Bugün benim günüm.
Bizleri yetiştiren, topluma, ülkeye, devlete hizmet eden ve edecek olan kadroları, insanları yetiştiren öğretmenlerin günü.
Elbette, ancak yedi yıl yaptığım bu kutsal ve çok şerefli bir mesleğin mensubu olmaktan ben de gurur duyuyorum.
Öğretmen arkadaşlarımın yılda bir defa da olsa, onların böyle bir günle anılması, emekli olanların hatırlanması, vefat edenlere de rahmetler dilenmesi çok anlamlı ve değerli bir gün olarak görüyorum.
Ve bugün vesilesiyle içim kıpır kıpır...
Öğretmen olarak ilk tayin olduğum yıllar gözümün önüne geldi.
30 Ekim 1977 yılı.
İlk derse girişimdeki, sınıftaki heyecanım, öğrencilerle tanışmam gözümün önünde canlandı...
Ve derin off çektim, ne günlerdi diye...
Çiçeği burnunda bir öğretmen, eğitim sevdalı bir yürek, aşk dolu, şevk dolu, fedakârlık dolu yıllar...
Bu güzel, anlamlı günün anısına, değerli meslektaşlarımın öğretmenler gününü kutlamak arzusu ile yazacağım yazının notlarına bakıyordum.
Başladı telefonlar çalmaya...40- 45 yıl önce okuttuğum öğrencilerimden kutlama telefonları, yüzlerce mesaj peş peşe geldi.
Hele bir tanesinin anlattıkları beni çok duygulandırdı.
“Ali hocam, sizi hiç unutamıyorum” diye başlayan sözlerle başladı anlatmaya...
"Tüm sınıfa Türk Bayrağı dağıtmış ve ‘Bayrak gibi lekesiz, tertemiz göklerde ve yüreklerde dalgalanacaksınız’ demiştiniz. Bu sözünüz hiç aklımdan çıkmadı."
Adının Eşref olduğunu öğrendiğim öğrencim Deniz Astsubayı olmuş, devlete hizmetinin ardından emekliye ayrılmış, İzmir Narlıdere’de ikamet ediyormuş. Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü 4’üncü sınıfta okuyan kızına da benim öğretmenliğimi anlatıyormuş.
Bu sözleri duyunca mutluluktan uçtum. Bir eğitim sevdalı yürek, gönüllere girince neler yetişiyormuş diye. İşte öğretmenlerin eseri diye yaptığım geçmiş hizmetlerin hâlâ mutluluğunu yaşamak nasip oldu bugün.
Öğretmenliğimin ilk yılları filim şeridi gibi gözlerimin önünden kayıp gidince içim bir hoş oldu. Hâlbuki 7 yıl kadar bir süre öğretmenlik yapan biriyim. Esas en değerli, en verimli eğitim hizmetlerini yıllarca sürdüren eğitim fedaileri, öğretmenlerimizdir. Bu ülke, bu vatan, bu devlet için nice insanlar, kadrolar yetiştirdiler. Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar gibi her alanda milli gururumuz, ülkemizin yüz akı nice insanlar yetiştirdiler, yetiştirmeye devam ediyorlar.
Takvim yaprakları 17 Eylül 1990 tarihini gösterdiğinde, Aydınlı hemşerimiz rahmetli Başbakan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın naaşlarının Topkapı'daki Anıt Mezar'a nakli merasimine katılmıştım.
Törenden sonra Bursa Eğitim Enstitüsü’nden okul arkadaşım Üsküdar Kız Lisesi Müdürü Mehmet Keskin’i ziyaret ettim. Okul yatılıydı. Bin 500 kadar öğrencisi vardı. Okulun açılış günü öğrencilerin törendeydi. Okul müdürü öğretmenlere, öğrencilere ve velilere yönelik bir konuşma yaptı. Törenden sonra müdür beyin odasına geçtiğimizde bir öğrencinin anne ve babası içeri girdi. “Kızım sizin kızınız. Ona en iyi eğitimi vereceğinizden eminim” diyerek kızını müdür beye emanet ederek gözyaşları ile veda etmesi beni çok duygulandırmıştı.
Mehmet Keskin, ömrünü öğrencilerine, eğitime, okuluna adamış, yürek adamıydı. “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözünü doğrulayan eşi öğretmen Ayşe Keskin de en güçlü destekçisiydi. Bu destek ve eğitime adanmışlık başarıyı beraberinde getirdi. Voleybolda Dünya ve Türkiye şampiyonlukları, üniversitelerin iyi bölümlerine kazanmış binlerce öğrenci yetişmesini sağladı.
O dünya çapında başarılara imza atan kızlardan biri mezun olduğu okulu, müdür ve öğretmenlerini ziyarete gelir. Amerika’da bulunan bir üniversitede eğitimini tamamlayarak genç yaşta profesör olan bu bilim insanı öğretmenlerine şunu anlatır:
“Amerika'ya giderken bir Kur’an bir de Türk Bayrağı götürdüm. Biz, bu eğitim, bu bilinç ve inançla büyüdük. Devletimize, milletimize, şanlı bayrağımıza güvendim. Dara düştüğümde Allah’a sığındım.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti?
“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.”
“Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.”
Yüce dinimiz İslam da okumaya büyük önem vermiştir. Nitekim, Kur'an'ın ilk emri 'Oku!.. ' olmuştur.
İslam peygamberi Hz Muhammed şunları öğütlemiş:
“Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim.”
“İlim, müminin yitik malıdır, nerede bulursa alsın.”
Hz Ali, ilim ve bilimin oldukça önemli olduğunu şu sözle anlatmıştır:
“Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.”
Yürekleri insan sevgisi, hizmet arzusu ile dolu, eğitim sevdalı fedakâr öğretmenlerim!
Bu kutsal, şerefli mesleği, görevi yapma yolunda ne kadar dikenli, taşlı yollarda engellerle karşılaştığınızı da biliyorum. Karanlıklara ışık olmak yolunda hain, kör kurşunlarla şehit olan Aybüke öğretmeni, “Koca Bekir” lakaplı Bekir Yücel öğretmeni, Dursun Önkuzu öğretmeni ve nicelerini unutmadım.
Bu duygularla ebediyete uğurladığımız öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Eli öpülesi, güzel yürek öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.
Kalın sağlıcakla.