Geçen hafta 8 Mart kadınlar gününü kutladık. Doğrusu kutlayamadık. Daha doğrusu ben kutlamak istemedim. Neyi neden kutlayacağım ki? Bir şeye değer verirsiniz, onu davranışlarınızla gösterirsiniz hakkını vererek. İşte o zaman kutlamaya değer bir gün çıkar ortaya. Tam da gününde, çok kişi, çok şey yazıp çizeceği için özellikle bu hafta yazmayı düşündüm. Yani geç kalmış değilim. Amacım farkındalık yaratmak.
Hali hazırda tüm haklarımızın ellerimizden alınmaya çalışıldığı bir ülkede neyin kadını, neyin kadınlar günü kutlamasıymış bu! İçi boş, bomboş. Böyle bir günün anlamı olmalı. Zaten bir gün kutlamak neymiş? Bize değer verin. Kadın olduğumuzu hissettirin. Kıymetli olduğumuz duygusu geçsin bize yeter. Biz gün-mün kutlansın istemiyoruz.
Kadımın, üzgünüm, kadınım diğer kadınlar için daha çok üzgünüm. Ben kendimi topluma kabul ettirmiş. Bir takım haklarımı kazanmış, o hakların arkasında sonuna kadar durabilen bir kadınım. Peki ya diğerleri? Ekonomik özgürlüğü olmayan, daima ezilmiş. Ailesi, kocası belki de çocukları tarafından.
Bence birinci nedeni eğitimsizlik. İkinci en önemli nedeni de ekonomik koşullar. Bir kadın bazı imkânları elde edince erkeklerden çok daha güçlü, çok daha becerikli ve çok daha başarılara imza atabilir. Kadının girdiği her işte bir hayır, bir güzellik ve estetik vardır. Biraz pembe görünse de.
Biz kadınlar pek çok şeye duygusal ve detaylı bakarız. Bu da yapacağımız işler için bir avantaj sağlar. Çünkü başarı ayrıntıda gizlidir. Keşke dünyayı kadınlar yönetseydi. Bakın bakalım. Bu kadar terslik ve acımasızlık olur muydu? Birçok erkek kadınlar için yazı yazar, hatta toplantı yapar ama içinde kadın olmaz ne yazık ki. Hani pasta yapar ortaya koyarsınız ama şekerini unutmuşsunuzdur. Ne işe yarar ki?
Bu ülkede en büyük yük kadınların üzerinde. Eve giren az çok parayla bir mutfağı işler hale getirmek çocuğunu, kocasını memnun etmek hep kadının yükü. Çok evde ocak yanmıyor çok evde tencere kaynamıyor. Kadın yine engin becerisiyle o sofrayı her şartta kurar.
Neyi kutlayacağız? Tecavüzlerini mi? Çocuk evliliklerini mi? Küçücük yaşta anne olan kız çocuklarını mı? Çok fazla teferruata gerek yok. Videolar, klipler çekiliyor. Göstermelik çiçeklerle gündüz başımıza taç yapıp, akşam elimize kelepçe takmayın yeter!
Bütün suçumuz Adem’e elmayı yedirmek miydi? Oysa paylaşmıştık. Yarısı onun yarısı benim. Peki, nedir şimdi bu? Gönüllü olmasa yer miydi elmayı?
Şöyle bir bakıyorum dünyaya başımı kaldırıp. Erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz dünya liderleri toplandığında kaç tane devlet başkanı kadın? İki elin parmakları kadar yok! Onun için bu kadar karışık ve acımasız ortalık. Hiç bir zaman teslim etmeyeceksiniz bize biliyoruz da.
Mecliste kaç kadın var? Önemli koltuklarda kaç kadın oturuyor? Erkeklerin yönettiği bir dünyada kadın olarak yaptığımız mücadelenin ne kadar başarılı olacağı şüpheli.
Kadın renktir, inceliktir, zarafettir. Şıklıktır. Erkeklerin düşünemediği pek çok şeyi çok ince düşünebilir. Annedir her şeyden önce. Onun içinde büyük bir merhamet vardır. Bir işe koyulduğunda önce empati yapar. Ama kadının akıllı olması nedense din toplumlarında bir türlü kabul görmüyor. Çünkü kadın çocuklarını eğittiğinde düşünen toplumlar meydana gelir. Dincilerin de düşünen toplumlar hiç hoşuna gitmez. Biz Türk kadınları olarak Müslüman bir ülkede belki de dünyanın en şanslı kadınlarıydık. Bu mudur acaba birilerini rahatsız eden durum? Düşünen savunan haklarını koruyan kadın olmak.
Doğurganlık özelliği kadınlara verilmiş.
Ne derseniz deyin. Ne yaparsanız yapın kadının gücüne erişemeyeceksiniz.
Alt tarafı bir yürüyüş yapacaktı kadınlar. Bütün gün kadınlar günü konusunda kadınları yere göğe koyamayan, kadınlarla ilgili birçok etkinlik yapanların kadınlar sokağa çıkarak masum bir yürüyüş yapacakları zaman kartal kesilmeleri nasıl, neyle açıklanabilir?
YA OLDUĞUNUZ GİBİ GÖRÜNÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜNÜZ GİBİ OLUN!
8 Mart’ta akşama kadar övdüğünüz akşamdan sonra da tam da yapmanız gerekeni yaparak sövdüğünüz ve dövdüğünüz KADINLAR. OLDU MU ŞİMDİ YA!
NEYİN KADINLAR GÜNÜYMÜŞ?