Değerli okuyucular yanılmıyorsam 1970 yıllarında ülkemizde sıkıyönetim bütün hızıyla devam ediyordu. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi ilerici ve devrimci gençlerin eylemleri vardı. Bu sıralarda İstanbul sıkıyönetim komutanı Orgeneral Faik Türün paşa vardı.
İstanbul’da sıkıyönetim tarafından her tarafta oldukça yoğun bir şekilde işkenceler alabildiğince tüm hızıyla devam ediyor, İstanbul sıkıyönetim komutanı zalim ve işkenceci olarak görülüyordu…
İşte bu işkenceci general bir parti tarafından İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterildi.
Diğer bir partide bir profesörü aday gösterdi.
İkisi de İstanbul’a talipti.
Birisi anlı şanlı orgeneral ve İstanbul sıkıyönetim komutanlığı yapmış bir orgeneral.
Diğer aday ise üniversitede bir hoca.
Bu iki aday aralarında müthiş bir yarış başladı.
Benim hatırladığım kadarı ile üniversite hocasının seçim solaganı şuydu:
“Bir âlim mi ya da bir zalim mi” kararı sayın seçmen versin diyordu.
Öbür ise anlı şanlı İstanbul sıkıyönetim komutanı idi.
Seçimler yapıldı.
Zalim değil âlim olan hoca kazandı.
İstanbul halkı zalime değil de âlime oy verdi.
Böylece sıkıyönetim komutanı anlı şanlı Faik Türün havasını aldı.
***
Değerli okuyucular 10 Ağustos 2014 Ülkemizde ilk defa Cumhurun yani halkın katılımı ve oyları ile bir Cumhurbaşkanı seçilecek.
Üç aday yarışa girdi.
Selahattin Demirtaş, Recep Tayyip Erdoğan ve Ekmeleddin İhsanoğlu.
Bu üç adaydan ikisini çok yakından tanıyoruz
Selahattin Demirtaş tip olarak konuşmacı olarak beğenilen birisi. Yalnız bu aday daha baştan kaybetti. Çünkü bir ırkçı partiden aday oldu. O nedenle yapılan kamuoyu anketlerinde yüzde yedilerde gözüküyor.
CHP ve MHP ve diğer küçük partilerce aday gösterilen Ekmeleddin İhsanoğlu ise halk tarafından pek tanınmıyor ama yapılan röportajlar ve televizyonlardaki tutum ve davranışları ile halktan destek almaya devam ediyor.
Bazı sol guruplar Sayın Ekmeleddin İnsanoğlu’nu içine sindiremediler. Ama buna rağmen ülkemizin geleceği bakımından oyunu İhsanoğlu’na vereceklerine inanıyorum. Çünkü ülkem çok güç ve zor durumda. Bu durumu ayrışarak değil de birleşerek aşağımıza inancım tamdır.
Çünkü Sayın İhsanoğlu bu zamana kadar hiçbir yolsuzluğa hırsızlığa bulaşmayan değerli bir ilim adamıdır.
Ülkesini seven geleceğini düşünen her yurtseverin Sayın İnsanoğlu’nun yanında olacağından inanıyorum.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan on yılı aşkın bir zamandır bu ülkede başbakanlık yaptı. Bunun zamanında bazı önemli işler yapıldı. Örneğin karayolları ve hızlı tren konularında gerekli başarılar gösterdi.
OY VERECEK MİSİNİZ?
Fakat Başbakan bu ülkeyi bölme noktasına getirdi. Öyle ki PKK oy almak uğruna bebek katili Apo ile pazarlık masasına oturdu.
Daha önce biz PKK ile hiç görüşmüyoruz, görüşen şerefsiz diyordu… Çok değil altı ay sonra devlet yetkilileri görüşebilir dedi.
PKK ülkeyi bölmeye çalışıyor Başbakan’da buna çanak tutuyor.
Mardin konuşmasında her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım diyor.
Onun için onun yanında Türk milliyetçiliği denen bir olay yoktur. Zaten Sayın Başbakan da bu güne kadar göğsünü kabartarak ben Türküm demiyor veya diyemiyor.
Oğlu ve kendi hakkında yayınlanan tapelerde yolsuzluk konuşmaları günlerce kamuoyunun gündeminden düşmedi.
Bakanları hakkında mahkemelerce düzenlenen fezlekeler aylarca meclise gelmedi. Zoraki olarak gelen fezlekeleride mahkemelere geri iade edildi.
Kendi yolsuzluklarını kapatmak için savcıları hâkimleri ve polisler darmadağınık etti.
Kendi hâkimini kendi savcısını ve kendi polisini kurdu.
Şimdi İstanbul adliyesinde polisleri yargılayan hâkim yanındaki adama “Kaç İsmail kaç” diyor.
Görüyor musunuz yüce adaletin düştüğü durumu. Yüce adalet böyle mi olmalıydı.
Cumhuriyet döneminde Osmanlı’nın bütün borçları kimseden bir kuruş borç alınmadan ödendi.
Ayrıca bu yazıya sığmayacak kadar fabrikalar tren yolları yapıldı.
Ama Sayın Başbakan döneminde Cumhuriyet döneminde yapılan bütün fabrikalar yok pahasına satıldı.
Sayın Başbakan kutsal dini çıkarı için kullanarak düzmece sözlerle halkı yanıtmaya çalıştı.
Ülkemdeki insanları sivri dili ile kamplara bölmeye çalıştı.
Saymaya çalıştığım bu kadar olumsuzlukları Sayın Başbakan yaptı.
Şimdi sayın güzel ülkemin güzel insanları bu kadar olumsuzluğa karşı hale Sayın Başbakan'a oy verecek misiniz?