Kuvay-ı Milliye” işgale karşı direnen “milli güç” demektir. “Müdafa-i Hukuk” bu direnişteki “hak” arayışıdır. İşte bu topraklarda yaşayan insanların bir “millet” olma sürecinin anahtarı budur.
“Millet” olma sürecimizin en belirgin başlangıcı Çanakkale Savaşlarıdır.
Denizde ve karada yapılan savaşlar sonucunda, şimdi Çanakkale şehrimizin Boğaz sırtlarında yazılı olan “Çanakkale Geçilmez” yazısı, “tertemiz Anadolu Çocukları”nın kanlarıyla yazılmıştır.
Bu “millet”i etnik kimliklerine ayrıştırarak bölmeye çalışanlar tarihten nasibini almamış Emperyalist uşaklardır.
Emperyalist devletler tarihte yemiş oldukları tokatların acısını unutmamışlardır. Dün olduğu gibi bugün de, emperyalistlerin işbirlikçileri vardır bu topraklarda, ancak bilinmelidir ki; dün olduğu gibi bugün de, topraklarının bağımsızlığı için akıtılacak kanı olan evlatlar da yaşamaktadır aramızda…
Tarihte kazandıklarımızı, geri almak istiyorlar…
Günümüzde yaptıkları; “demokrasi treni” ile “beğenmedikleri” “ devlete sızmak ve onu ele geçirmektir…
Şükürler olsun ki, o eşik çoktan geçildi…
Eskiden para-silah yardımı yaparak tarikatları ve cemaatleri kışkırtan Emperyalistler de taktik değiştirmiştir. (Cumhuriyetin ilanından sonraki isyanlara bakmak yeterlidir.)
ABD, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler ile mücadele için, Ortadoğu ülkelerinde İslam Dini’ni kullanmıştır. ABD, İslam’ı bir “araç”a indirgemiştir.
Ilımlı İslam ve Yeşil Kuşak…
Günümüz AKP’si iktidar olduğundan itibaren çok ciddi maddi güçlere sahip, bu bilinen bir gerçek…
AKP bu gücü 1960’lı yıllardan itibaren Suudi Sermayesinin desteğiyle kazandı…
Rabıta’nın hizmetleri inkâr edilebilir mi?
Amerikalılar, Siyasi tarihimizde Johnson mektubu ile İsmet Paşa ve Türk Milletine,
Seydişehir Alimünyum, Aliağa Tüpraş ve İskenderun Demir Çelik projelerinin SSCB’ne verilmesi sonucu Sovyetlere göz kırpıyor algılamasıyla Ferruh Bozbeyli hareketini piyasaya sürüp, Demirel’e ve Türk Milletine,
“Toplumsal gelişme siyasi gelişmenin önüne geçmiştir” gerekçesiyle 12 Mart Muhtırası ile yine Ecevit, Demirel ve Türk Milletine,
Sovyetlerin Afganistan işgali, İran İslam Devrimi sonucu Yeşil Kuşağın çökmekte olduğu günlerde, NATO tarikatı mensubu Türk Generalleri eliyle “Bizim Çocukların”gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 darbesi ile bu ülkenin geleceği olan sağcı- solcu bir neslini yok ederek, yine demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyaset kurumu ve Türk Milletine,
Komşumuz Irak’a yapacakları operasyonda ayak sürüyen ve BOP için uygun olmayan, DSP-Anavatan koalisyonu 2001 Ekonomik Krizi ile sonlandırılıp, Ecevit-Yılmaz ikilisi vs. ve Türk Milletine ayar çekmişlerdir!
Bitmedi…
Bitmez…
Aklımızı başımıza almazsak bitmeyecek…
Şimdi, 2002 Tarikat ve Cemaat koalisyonuyla iktidara getirdikleri AKP için de zor bir sürece girildi.
ABD, Türkiye’nin Rusya, İran ve Çin ile ilişkilerinin gelinen seviyesinden mutlu değildir.
S-400 ler gerekçelerden sadece birisidir.
Sayın Nurettin Canikli “Suriye’de aldatıldık, tuzağa düştük dediler.”
Günaydın…
Suudlar, İsrailliler ve ABD İran ile kanlı. Nasıl olur da bizim iktidara getirdiğimiz adamlar İran ve Rusya ile sıkı fıkı olur, Suriye’de onlarla işbirliği yaparlar diyorlar.
Bütün mesele budur.
Amerikalıları iyi tanıyorum.
Rand Corparation’da yeni tezgâhların planlandığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Kum sandığı ve büyük haritalar üzerinde çalıştıkları söyleyebilirim.
