Mutluluk, bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu olarak nitelendirilebilir. Bazı felsefi düşünürlere göre mutsuz olmamaktır. Mutlu kişi; en canlı zevkleri veya en büyük hazları tatmış kişi değildir. Mutlu kişi hayatını hem bedensel hem de zihinsel açıdan çok büyük acılar yaşamadan geçiren kimsedir.
Şüphesiz ki bir kez geldiğimiz bu fani dünyada hepimiz mutlu bir hayat sürme gayesi içerisindeyiz. Mutlu olmak için çabalıyor, çalışıyoruz. Yetmiyor, sevdiklerimizin mutlu olması için, onların yüzünde tebessüm uyandırmak için kendimizden fedakârlık yapıyoruz. Sonunda başarıyoruz ya da başaramıyoruz..
Peki nedir mutluluğun sırrı? Mutlu olmak için ne yapmalıyız? Çevremizde mutlu insanlar görüp onların hayatına imrenebiliyoruz. Nasıl mutlu olabiliriz. Öncelikle mutluluğun yolu cebiniz de çok para olmasından geçmiyor. Ya da hayatınızın aşkının yanı başınızda olmasından da geçmiyor. Dünya da ki bütün zevkleri tatmış olmanız size sürekli bir mutluluk sağlamıyor. Kaldı ki dünyanın bütün zevklerini tadabilmek için sarf ettiğiniz çabayı düşünürsek, ne kadar zorlu yollardan geçtiğinizi düşünürsek sonunda ki küçük mutluluk hayatınızı mutlu bir şekilde yaşamadığınızı gösterecektir.
Değerli okurlarım Mutluluğun sırrı çok basit; Beklentileri en aza indirmek! Bu iddiamı somutlaştırırsak şu şekilde bir örnek verebiliriz. İki öğrenci düşünelim aynı sınava girmiş iki öğrenci. Bu öğrencilerden birisi sınavda en fazla 100 üzerinden 30 almayı bekliyor. Diğer öğrenci 100 üzerinden en az 90 almayı bekliyor. Sınav sonuçları açıklanıyor 30 bekleyen öğrenci 50 alıyor ve mutlu oluyor. Sınavdan 90 bekleyen öğrenci 70 alıyor ve üzülüyor. İki olayda sınavdan 70 alan üzülebilirken 50 alan sevinebiliyor. Düz mantık olarak olaya baktığımızda, iki öğrenciden birisi 70 diğeri 50 aldı hangisi sevinmiştir diye size sorsalar? Herkes 70 alan diyebilirdi. Ama sonuç öyle olmadı beklentisi yüksek olan beklentisini karşılamadığı için üzüldü. Beklentisi az olan beklentisinin üstüne çıktığı için sevindi. Hayat da böyledir. Hayatta ne kadar beklenti içerisine girersek o kadar üzülürüz. Hayatınız da lüx bir otomobile sahip olmayı bekliyorsanız, bu otomobili elde edemezseniz üzülürsünüz. Ancak hayatta otomobil sahibi olmayı hayal edemeyen birsi için ise en eski bir otomobile sahip olmak kişiyi mutlu edebilir. Kariyer hırsına girip yükselmeyi beklerseniz, bu beklenti gerçekleşmediği müddetçe mutsuz olacaksınız. Sizin aşık olduğunuz bir insanın aynı şekilde size de aşık olmasını bekler ve bu beklentiniz boşa çıkarsa üzülürsünüz. Geçen hafta zannediyorum ki SBS vardı. Çocuklarımız yüksek puanlar alma gayreti ve de beklentisi içerisindeler, onlar da ziyade aileler daha büyük beklentiler içerisinde. Eminim bütün aileler sınava girecekleri çocuklarına birçok taktik verdi. “Soruları iyi oku! Emin olmadığın soruyu işaretleme! Yapabileceğine inanıyorum v.s” şeklinde bir çocuğun eğitim hayatı boyunca gerek eğitim sistemimiz gerek ailelerimiz çocuklarımızın başarısına odaklanmış bir vaziyette. Hiç kimse çocuklarımızın mutluluğunu düşünmüyor, herkes başarısını düşünüyor. Onların adına kararlar alıyoruz. Başarılı olduğunda mutlu olacağını sanıyoruz. Doğru mutlu olur ama kısa süreli bir mutluluk. Bugün girmiş olduğu sınavlarda başarılı olduğunu düşündüğümüz, bir doktor, bir avukat, bir mühendis düşünelim! Belki şu an ki meslek hayatlarında başarılı birer bireyler ama gerçekten mutlu olmayı başarabildiler mi acaba? Kaldı ki kariyer mesleklerine sahip olan bir insan için hayatta beklentisi çok fazla oluyor ve elde edemezse de mutsuz olmaya mahkûm oluyor. Sonra geleceğin meslekleri arasında Psikolog olmak gösteriliyor. Sistem bizi delirtip delirtip sonra da bizi ruhsal yönden tedaviyi sağlayacak kişilere yönlendiriyor.
Netice itibariyle ne kadar az beklenti o kadar çok mutluluktur. Hayattan beklentimizi en aza indirdiğiniz müddetçe mutlu oluruz. Bugün kariyerimiz, başarımız için sarfedeceğimiz her çaba, bizi ileri de duygusal yönden kariyerlerimize yenik düşürebilir. Düşünüyorum da benim de hayatımda bir kariyeri olmasaydı şu an da hayattan fazla bir beklentim olmadan sevdiğim insanın yanında olabilecektim. Ama bende duygusal bir savaştan kariyerime yenik düştüm. Hayırlısı diyelim, umarım hepimiz hayatımızdaki beklentileri karşılarız da fevkalade mutlu oluruz..