Bugün insan hayatının en önemli noktalarından birisidir yuva kurmak ve en temiz isteklerinden, dualarından birisidir mutlu bir aileye sahip olmak. Her erkek ya da kadın şu kısacık hayatta kendisini mutlu edebilecek bir yol arkadaşını şüphesiz arzulamaktadır.
Ancak günümüzde baktığımız zaman evlilikler artık sağlam temeller üzerine oturamıyor ve birçok evlilik mutsuz bir şekilde noktalanabiliyor. İstanbul da ki bir boşanma davasında tanık olarak dinleteceğim kişiyle duruşmayı beklerken yanımıza güzel, kültürlü alımlı bir bayan yaklaştı ve telaşla sordu “3. Aile mahkemesi nerede acaba” diye sordu. Henüz ben bir cevap vermeden boşanma davasında tanık olarak dinleteceğim vatandaş sitemkâr bir şekilde “evlenene kadar düğün salonu arıyorsunuz, şimdi de mahkemeyi arıyorsunuz hep bir arayış içerisindesiniz” dedi. Arayışlar, sebepler hayatta hiç bitmiyor doğrusu..
Şöyle genel itibariyle boşanma davaları ile ilgili olarak istatistiklere bir göz attığımız zaman karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır. Araştırmalar da boşananların %40’nın lise ve dengi eğitim düzeyine sahip oldukları, üniversite mezunu kişilerdeki boşanma oranının da ilkokul mezunu olan kişilere oranla daha düşük olduğu, boşanan kişilerin %90’nın şehirlerde yaşadığı, kısal kesimde ise %10 olarak saptandığı. Araştırmaya göre boşanmaların çoğunun ilk 5 yıl içerisinde gerçekleştiği, araştırmaya katılanların %36,7 si evlenmeden önce tanıştırılıp bir flört dönemi geçirdiği, görücü usulü ile evlenip boşananların oranı ise %20.9 olarak saptanmıştır.
Yine boşanmış eşte en beğenilmeyen özellik olarak kadınların %50.4’ü kocalarının sorumsuz olmasını gösterirken, erkeklerin %40.6’sı eşlerinin ailesine aşırı düşkünlüğünü gösterdi. Evlilik içinde bir sorun olduğunda boşanmış kadınlar eşlerinden şiddet gösterdiğini belirtirken, erkekler ise eşinin sesini yükselttiğini belirtmiştir.
Özellikle eşler boşanma davalarında gerekçe olarak şiddetli geçimsizliği göstermektedir. Şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma Medeni Kanunumuzun 166. Maddesinde, evlilik birliğinin temelden sarsılması, ortak hayatın çekilmez hale gelmesi olarak düzenlenmiş olup bu genel bir boşanma sebebidir. Boşanmanın özel sebepleri de kanunda düzenlenmiştir, bunlar; Zina, hayata kast ve pek fena kötü muamele, haysiyetsiz yaşam sürme ve suç işleme, terk, akıl hastalığı. Geçenler de ofisime 15-16 yaşlarında genç bir delikanlı geldi ve anne babasının boşanmak istediğini sebep olarak da şiddetli geçimsizlik olduğunu söyledi. Bu şiddetli geçimsizliğin de bir tarifi yok ki canım her bireye göre şiddetli geçimsizlik farklılık arz edebiliyor, kimisine göre bir davranış gayet normal karşılanırken kimisine göre hayatı çekilmez hale getiriyor, kimisine göre bir eşin horlaması boşanmak için neden sayılır, kimisine göre “ne yapsın bilerek yapmıyor ki” denilebilir. Kişi boşanmaya karar verdiğin de önce çevresindekilere, topluma karşı “neden boşanıyorsunuz?” cevabını arıyor ki bu soru mahkemeye çıktığınız da hâkim tarafından da soruluyor. Boşanmak için benimle görüşmeye gelenler genel de ağlamaklı oluyor, boşanma sebebine göre kimisinde kin ve ya nefret hâkim oluyor kimisin de hüzün, kimisinde de umut olabiliyor ama sonuçta karar verdiği için geliyor.
En nihayetin de karar kesinleşiyor, artık siz de bekâr bir insansınız! Herkesin bir hayat hikâyesi vardır ama çoğu insan nice zorluklarla bir yuva kuruyor, emek vererek büyütüyor sonra “Yeter! Dayanamıyorum artık”a dönüşüyor. Kimisinin aşka inancı kalmıyor, kimisi ise içinde hep umudu saklıyor.. Haa bu arada evliliğin meyvesi çocuklar mı? onlar anne ve babalarının hatalarını görüp mutlu bir evliliği nasıl yapabileceklerini öğrenmeye başladılar bile!!
Yıllar önce Ankara da metro istasyonunda yaşlı iki çift gördüm metronun gelmesini bekliyorlardı ve elleri birbirine kenetlenmişti, usulca yaklaştım ve dedim ki “vallahi eli öpülesi insanlarsınız, sizlerden gençler örnek almalı” dedim. İkisi de aynı anda baktı ve hafif tebessümle ellerini birbirinden ayırmadan tek bir kelime söylediler; HOŞGÖRÜ..