Siyasi ve Askeri seçenekler olmak üzere birden fazla planlarının olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır…
Büyük devlet, yanından ayırmak istemediği bir ülkenin, iktidarını da muhalefetini de dizayn eden devlete denir.
CHP’nin Sayın Genel Başkanı Deniz Baykal'a yapılan kaset komplosunun üç polis memurunun işi olmadığını görmedik mi?
Azmettirenlerin nerede yaşadığını, kaseti izleyenlerin müstehzi ifadelerini ekranlarda izlemedik mi?
AKP’nin kuruluşunda görev almış yenilikçi kanadın, Bakanlık yapmış, Meclis Başkanlığı yapmış, Başbakanlık yapmış, ülke idaresinde en etkili makamlarda bulunmuş bazı isimlerinin, yeni bir siyasi parti kuracakları yönünde basına haberler servis edilmektedir.
ABD, İsrail ve Suudların isteği ile aynı işbirlikçi Tarikatlar ve Cemaatler yine iş başında. AKP’nin içini boşaltarak yeni bir oluşum içine girecekler.
Buradan herkese söylüyorum. Yeni parti, AKP’nin çeşitli nedenlerle gerçekleştiremediği ABD çıkarlarını yerine getirmek için dizayn edilecektir.
Cumhuriyet hükümetlerini örtülü istihbarat operasyonları ile devirerek geliyorsunuz.
AB ilişkileri çerçevesine oturtup, özelleştirme talimatlarınızla Cumhuriyetin sembolü olmuş fabrika ve devasa tesisleri, en son Şeker fabrikalarımızı bile müttefikiniz Tayyip Beye sattırdınız.
Allah aşkına sizler ne mazoşist batılılarsınız…
Ülkesine hizmet edene de, koymuş olduğunuz küreselleşme kuralları çerçevesinde size hizmet edene de bilet kesiyorsunuz…
Ne yapsak tatmin olmuyorsunuz.
Allah'a, Kur’an’a, Peygamberine inanan, bir tarikat ve cemaat ile bağı olmayan safkan Müslüman, Milliyetçi, Ulusalcı Atatürkçü ve cumhuriyetçi kadroların Türkiye’yi yönetmesi istenmiyorrrrr.
Uyanalım artık!
Ne demişti birileri…
“Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar önemli ve değerlidir.”
O satırlar asla rahmetlinin düşüncesi değildi…
Ona, onu fısıldayan Davos’a kayak yapmaya gelen vahşi batının yamyamlar!
Oradan üzerimize yuvarlayacakları çığ’ın büyüklüğünü görelim.
Meselenin, mercimeğin tanzim satışta 4 liraya satılmasının çok üzerinde olduğunu da görelim…
Başta Halil İnalcık olmak üzere onun şahsında bütün tarihçilerimize büyük saygı duyuyorum. Onların değerli çalışmaları sonucu tarihimizi derinlemesine öğrenebildik,
Tarihçiler, araştırıp tarihi yazanlardır.
Ermeni açılımları sırasında, Ermeniler tarafından kellesi istenen ve AKP tarafından görevinden alınan Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu “Tarihin Öznesi mi yoksa nesnesi mi olacağız” demişti.
Tarihin öznesi olan Siyaset adamları ve Milletler, sonuç çıkartıp gelecek kuranlardır.
Günümüzde Müdafa-i Hukuk, Kuvay-ı Milliye ve Millet olmayı en iyi özümsemiş, yaşayan tek siyaset adamı Deniz Baykal’dır.
Prompter cihazı olmaksızın, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan Kuvay-ı Milliye ve Müdafa-i Hukuk’u, diliyle, vücut diliyle Ülkesine ve Dünya’ya, aralıksız saatlerce anlatabilecek tek ve son yetişmiş insanımızdır.
Üzgünüz… Aşacağınıza olan inancımız tamdır. Ömrünüz uzun olsun.
Çünkü yapılacak çok işimiz var daha.
“Ben kitap okumam. Arkadaşlarım okurlar, bana özetini anlatırlar” diyenlerin ülkemizi getirdiği yer bataklık.
Ümmetlikten millet olduk biz…
Türk Milletiyiz biz…
Silkelenin…
Ülken sana emanet ey “Necip” Türk Milleti…
Cepheleşmeden, Tarikat ve Cemaatlerin içinde olmayacağı, ülkenin bağımsızlığı ülküsünde birleşmiş, emperyalizme hizmet etmeyip, direnecek Milli bir koalisyon çıkışımız olacaktır.