TBMM’de 3 Haziran 1933 tarihinde Sümerbank açılması için karar alınır.
Bizim, Nazilli’mizin, değerini bilemediğimiz, Cumhuriyet’in dev eserini anlatıyor. “Bizim bize ettiğimizi el etmez” atasözünü içimiz burkularak ve doğrularcasına…
Şimdi Banu Avar'a kulak verelim…
“Venezüella’daki "Atatürk Modeli Fabrika ‘ya" esin kaynağı olan fabrika, 1937'de Atatürk tarafından açılan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası'dır.
Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Atatürk'ün kafasındaki "Sosyal Fabrika Projesi'nin" ilk uygulaması olması bakımından çok önemlidir.
Atatürk'ün kafasındaki fabrika, sadece üretim yapılan bir mekân değil, aynı zamanda "AR-GE" çalışmalarının yapıldığı bir laboratuar, eğitim verilen bir okul, her türlü sanat ve spor imkânlarına sahip bir kültür kompleksi, kısacası adeta dört dörtlük bir "yaşam alanı", bir kampustur.
Atatürk, işçilerin yüksek standartlarda, her türlü imkândan yararlandıkları bu "sosyal fabrikaları" Anadolu'nun her yanına yapmayı planlıyordu. Ama bu projesini yaygınlaştırmaya ömrü yetmeyecekti. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, genç Cumhuriyetin 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın ilk önemli eseridir. Sümerbank'ın kurduğu ilk Türk basma fabrikasıdır. Devlet eliyle kurulan ilk basma fabrikasıdır.
Fabrika, Türk-Sovyet ortak yapımıdır. Makineler ve teçhizatların çoğu Sovyetler Birliği'nden narenciye karşılığında alınmıştır. Fabrika kuruluşundaki işçi açığını kapatmak için 120 Sovyet montör ve mühendisi istihdam etmiştir.
Fabrikanın temelleri 25 Ağustos 1935'te atılmış, yapımı 18 ayda tamamlanmış ve 9 Ekim 1937'de açılmıştır. Bina ve makineler dâhil, 8 milyon liraya mal olmuştur.
Fabrikanın, 28 bin iğ ve 800 otomatik tezgâh ile çalışmaya başlaması ve 2.400.000 kilo iplik işlemesi planlanmıştır. Bununla 20 milyon metre basma imal edilecektir. Fabrika 15 bin ton kömür yakacaktır. Fabrika her gün en fazla 2400 işçi çalıştıracak ve ücret olarak senede 1 milyon lira ödeyecektir.
Fabrika, beş kısımdan oluşmuştur:
Dokuma bölümü, Basma bölümü, Desen bölümü, Gravür bölümü ve Baskı kısmı... Basma, Desen, Gravür bölümünden geçen kumaşlar, Dokuma bölümünde, yarısı elektronik olmak üzere 768 tezgâhta dokunacaktır. Günlük dokuma, 62.000 ile 64.000 metre arasındadır. Baskı bölümünde ise 4 baskı makinesi vardır. Burada farklı renk ve desenlerde günlük ortalama 85.000 metre basma yapılacaktır. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, sosyalist ülkeler de dâhil, dünyada görülmemiş bir "sosyal" niteliğe sahiptir.
İşçilerin şehir merkezinden fabrikaya ulaşımı için “Gıdı Gıdı Treni” olarak adlandırılan özel bir tren ve rayı da döşenerek hizmete verilir. Fabrika kapanınca Gıdı gıdı treni de kaldırılır. Şimdilerde bu tren nostalji olarak şehre kazandırılmıştır. Bir de önceden açılmış Nazilli Pamuk araştırma Enstitüsünü de unutmamak gerekir…
Evet, fabrika kurulurken Sovyet modeli esas alınmıştır, ama genç cumhuriyetin genç mühendisleri Türk Devrimine has, çok özgün bir eser ortaya çıkarmayı başarmışlardır. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, 1930'ların dünyasında bir benzerine daha rastlanmayacak kadar özgün bir "sosyo-kültürel" ekonomi projesidir.
1950'lerden sonra sürekli kan kaybeden Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, son darbeyi 14 Kasım 2002'de yemiştir.
Cumhuriyetin dev projelerinden Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Özelleştirme İdaresi'nce bedelsiz olarak Adnan Menderes Üniversitesi'ne devredilmiştir. Fabrika çalışanları da "gözyaşları" içinde Bursa'ya nakledilmiştir.
Kapısına kilit vurulan fabrikanın, üniversitenin kullanımı dışındaki büyük bir bölümü, içindeki tarihi dokuma makineleri, araç ve gereçleriyle çürümeye terk edilmiştir. Dünyanın başka bir yerinde olsa en kötüsü "müze" olarak kullanılacak ve milyonlarca turist çekecek bu dev eser, Cumhuriyetin bu dev projesi, bugün Nazilli'de hayvan ahırından bile kötü bir durumda kaderine terk edilmiştir.”