“Ben demiştim” diye söze başlamayı hiç sevmem. Açık söylemek gerekirse, başkalarında bu söylem tarzını gördüğümde de pek memnuniyet duymam. Ne var ki, bazen bu söz tam yerine oturuyor. Yaşanan bazı olaylar, sanırım bana, “evet, ben demiştim” deme hakkını veriyor.
Geçen haftaki “Çerçioğlu’na İl Başkan Adayı Önerisi” başlıklı yazımda, aylık 250 bin lira maaşlı süper danışman Erkan Karaaslan’ı aday göstermesini istemiş, “Bayram İnci karşısında seçim kazanacak tek isim” demiştim. CHP delegeleri bana “evet, ben demiştim” deme hakkını verdi.
Şayet Erkan Kararslan aday gösterilseydi..Kongrenin yapılacağı salonu dolduran AYBA’cıların alkışları oy olarak kabul edilseydi..Vallahi Erkan Karaaslan şimdi il başkanıydı..Sözümüz dinlenmeyince olanlar oldu, Özlem Çerçioğlu yine kaybetti..
İşin şakası bir yana Aydın’da gözler Pazar günü CHP il kongresindeydi.. Kongreyi Aydın 24 yazarı Mehmet Eroğlu’yla birlikte izledik..İki adayın yarıştığı kongrede sürpriz yaşanmadı..
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, milletvekili Metin Lütfi Baydar, eski milletvekili Fatih Atay ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun desteğini alan Soner Kaplan seçim kaybetti. “Uyumlu siyasete evet, güdümlü siyasete hayır" sloganıyla yola çıkan Bayram İnci ise CHP’nin yeni il başkanı oldu..
Aslında kaybeden Soner Kaplan değildi.. Çünkü Kaplan, “Özlem Çerçioğlu’nun adayı” olarak görüldü. Çerçioğlu kimi desteklerse desteklesin seçimi zaten kaybedecekti.. Çünkü demokrasiyi önemseyen CHP’liler uzun süredir örgütün işine burnunu sokan Başkan Çerçioğlu’na zaten tepkiliydi. Tezcan, Baydar ve Atay da Çerçioğlu’nun peşine takılınca tepki daha da büyüdü. Bayram İnci’ye karşı aday olmayı düşünen bir çok önemli isim “Çerçioğlu’nun adayı” yaftası yememek için aday olma cesaretini bile gösteremezken, Kuşadası’ndan bir “Kaplan” çıkıp, “Kimsenin adayı değilim” dedi ancak bu söz il başkanı seçilmesine yetmedi.
Seçilmesine yetmeyen sadece bu söz değildi tabii ki.. Rüşvet ve şantaj da tutmadı. Bir milletvekilinin bazı delegelere verdiği belediyede iş vaadi de işe yaramadı.. İş vaadi veren sadece milletvekili değildi. Meclis üyeleri ve delege ağaları el birlik belediyeden iş sözü verdi. Belediye ile bir şekilde bağı olanlarda ise korku ve endişe hakimdi.
Oysa bütün bunlara hiç gerek yoktu.. Acaba şunu demek çok mu zor.. “Ben örgütümün seçeceği arkadaşlarla çalışmaya hazırım.” Kuşadası’ndan birini aday çıkarıp destek aramanın mantığı, ilerisi için kendini garantiye alma çabasıdır.. Bu çabanın üyelerin gözünde itibar kaybettiğini, en önemlisi ise partiyi bölüp parçaladığını nasıl görmez ve anlamazsınız..
CHP’li dostlarla yaptığımız sohbetlerde parti içi demokrasinin ne kadar önemli ve nasıl olması gerektiğinden dem vurmalarına hep tanık olurum. Buna rağmen CHP kongresi son yıllarda izlediğim seviyesi en düşük ve en kalitesiz kongreydi diyebilirim.. Eski il başkanlarından Barkan Kalınomuz kongrede yaptığı konuşmada, milletvekilleri Tezcan, Baydar, Başkan Çerçioğlu ve eski milletvekili Atay ile yeniden aday olmayan İl Başkanı Hikmet Saatçi’nin gözlerinin içine baka baka resmen dalgasını geçti.
Kongre aynı zamanda içi irin dolmuş bir çıbanın da patlamasıydı.. Bir çok konuşmacı birlik mesajı verirken, Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan’ı karalamaya yönelik büyükşehir destekli “Aydın Havası” gazetesi, kongrenin havasını bozdu. Bitmeyen hırs, doymayan ego bu kongrede açığa çıktı..
Herkes partide birlik beraberlikten bahsediyor… Birlik uzaktan kumandalı ilçe ve il başkanları ile, örgütleri belediye başkanının emrine vermekle asla sağlanamaz..Bu sakıncalar yaşandığı sürece partide kavga sürekli hale gelir barış, birlik ve beraberlik ise hayal olur..
Açık ve net yazayım ki yanlış anlaşılmasın..
Bu işlerin tek sorumlusu Özlem Çerçioğlu’nun ta kendisidir. Yakın çevresinin etkisi altında kalması nedeniyle büyük zarar görmekte, yine bu çevre yüzünden her geçen gün güvenirliliğini yitirmektedir.
Bu yakın çevreden kurtulmadığı sürece başarılı olması mümkün değildir.. Çünkü bunlar kendi geleceklerinden başka hiçbir şey düşünmezler..
Sonuçta Aydın’da CHP, karanlıklar içine çekiliyor..
Özlem Çerçioğlu’na düşen görev, “Ben nerede yanlış yaptım” diyerek düşünmektir.