Özlem Çerçioğlu’nun avukat seçimi: Adalet ve siyaset

Servet TÖZ

Adalet, toplumların huzur ve refahının temelidir. Her bireyin haklarının korunması, eşitliğin sağlanması ve toplumsal düzenin sürdürülebilmesi ancak adaletin düzgün işleyişiyle mümkündür. "Adalet mülkün temelidir" sözü, toplumların temel ilkelerinden biri olmuştur ve her dönemde geçerliliğini korumaktadır. Adaletin doğru şekilde işlediği bir toplumda, bireyler kendilerini güvende hisseder ve hak ihlalleri karşısında başvuracak bir denetim mekanizmasına sahip olduklarını bilirler. Ancak adaletin sağlanmasında yalnızca yargı organlarının değil, medya ve diğer toplumsal kurumların da önemli bir rolü vardır. Medya, sadece doğru bilgi sunmakla kalmaz, aynı zamanda kamuoyunun bilinçlenmesine, bireylerin haklarının savunulmasına ve toplumsal sorunların görünür kılınmasına katkı sağlar.

Medyanın işlevi, bireylerin haklarını savunmanın yanı sıra, toplumu denetleyerek adaletin işlerliğine katkı sağlamaktır. 2016 yılında Aydın 24 Haber’de yayınlanan ve Ata Caner Çerçioğlu ile fenomen Kerimcan Durmaz’ın yer aldığı haber, 8 yıl sonra yeniden gündeme geldi ve bir yasal talebe yol açtı.

Bu durum, adaletin ve medyanın işleyişi üzerine önemli sorular ortaya koymaktadır. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, söz konusu haberin "kişilik haklarını ihlal ettiği" gerekçesiyle, avukat Meryem Gül Çiftçi Binici aracılığı ile mahkemeye başvurması, adaletin sağlanmasında ve medyanın rolünde dikkat edilmesi gereken noktalara işaret etmektedir. Özellikle, haberin doğrudan oğluyla ve Kerimcan Durmaz ile ilgili olmasına rağmen, bu talebin bizzat Özlem Çerçioğlu tarafından yapılması, olayın derinlemesine incelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Haberi talep edenin kamu görevlisi bir başkan olması, süreci daha da karmaşık hale getiriyor.

Bu noktada, Özlem Çerçioğlu’nun avukat seçimi dikkat çekici bir diğer husustur. Çerçioğlu, geçmişte yolsuzlukla ilişkilendirilen bir davada kendisini savunması için, Necip Hablemitoğlu cinayetiyle suçlanan avukat Mustafa Levent Göktaş’ı tercih etti. Bu tercih, kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açmış ve arkasında ne gibi nedenlerin olduğuna dair sorular ortaya çıkmasına neden olmuştu.

Aydın Barosu’na bağlı onlarca avukat varken, şimdi de Meryem Gül Çiftçi Binici’nin seçilmesinin arkasında da başka nedenler olduğunu düşünüyorum. Binici, CHP Genel Başkan Yardımcısıdır ve bu durum, avukat seçimi ile ilgili olarak bir siyasi ilişki arayışına dair bazı şüpheler doğuruyor.

Özlem Çerçioğlu’nun, Meryem Gül Çiftçi Binici’yi tercih etmesinin, sadece hukuki bir tercih değil, aynı zamanda CHP içinde çeşitli ilişkiler kurma amacına yönelik bir adım olduğu besbellidir. Özellikle, Çerçioğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen bir tavır sergilemesi ve bu süreçte delegelere baskı yapması, bu tercihin ardında siyasi bir strateji olduğu kanaatini güçlendiriyor. Bu noktada, hukuki bir savunmanın ötesinde, siyasi ilişkiler ve çıkarlar devreye giriyor.

CHP Seçim ve Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Meryem Gül Çiftçi Binici’nin söylediği gibi, "Hak aramak onurdur, savunmak görevdir." Ancak, bu "görev" ve onun nasıl yerine getirildiği tartışmaya açıktır. Bir avukat, görevini yerine getirirken yalnızca hukuki bir sorumlulukla hareket etmesi beklenirken, bazen bu görev kişisel veya siyasi çıkarlarla örtüşebiliyor. Çerçioğlu’nun avukat seçiminde görülen siyasi bağlantılar ve ilişkiler, adaletin sağlanmasında şeffaflık ve güvenilirlik konularında çeşitli şüpheler oluşturuyor.

Sonuç olarak:

CHP Genel Merkezi, Özlem Çerçioğlu konusunda daha dikkatli olmalı.

Selam ve saygıyla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.