Geride bıraktığımız 2022 yılının nasıl geçtiğini hepimiz biliyoruz…
Zaten bu geçen yılın panoramasını Aydın 24 yazarı ve editörü Servet Töz, " Barış, huzur, sağlık" başlıklı yazısında yaşadığımız acı, keder ve üzücü olayları etraflıca değinmiş. Ve bu olayların bir daha olmaması adına, yaşadığı çaresizliği, Cahit Sıtkı Tarancı’nın " Memleket İsterim ' şiirindeki dilek ve duygularla teselli bularak, yeni yılın yeni umutlar ve yeni sevinçler temennisinde bulunmuş.
Ben de inanıyorum ki, halkımızın bir daha geçmişin acılarını yaşamamak, daha refah, huzur dolu sağlık içinde, barış ve kardeşlik içinde iyi bir yıl geçirme dilek ve dualarınızı ifade ettiğinizi biliyorum. Bu nedenle 2023 yılının başında, güzel şeylerden, faaliyetlerden bahsedecek, yılın ilk haftasında yaşadığımız mutlulukları paylaşacağım.
Pek çoğumuzun bildiği bir atasözümüz var;
"Hep güzel şeyler düşün!
Kalben güzel şeyler niyet et!
Eylemlerin de güzel olsun."
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) ev sahipliğinde; Aydın 24 yazarı-Sanatçı Ahmet Keleşoğlu tarafından hazırlanan "Taşların Dili" sergisinin açılış törenine katılım sağladım.
Bu güzel sanat sergisinin açılısına; sanatsever, sanata, kültüre ve bilime değer veren bir bilim insanı ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir’in sergi açılışını gerçekleştirmiş olması, hem üniversitemiz adına, hem de sanatçı adına çok anlamlıydı.
Sanat sevdalı okyanus yürekler; Rektör yardımcısı Prof.Dr. Ali Akyol bey, üniversitemizin diğer akademik ve idari personelleri, sivil toplum örgütleri üye ve temsilcileri, Aydın 24 yazarları, ADÜ basın oradaydı.
O sanata estetik, emek ve güzellik ile muhteşem anlamlar yüklenmiş ağzı, dili olmayan taşların, sanatçı elinde ve yüreğinde nasıl duygularla anlamlar kazanıp konuşturulduğu bir sanat sergisine tanıklık ettik, hep birlikte.
Oradaki mutluluğum, herkesin güzel bir sanat ve resim sergisi izlemesi, beğenmesi ve tebrik, takdir, taltif dolu ifadelerle sanatçıyı kutlamaları, bu güzel göz nuru, el emeği sanat eserlerini beğenmeleri; güzelliklerin okyanus yüreklerde derya umman olması beni en çok mutlu eden şey oldu.
Bu vesile ile bir kez daha kutluyorum Ahmet Keleşoğlu kardeşimi. Tabii ki Resim öğretmeni olan eşi, Türkan Keleşoğlu’nu da unutmamak gerek. Hatta iki kere, on kere fazladan kutluyorum. Bilinen, tekrar edilen gerçek; Her başarılı erkeğin arkasında, başarılı ve donanımlı becerikli kadınlar vardır.
Ayrıca, böyle bir sanat organizasyonunda ADÜ Atatürk Kongre Merkezî Fuaye Salonunun düzenlenmesi, bu başarılı sanat faaliyetinin gerçekleşmesinde her türlü yardım ve desteğini esirgemeyen başta ADÜ Rektörü Aldemir olmak üzere, idari personel Hüseyin Turgut’a da çok çok teşekkür ediyorum. Tarih boyu, asırlarca kültür, sanat ve medeniyetler beşiği güzel ilimiz Aydın 'da böylesine bir güzelliği yaşattıkları için.
Pek çok insan belki de “ne olacak bu taşlar?” dedi ama Ahmet Keleşoğlu’nun Kuşadası sahillerinden topladığı taşlar, erbabının elinde sanat eserine dönüşerek, "Taşların Dili" olmuş.
Böyle, pek çok üstat, ressam, sanatçı güzel yüreklerin nasıl bir aşkla, nasıl bizleri büyüleyen sanat eserleri ortaya koyduklarını tanık oldum.
Nazili İsabeyli'de sanatını icra ettiği, resim, rölyef atölyesi olan saygı değer hocamız ressam, sanat tarihçi, estetikçi, sanat ve eğitim sevdalı bir öğretmen Mustafa Çerçi 84 yaşında büyük bir şevkle, aşkla hâlâ sanat eserleri üreten bir insan, bir gönül adamı... Geçen sene, Denizli Büyükşehir Belediyesi'nde 58. resim, sanat sergisini açtı. Hiç durmadan çalışıyor, eser üretiyor; gençlere taş çıkartırcasına… Ben de hocama, ziyaretimde bu heyecan, bu azmi, gayreti görünce çok mutlu oldum, hem de gurur duydum. “Güzel memleket toprakları ne kadar bereketliymiş” dedim.
Bu güzel sanat adamı hocamızın hizmetleri saymakla bitmez. Bugün çok güzel bir sürprizle karşılaştım. Facebook’ta Mustafa Çerçi ile ilgili metin önüme geldi.
Mustafa Çerçi 7 Ocak 2019 tarihinde şöyle seslenmiş:
"Hayırlı akşamlar Ali bey kardeşim! Bana yazdığın güzel dizelerin, gözlerimi nemlendirdi. O nemleri sildikten sonra, bana verdiğin çalışma gücüyle, tekrar bir şeyler üretmeye başladım. Bu tarafa yolun olursa, ayrıca mutlu olacağım. Ya da ben gelirim. Selam ve sevgiler sunuyorum."
İşte; içinde yaşadığımız dünyada, bizlerde biraz farklı kâinat kitabını okuyan, taşları, mermeri, ağacı... yani kâinatta var olan objeleri konuşturan ve estetik bir şekilde, gönlümüzdeki güzellik duygusunu ve beğenisini okşayacak bir şekilde sanat eserleri üreten naif, latif, yaratıcı yürekler...
Evimizin süsleri tarihi çinilerle süslenmiş vazolar gibidir. Bakılmak, görülmek, sayılmak, sevilmek ve değer verilmek isterler. Çünkü onlar; Kültür, sanat, imar, inşa ve medeniyet elçileridir. Birer ulu çınar olarak eserleriyle yaşarlar. Tıpkı mermeri konuşturan, tarihe damgasını vuran ecdadımız Mimar Sinan gibi…
Türkiye 'de pek çok devlet makamı binalarında; mesela Çankaya Köşkü’nde, Milli Savunma Bakanlığı giriş salonunda, pek çok okulumuzun girişini süsleyen, tarihi konuları içeren rölyef kabartma sanat eserleri Nazili İsabeyli'den değerli hemşerimiz, hocamız Mustafa Çerçi' ye aittir.
Bu kadar değerli sanat hizmetleri için iki kelam, iki dize şiirle bu güzellikleri paylaşmaktan başka ne yaptık ki!
Kalın sağlıcakla...