Değerli okurlar 10.03.2018 cumartesi günü kalabalık bir arkadaş gurubu ile Sayın Mustafa Kemal Yılmaz’ı mezarı başında saygı ve minnetle andık.
Sayın eğitimci yazar Etem Oruç anılarında Mustafa Kemal Yılmaz’ı akıcı bir konuşma ile anlattı.
Hepimiz Sayın Kemal yılmaza saygı ve minnetlerimizi belirterek mezarından ayrıldık.
Ben daha önce Aydın kültürünün yaşatılması ve geliştirilmesi için kullanan idealist bir devlet adamı hakkında bir yazı yazmıştım ama ölüm yıl dönümünde de onu anmak ve olumlu ve bilge kişiliğine saygı duyarak o yazımı yeniden okurlarıma sunuyorum.
Tahminen 1992 yılında kütüphanecilik haftası nedeniyle İl Halk kütüphanesinde Sayın Mustafa Kemal Yılmaz’ı dinledim. İlerlemiş yaşına rağmen o zekâsı ve konuşmasında akıcı bir üslupla konuları anlatmasını ilgiyle dinledim. O günden sonra Sayın Yılmaz’a hayranlığım daha da artarak devam etti.
Prof. Orhan Bingöl ile Ortaklar Magnesia antik kent kazısında birlikte çalışırken Orhan Bey bana “Mehmet bey Mustafa Kemal Yılmaz’ı tanıyor musun”? Diye sordu. “Evet, tanıyorum 1965–1973 yılları arasında Aydın milletvekilliği yaptı. Değerli bir bilim adamı, yazar, şair aynı zamanda turist rehberi” diye Sayın Bingöl’e hocanın özelliklerini saymaya başladım. Sonra hocaya sordum. Neden durup dururken Sayın Kemal Yılmazdan bahsettiniz”?
Hoca, ”Sayın Yılmaz bana telefon etti. Bugün saat 14 de izin verirseniz kazınızı ziyaret etmek istiyorum” diye izin istedi. Bende, “Hocam çok memnun olurum bize şeref verirsiniz” diye buyur ettim.
“Çok iyi olmuş Mustafa Kemal Yılmaz aynı zamanda eski eserleri seven ve koruyan bir kültür elçisi”
Orhan hocanın dediği gibi Sayın Yılmaz saat 14’te geldi. Nazik Efendi, kibar hali her zamanki güler yüzüyle bizleri selamladı. Gelirken kazıda çalışanlara kıymalı pide yaptırıp kola gibi içeceklerde getirmiş. Getirdiklerini kazıda çalışanlara ikramda bulundu. Hoş beşten sonra ben ve Orhan Bey Sayın Yılmaza Magnesia kazısı ve antik kenti hakkında uzunca bilgi verdik. Verilen bu bilgilerden son derece memnun olan Sayın Yılmaz bizlere veda ederek ayrıldı.
Emekli olduktan sonra geçmiş de çekilen zor şartları, ekonomik zorlukları, müzelerde ve kazılarda yapılan durumları içeren (bir Arkeolog ’un anıları” isimli bir kitap yazdım.
Bu kitabıma 2010 yılında Aydın gazeteciler cemiyeti ve Aydın Valiliğinin ortaklaşa düzenledikleri ödül töreninde Sayın Mustafa Kemal Yılmaz adına konan ödülü aldım.
Bu kitabımı, adına ödül aldığım Sayın Mustafa Kemal Yılmaz’a gönderdim. 90 yaşının üzerinde olmasına rağmen kitabımı okumuş.
Aydın Gar gazinosunda arkadaşlarla otururken telefonum çaldı. Açtığımda yorgun bir ses
“Arkeolog Mehmet Eroğlu’yla mı görüşüyorum “
“Evet, ben Mehmet Eroğlu”
"Sayın Eroğlu ben Mustafa Kemal Yılmaz. Ben sizin kitabınızı defalarca okudum. Elini öpmek ve saygılarımı sunmak için aradım.”
