Bilmiyorum, bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum. Bana ileri geri sorular sormayın, gerçekten hiçbir şey bilmiyorum. Ne gün nerede olacağım, ne yapacağımı bilmiyorum. Ne gün nereye gideceğimi de bilmiyorum. Gelecekle ilgili öyle pek keskin amaç ve hedefleri olan bir planımda yok. Yarınla ilgili, yarın neler yapacaklarımla ilgili, günlük hayatımla ilgili birkaç zaruri rutin ihtiyaçlarımı gidermenin dışında hiçbir şey planımda yok. Onun için nereye gideceğimi, ne yapacağımı, kimlerle görüşeceğimi, kimlerle tanışacağımı bilmiyorum.
İşte 12 Ocak 2017 gecesi öncesi telefonuma gelen bir mesaj, whatsapp'a gelen bir davet, bilgisayarıma gelen bir mail her şeyi değiştirdi. Bana bir zaman, bir yer, bir adres, bir amaç, bir hedef için hareket etmemi ve beni davet eden Denizli PAÜ’nün o güzel adamları, bilim insanlarının davetine zevkle, keyifle katılmaya, paylaşmaya ve davete icabet etmeye yöneltti. Ve Aydın olarak, bütün ulu çınarlar toplandık, yüz yirmi km. öteden koşa koşa, sevine sevine Denizli PAÜ’ye koşup geldik. Malum ‘’davete icabet sünnettir.’’ Demişler. Ve bizleri davet edenler de hem gönül insanı hem bilim insanı. Bu meclise, bu davete hiç gelinmez mi? Hiç bu sofraya oturulmaz mı? Hiç bu mecliste sohbet edilmez mi? Bu kadar güzel insan, bu kadar bilim insanı, bu kadar ağırtop kurmaylarla hiç sohbet, muhabbet olmaz mı? Ve neredeyse kuş sütü eksik, ama gönüllerindeki bizlere olan sevgi, muhabbet ve zenginliği hiçbir para biriminin tartamayacağı o muhteşem gönül zenginliği, samimiyet ve muhabbet… Hele Ferhat Ağırman hocam için kıssadan hisse, kulağa küpe anlattıkları… Örnek insan, dünyalar güzeli insan, sevgi, barış ve muhabbet insanı yüce Peygamberimizin adını vurguladığı mesaj yüklü anlamlı anlatımları…
Sohbetin girizgâhı açısından, meclise giriş kapısı açısından çok muhteşemdi. Çok tabii, ancak âşıkların, dertlilerin derdi olan ancak âşıkların yalvarışı, yakarışı, özlemi, sevgi ve muhabbeti olan biz fakirler de bu vatanın âşıkları, bu ay yıldızlı bayrağın âşıkları, bu güzel necip millete hizmet etme âşıkları, ellerimizden ne gelirse, garip bülbül misali hep yıllarca asırlarca öte gelmişiz. Vatan diye, bayrak diye, millet diye… Ecdadımız İlahi Kelimetullah uğruna üç kıtada yüce Rabbimin ismini kâinatta tebliğ etmek uğruna barış için, adalet için, ilim, irfan ve ahlak ve medeniyet için, hep asırlarca bu ıstırap bu çileli aşkla, hep ötmüş bülbül. Balkanlarda ötmüş, Kafkaslarda ötmüş, Afrika’da, Arabistan çöllerinde, Mekke’de, Yemen’de, Bağdat’ta, Şam’da, Musul’da, Kerkük’te, üç kıtada hep ötmüş, uçmuş, at koşturmuş. Çanakkale’de yüz binler vermiş, Sarıkamış’ta altmış binler vermiş, Kurtuluş savaşında, Sakarya’da Dumlupınar’da Ege’de Büyük Menderes havzasında on binler vermiş. Şuan yüzyıl sonra yirmi birinci yüzyıl başlarında büyük milletin çocukları, yiğitleri, evlatları her gün üçer beşer fidanlarını toprağa veriyor. Tıpkı… Dedesi gibi. Selam olsun ecdadımıza. Selam olsun. Ecdadımıza rahmet olsun. O güzel Atamıza. Ey bugünleri düşünen ve bizlerin yaşaması için toprağa düşen kahraman ecdadın ve bizler için, bizim yaşamamız için ve torunlarımızın geleceği için her gün toprağa düşen Suriye’de, Cerablus’ta, El Bab’ta, Halep’te, Türkiye’de, Irak’ta, Musul’da, vatanı uğruna bayrağımız ve namusumuz uğruna toprağa düşen yiğitlerimiz sizlere de kucak dolusu selam olsun. Allah’ın rahmeti hepimizin üzerine olsun. Ruhlarınız şad olsun…
Evet, 12 Ocak gecesi PAÜ’de toplanan ulu çınarlar ikinci toplantılarını bu şuur ve idrak içerisinde gerçekleştirmişlerdir. Şairin dediği gibi:
“TEMİZSE ÖPSÜN DUDAKLARIMIZ,
TEMİZ DEĞİLSE BASMASIN AYAKLARIMIZ.”
