih tekerrürden ibarettir” sözü tiranlar için söylenmiş olsa gerek. Bu arada İyonların savaş meclisinde harekâtın komutanı olarak Phokaialar Diosios getirilmişti. Fakat birkaç gün sonra donanmadaki talimler azalmaya başladı ve laçkalık baş gösterdi. Donanmanın alacağı hezimeti öngörüp kendi kentlerinin de savunmasız kalacağını anlayan Sisamlı komutanlar İyon donanması ve Milet’in savunmasından vazgeçmişlerdi. İşte bu dönemde savaş başlamadan İyon birlikleri kan kaybetmeye başladılar.
Bu durumun yaşanmasından birkaç gün sonra Pers güçleri ve İyon güçleri karşı karşıya gelmiş ve savaş başlamıştı. Savaş başlar başlamaz Sisamlılar Perslerle anlaştıkları gibi İyon kuvvetlerine ihanet etmişlerdi. Bu durumu gözleyen ve geri çekilmenin nedenini anlayan Midilli donanma güçleri de geri çekilerek kendilerini ülkelerine zor attılar. Müttefiklerin dağılmasıyla birlikte emrinde kalan 100 savaş gemisi ile büyük Pers donanmasına direnen Sakız Adası filosu da daha fazla dayanamayarak yenik düştü ve İyon Ayaklanması deniz güçleri mağlup oldu. Bu muharebeyle birlikte İyon ayaklanması da resmen sonlandı.
Değerli okurlar bu savaşı Milet halkı tiyatronun tepesine çıkarak akşama kadar savaş gemilerinin hareketlerini ve savaşı izlemişler. Akşamüzeri İyon donanmasını yenen Pers donanması limandan Milet şehrine girerler. Persler Milet Şehrinde büyük kıyım ve tahribat yapıyorlar. Halkın büyük bir kısmını da Mezopotamya’ya sürgün ediyorlar.
Savaştan önce Miletli ve diğer komutanlar Kuşadası Güzel çamlık beldesinde bulunan Panionion şehrinde toplanıp savaşa karar veriyorlar. O tarihlerde İyon şehir devletlerinin toplanıp siyasi ve ekonomik karar verildiği çok önemli bir merkez. Yani antik dönemin Bürükseli imiş.
Kuşadası Belediye Meclisi de ilk toplantısını Panionion antik kentinde yaptı. Bu çok önemli bir karar.
Değerli okurlar kısaca Panionion Antik kentinden de bahsetmek istiyorum.
Panionion (veya Latince söylenişiyle Panionium), Aydın ili sınırları içinde, Dilek yarımadasında bulunan Samsun dağının (eski adıyla Mykale) denize bakan kuzey yamacında bulunan ve M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlandığı bilinen, Poseidon Helikonsa adanmış bir İyon tapınağıdır. Tarihi önemi, Pers İmparatorluğu'nun Lidya Krallığını yıkması ve Anadolu’yu tamamıyla işgalinden sonra 12 İyon kenti arasında direnişi örgütlemek amacıyla oluşturulan siyasi ittifakın toplanma yeri ve bu ittifaka ismini veren (Panionion birliği) sit olmasından ileri gelmektedir. Dini ve siyasi içeriği yanısıra düzenli bir festival şeklini de alan Panionion toplantıları, Panionia festivali, bu festival çerçevesinde düzenlenen oyunlar panegyrikos adı altında anılmaktaydı.
Tapınak İyonya kentlerinden olan ve Samsun dağının iç bölgeye bakan yamacından 5 km. mesafede bulunan Priene kentinin denetimindeydi. Yönetimi ve burada toplanıldığında başkanlık Priene kenti temsilcilerince sağlanmaktaydı.
Pers idaresi altında Panonion'daki dini faaliyetlerin sekteye uğradığı bilinmektedir. M.Ö. 5. yüzyılın sonlarında yazan Thusidides İyonyalıların bu dönemde festivallerini Efes'te düzenlediklerini belirtmekte, Diodorus da bölgedeki sürekli çatışma ortamı nedeniyle Panionion festivalinin Efes'e taşındığı bilgisini doğrulamaktadır. Büyük İskender zamanında oyunlar ve festival yeniden Panionion'a dönmüş ve önemi de giderek azalsa da varlıklarını Roma İmparatorluğu dönemine kadar sürdürmüşlerdir. Daha sonra önemini yavaş yavaş kaybetmiştir.
Lütfen bu eserlere ve antik kentlerimize sahip çıkalım ve gezip görelim.