“Aman hocam ben sizin elinizi değil ayağınızı öperim olur mu öyle bir şey”
Çok ama çok duygulandım. 90 yaşını geçen bir insanın Aydın’ın kültürüne bu kadar yakın ilgi duyması ve bana “Durmadan yaz “diye teşvik etmesini hayretle dinledim.
Bu telefon konuşmasından bir hafta sonra apartman komşum ve her yararlı toplumsal faaliyetlerin içinde yer alan Hayriye hanımla Sevgi yolunda karşılaştık. Hal hatırdan sonra bana Sayın Kemal Yılmazdan bana bir paket geldiğini, Onu da kendisinin aldığını akşam getirip vereceğini söyledi. Komşum Hayriye hanımın da yakından tanıdığı Mustafa Kemal Yılmaz hakkında uzunca konuştuk. Değerli komşum akşam Sayın Yılmaz’dan gelen paketi getirip verdi. Paketi açtım içinde küçük bir pusula, ”Sayın Eroğlu gözlerinden öperim” diye başlayan iltifatlara devam etmiş. Ayrıca çok önemli konuları ve dergilerdeki yazılarının fotokopisini çekerek oldukça pek çok belge niteliğindeki yazıları bana göndermiş. Bu belge niteliğindeki yazıları nerdeyse akşama kadar okudum. Şu kanıya vardım. Aydın’dan bir değerli ustad Mustafa Kemal Yılmaz geçmiş. Bu bilgi yüklü bilge adam 90 yaşın üzerinde olmasına rağmen kafasının içindeki bilgiler halen dimdik ayakta.
Kemal Yılmaz, değerli bir eğitimci, şair, yazar yurtsever bir siyasetçi ve devlet adamıdır. Bakanlık başmüfettişi, yurt dışında görev yapan bir ateşe, deneyimli bir turist rehberi, tam anlamıyla Atatürk hayranı ve vatanseverdir. O her zaman şöyle söylerdi. “Öğretmenin ve memurun emeklisi olmaz. Söz uçar, yazı kalır”
Sayın Yılmazın geride bıraktığı eserler neredeyse bu sayfalara sığmayacak kadar çoktur. Bunlardan bazıları ise:
Denizin getirdiği ölü asker, Umurlu’nun çiçekleri, Toprak suyu, Yaban ellerde kalanlar, Umurlu’dan çıktık yola, Umurlu’da bir zeytin ağacı, Aman analar ağlamasın, Atatürk Umurlu da, Ben meclisteyken
Gibi pek çok esere imza atmıştır.
Yayınladığı her kitabın ilk sayfasında muhakkak özel bir italik bir yazı ile şunları yazmıştır.
"Kimi çoktan yitmiş,
Kimi eğik, kimi yan yatmış; Kiminin kırılmış başı…
Kitaplar ise dimdik ayakta,
Kitaplar en dayanıklı mezar taşı."
Çok doğru değil mi?
Daha pek çok şiiri var. Buraya sığmayacak kadar.
90 yaşını üzerinde olan Sayın Yılmaz’a Allah uzun ömür versin. Onur heykeli gibi her zaman dimdik ayakta kalsın.
Değerli okuyucular Sayın Kemal Yılmaz’la her hafta telefonla görüşür sohbet ederdik. Geçen sabah editörümüz Sayın Servet Töz Bey bana telefon ederek Sayın Yılmaz’ın vefat ettiğini söyleyince gerçekten çok üzüldüm.
Sayın Etem Oruç Aydın’a ölmek için gelmiş diyor. Bir telefon konuşmamızda “ben Umurlu’da baba ve annemin yanına gömün diye vasiyet ettim” demişti. Dediğini de tuttu. Bu büyük insanın yattığı yer nur olsun. Sayın Yılmaz yaşadığım müddetçe sizi saygı ile anacağım.
Işıklar içinde uyu..