Manevi ve ulvi havası çok yüksek, ilgi, heyecan ve samimiyetin hâkim olduğu tanışma görüşme ve izzet-i ikramlar… Her şeyden önce güleryüz ve misafirperverlik, herkesi kucaklayan o güzel muhteşem çatı’nın ruhunun… Omurgasını oluşturuyordu. Bana göre tüzük, içerik konuşmaları, teknik konular, uzman arkadaşlarım, resmi bürokrasinin olmazsa olmaz işleri. Tabi ki, elbette o işleri de eksiksiz yüzümüzün akıyla tamamlamalıyız. Ama her şeyden önce gördüğüm şu: aşk ve ruh. Sizlere bütün samimiyetimle söylüyorum ki aşkın olmadığı yerde, ruhun hissetmediği yerde hiçbir şey yoktur. Hiçbir canlı, emare, belirti yoktu. İdealleri hedefleri olmayan bir beden adeta ölü bir cesettir. Çok şükür PAÜ’de, güneşin doğduğu yerde, bu güzel vatan toprağında muhteşem bir ışık, enerji ve aşkı gördüm.
Buradan o güzel aşk adamlarına, görev adamlarına, gönül adamlarına, bilim insanlarına selam olsun. Çalışma, azim ve gayretimiz, şevkiniz, şavkınız bol olsun. Ve içimizdeki o güneş o ışık hiç sönmesin. Hep yansın ve bizleri ışılatsın ve ısıtsın. Biz de o ateşte yanalım. Bizim de içimiz ısınsın. Abartı yok. Bu olay aynı zamanında doğanın kanunu... Ateşin yanması için odun ve çalı parçaları olacak ve tutuşması için çakmak, çıra veya kibrit olacak. Odun, ateş, çakmakla, çıra ile yanacak. Ateş aynınca odunlar tutuşturacak. Alev tutacak odunlar, diğer odunları yakacak. Evet, bu sönmeyen ateş, bu kara sevdada bizlerin içini yakıyor. Ve yakmaya devam edecek. Gene şairin dediği gibi:
“AŞKIN ODU CİĞERİMİ YAKA GELDİ YAKA GİDER,
ŞU GARİP BAŞIM, ŞU SEVDAYI ÇEKE GELDİ, ÇEKE GİDER.”
Sevgili dostlarım bu aşk bizi yakar. Böylesine güzellikler dolu bir 12 Ocak gecesini bizlere yaşatan ve PAÜ’müzün sosyal tesislerinde, bu müstesna yerinde bizlere bu güzel hizmetleri sunan bütün PAÜ yönetimi personeli ve bilim insanlarına çok kıymetli hanımefendilere ve beyefendilere yürekten teşekkür eder ve şükranlarımı sunarken Anadolu insanının ağzından hiç düşünmediği şu güzel duayı da ediyoruz.’’ Allah devlete, millete zeval vermesin’ ’bir de devletimizin milletimizin, Denizli halkının müstesna güzel bir eğitim yuvası ilim, irfan yuvası PAÜ’ye Allah zeval vermesin, diye duamızı yapıyoruz.
Bu gecede her şey tamam ve güzeldi. Denizli PAÜ’deki dostlarımıza su ikramında bulunan AKDORUK memba suları işletmesine çok teşekkür ederiz. Su gibi aziz ol Akdoruk.
Gene güzel insanlara Türk’ün milli içeceği ayranı ikram eden sekiz bin beş yüz süt üreticisinin kuruluşu olan ÖR-KOOP yönetimine de yürekten teşekkür ederiz. Güzel bölgemizin yerel marka ürünlerini her yerde, her toplantıda tanıtmak ve tattırmaktan gurur duyuyoruz.
Bu güzel kültür faaliyeti için vatandaşlarına hizmeti esirgemeyen Efeler Belediyesinin Başkan Yardımcıları’na, Efeler Belediyesi Kültür Müdürü’ne ve Efeler Belediye Başkanımız Saygıdeğer Mesut Özakcan Bey’e katılımcılar adına teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı ifade ediyoruz.
Arkadaşlar biz fotoğrafı bütün çekeceğiz. Ve bizim için sonuç önemli, güzellikler önemli, bu gece yaşadıklarımız, konuştuklarımız önemli. Ne garip bir tesadüf değil mi? ya da kaderin bir cilvesi mi? bilmiyorum. Kader, tarih, bu kadar güzel insanı bir çatı altında toplayan, bu sofranın başucunda görünmese de bir tarafında Hz. Hüseyin, bir başucunda Hz. Ali, şu kadere bak, şu muhteşemliğe bak, inanamıyorum. Gerçek mi rüya mı inanamıyorum. Keşke ah bu olabilsek, keşke bir zerresi, bir tırnağı olabilsek…
Allah’a ısmarladık. PAÜ her şey gönlünce olsun PAÜ Sn. rektör hocama ve danışmanına ve bütün ilim, akıl danışılanlar ile bu kültür ve fikir sofrasına katkı sağlayan güzel insanlar çok sağ olun… Çok var olun… Aydın, 12 Ocak gecesini ve PAÜ’yü hiç unutmayacak… Sevgilerle, muhabbetlerle güzelliklerle anılacak Pamukkale Üniversitesi.
Kalın sağlıcakla… Selam sevgi ve saygılarımla…